İçinde , tarifsiz bir sıkıntıyla uyandı. gözleri kapalıydı ve sırtüstü vaziyette yatıyordu, huzursuz ca sağ yanına döndü sağ avucuna sağ yanağını koydu. bir an önce uykuya dalmak, bu huzursuz andan kurtulmak istedi. bir süre bu şekilde durdu, içindeki huzursuzluk azalacağı na gitgide artıyordu, neden böyle huzursuz olduğuna bir anlam veremedi. gittikçe artan bu duruma daha fazla dayanamadı, gözlerini açtı, odası karanlıktı, yattığı yerden baş ucunda sıkı sıkıya kapalı perdesi, karşısında şifonyer, üzerinde ayaklı yuvarlak aynası, önünde puf, ayak ucunda sürgülü gardolabı, yerde bir yolluk olan küçük odasına göz gezdirdi. usulca yattığı yerden doğruldu odasının kapısı hafif aralıktı, yatağının üzerinde oturdu ayakları yere değmiyordu, ayaklarını sallar ken, iki eliyle yatağını tutuyordu. sifonyerin üstünde makyaj malzemeleri, ve birkaç süs biblo, aynaya iliştirilmiş anne babası ile birlikte çektirdikleri resim vardı. kalktı yürüdü kapının yanındaki lambanın düğmesine bastı, lamba yanma dı, yine bastı yine yanma dı arkasına baktı, sifon yerin önündeki puf un üzerinde bir şey vardı, odasından daha karanlık olan bir şey, gözlerini kısarak daha dikkatli baktı vardı, orada bir şey vardı. puf un üzerinde, sanki hareket ediyormuş gibiydi. kapkara bir sis misali yatağına doğru giden, içini bir korku sardı elini göğsüne koydu kalbi hızlı hızlı atıyordu, bu gördüğünü sandığı şeyin ne olduğunu anlamaya çalıştı. cin, mi yoksa diye içinden geçirdi. saçmalama, kızım, diye sesli düşündü. tekrar yatağına baktı, bir şey görünmüyordu. derin bir nefes aldı üffff,, diye aldığı nefesi bıraktı. bir eliyle kapının pervazını tutarken, diğer eliyle kolyesini sıkı sıkıya tutup aralık olan oda kapısını ardına kadar açtı, sağ çaprazında merdiven, sol yanında bir oda, onun yanında anne babasının odası, onun karşısında banyo, olan bir koridor, merdivenin başında ise yanan lamba, ayrıca gece lambası görevini de yapıyordu. fakat o lamba şimdi yanmıyordu, ve perdesi de kapalı olduğundan içerisi oldukça karanlıktı. el yordamıyla ve ufak adımlarla merdivene kadar geldi. dubleks olan evlerinin üst katından aşağıya inmeye başladı, merdivenin sonu yukarıya nispeten biraz daha aydınlıktı. merdivenin bitiminde sağ tarafta, giriş kapısı, sol tarafta lavabo ve duş yeri, karşısında mutfak, ve salona giriş kapısı, ile portmanto olan kare hol vardı kapının yanındaki lambanın düğmesine, bastı lamba yandı mutfağa girdi mutfak çok aydınlıktı, ay dolunaydı. raftan bardak aldı musluğu açtı biraz akıttı su soğumuştu, doldurdu içti. o an içinin yandığını hissetti bir daha doldurdu yarısını içti, salona kemerli giriş vardı buradan salona geçti solunda, olan hol kapısını açtı, holün ışığı içeriye doldu. salonun ortasında sehpanın üstünde televizyonun kumandasını gördü, düğmesine bastı ekran açıldı beyaz ekranda siyah benekler oluştu diğer kanallara baktı hepsi aynıydı. televizyonu kapattı kumandayı sehpaya adeta fırlatırcasına bıraktı tekrar mutfağa geçti, verandanın kapısının perdesini açtı gördüğü manzara karşısında şaşkına döndü, ay tüm ihtişamıyla gökyüzünde duruyordu. ay ı hiç bu kadar parlak ve ışık saçarken görmemişti. kapıyı açtı, verandaya çıktı, önündeki küçük bahçeye bakarken ellerini verandanın korkuluklarını tuttu, gözlerini yumdu derin bir nefes aldı bıraktı, tekrar aldı bıraktı içini garip bir duygu kapladı. hiçbir şey hissetmiyordu ne sıcaklık nede soğukluk, elinde yüzünde vücudunda en ufak bir his yoktu. ellerini ağzına yaklaştırdı, nefesini eline üfledi fakat nefesinin ısısını hissetmedi. başını iki yana salladı, allahım bu gece bana neler oluyor böyle, elini göğsüne koydu