Yarın Jungkook erkenden kalkmış ve ailesiyle konuşmağa başlamıştı. Taehyung sa onların hararetli sohbetlerini kapıdan dinlemekle yetinmişti. "Baba gideceğim! Ona yardım etmeliyim. Hem kendimide bulmuş olurum" Annesi ağlayarak itiraz etsede babası ona nazaran sakindi. "Oğlum dinle o aptalmı bunları kafana soktu? Söyle! " Jungkook sinirle elini saçından geçirip " Anna onu karıştırma. Yalvarıylrum onayla gitmemi" demişti. Bayan Jeon ayaklarını yere vura vura odaya girmiş Taehyung'un kolundan tuttuğu gibi onu salona getirmişti. "O gidicek! Sen yok! " Jungkook zorlada olsa Taehyung'u annesinin elinden alâ bilmişti. Babası Taehyung'u izlerken ayağa kalkmış ve ona yaklaşmıştı. "Sen kimsin? Ne istiyorsun? " Taehyung başını aşağı eğmiş " Vakti geldiğinde anlayacaksınız kim olduğumu." Sonra Bay Jeon'un yüzüne bakarak " Hatta siz değil tüm ülke beni tanıyacak! " demişti. Bay Jeon gülerek arkasını dönmüş ardından yeniden Taehyunga dönerek ona tokat atmıştı. "Sen.... çok ireli gittin! " Oğluna bakmadan bile koltuğa otırmuş ve " Şimdi git bununla! Nereye gidersen git. Ama şunu bil seni çok sevdik oğlum. Nezaman geri gelmek istersen kabulumuz" demişti. Jungkook gülümseyerek annesine sonrada babasına sarılmıştı. Ortada yok gibi sayılan Taehyung eli yanağımdayken gülümsemiş ve odaya geçmişti. Jungkook birkaç eşya alarak hazırladığı çantaya baktı. Taehyung onu gözünü kırpmadan izliyordu. "Özür dilerim babam için" Taehyung yaslandığı duvardan ayrılıp " Şimdi hatırladığın için teşekkürler "demişti. Odadan çıkarken Jungkook kolundan tutarak onu yeniden duvara yaslamıştı. Ellerini iki yanına koyarken " Bak Taehyung babam bir konuda haklı. Kurcalama geçmişimi! " Kulağına yaklaşmıştı. Taehyung'un kalbi hızlıca atarken " Sakın gideceğimiz yerde başıma bela açmaya çalışma. Tamammı? " diye sormuştu. Taehyung başını evet anlamımda sallarken Jungkook gülümsemiş ve çantasını alarak odadan çıkmıştı. Taehyung o gittikten sonra hızlıca nefes alıp vermeye başlamıştı. "Buda neydi? " İblisin alayıcı gülüşünü duymuş ve dahada sinirlenmişti. Jungkook ailesiyle vedalaşmış ve onu evden uzaktakı ağaçın altında oturup bekleyen Taehyung'un yanına gelmişti. "Kalk! " Taehyung ayağa kalkmış ve gitmek için hamle yapmıştı. Jungkook kolundan tutarak onu durdurmuş ve elindeki şarfı düzenlemişti. "Bu ne için? " Jungkook pişkince gülümsemiş " Seni tanırlar o yüzden yüzünü saklamalıyız" demişti. Taehyung göz devir iken Jungkook yakasından tutup onu kendine yaklaştırmıştı. "Bu kadınlar için! " Jungkook buna döz devirip susmasını söylemişti. Şarfla yüzünü iyice saklamış ve " Şimdi gide biliriz" demişti. Tüm yol boyunca Taehyung mızmızlanmış Jungkook'sa bıkkınca onu takip etmesini söylemişti. Yolda Jiminle karşılaşmıştılar. Jungkook Jimine sarılmışıtı. "Nereye? " Jungkook " Bir akrabamın yanına gidiyorum. Bir ay falan orda kalıcam"demişti. Jimin şaşkınca " Buda nerden çıktı? " Diye sordu. "Amcam, çok hasta. Bu yüzden ona yardım etmeliyim. Üzgünüm bunun için" Yalan söylesede mecburdu. Jimin anladığını belirtip onlarla vedalaşmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Devil's eye
ParanormalHerşey kentlilerin yalnış düşünceleriyle başlamış ve şeytanın umudunun bir kentli gençe kalmasıyla bitmişti.