yine hızlı hızlı atıyor içi ürperiyordu. bahçedeki ağaçların dallarında en ufak kıpırtı yoktu,, bundan havanın sakin olduğu kanısına vardı, içinin ürpertisinin yerini korku almaya başladı. koşar adımlarla içeriye girdi,, kapıyı kapadı, hızla hole,, oradan lavaboya girdi. ışığını açtı kapının sağında lavabo, ve kare aynası vardı. içerde bir kapı daha vardı orada duş yeri vardı. lakin kullanılmıyordu, musluğu açtı, iki avucunu su ile doldurdu,, yüzüne sürdü aynı şeyi defalarca yineledi korkusu gitgide arttı ne suyu nede suyun serinliğini hiç birini hissetmiyordu. başını yukarı kaldırdı, baktı, baktı,, baktı,, var gücüyle çığlık attı. fakat boğazından nefesten başka birşey çıkmadı. tüm gücüyle yine bağırdı,, yine ağzından ses çıkmadı korkusu iyice arttı,, gözleri korkudan kocaman olmuştu elleri titriyor ayakları onu taşımakta güçlük çekiyor kalbi sanki göğüs kafesini delip yerinden çıkacak mış casına atıyordu. baktığı aynada kendi yansıması yoktu, aksine kendini aynanın içinden görüyor ne yapacağını bilmiyordu, çığlık atıp anne babasına sesini duyurmak istiyordu fakat ağzından tek bir seda çıkmıyordu, korkuyla etrafına baktı her şeyi görüyordu, fakat aynaya bakınca kendini yine görmedi. çığlık, atıp oradan uzaklaşmak istedi, lakin olduğu yerden kımıldayamadı. iki eli lavaboda gözleri aynada takılı kaldı. bir tek akan musluğun ve korkuyla atan kalbinin sesinden başka bir şey duymuyordu. bunun bir kabus olduğuna ve bu kabus tan uyanacağı nı umarak gözlerini yummak istedi. fakat bunu başaramadı, korkuyla gözlerini sağa, sola, gezdirirken lavabo nun lambası ardından hol ün lambası söndü. şimdi perdesini kapatmadığı verandanın, camından içeriye dolan ay ışığı, içeriyi aydınlatıyordu. korkusu daha da arttı kapalı olan kapı usulca aralandı, o taraf çok karanlıktı tıpkı odası gibi, tüm vücudu terden dolayı sırılsıklam olmuştu, o ise bunun farkında bile değildi. kapı biraz daha açıldı, orada bir şey vardı. görmüyordu, fakat hissediyordu. orada olanı tüm benliğiyle hissediyordu. gördüğü tek şey karanlıktı, kapı ardına kadar açıldı içerisini göremiyordu. fakat orada bir şey olduğundan emindi,, o an burnuna bir koku doldu iğrenç tiksindirici bir koku tıpkı şey gibi kokuyordu. midesi bulandı,, o esnada ayak ucunda bir şey belirdi.. göz ucuyla bakıyor, fakat ne gördüğünü anlamlandıramıyordu.. çünkü, ne gördüğünü bile bilmiyordu. simsiyah bir sis gibi bir şey, kendinden daha kara olan gözleriyle ona bakıyordu. bir kez daha tüm gücüyle çığlık atmaya yeltendi, fakat çığlığını kendisi bile duymadı. ağlamaya başladı yaşlı gözlerle tekrar aynaya baktığında kendini aynanın içinden görüyordu. şimdi kendini ve onu daha net görüyordu. simsiyah sis usulca arkasından aynaya doğru süzülüyordu, aynadan kendini izlerken içini bir tuhaf ferahlık kapladı. sanki tüm korkusu, hissettiği rahatsızlık, kaybolmuş yerini bu ferahlık almıştı. gözlerini sağa, sola, gezdirirken o manzarayı gördü. simsiyah, sis lavabo aynasından içeriye, olmayan görüntüsüne doğru akıp kayboluyorken, kendi vücudunun da onun gibi aynaya sis misali aktığını gördü. bu gördükleri karşısında, elinden hiç bir şey gelmiyordu. kaçmak, kurtulmak, için çabalıyor, bağırıyor, haykırıyor, ağlıyordu, fakat ne sesi çıkıyor, nede yerinden kımıldayabiliyordu. nihayetinde, vücudunu terk eden, son sis zerresinden sonra, kaskatı kesilmiş vücudunun yere yığılışını aynanın ardından yaşlı gözlerle izlerken, etrafını simsiyah bir karanlık sarıyordu .

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEANS
Mystery / ThrillerKORKU VE GERİLİMİ İLİKLERİNİZE KADAR HİSSEDECEĞİNİZ HER SATIRI BİLİNMEZLİKLERLE DOLU MÜTHİŞ BİR HİKAYE