İnga, nehrinin, ortasında, Brezilya nın, inga kentine yakın ,dünyanın en ilginç arkeolojik buluntusudur, , İnga , taşı... iki yüz elli metre kare bir alanı kaplamaktadır. kırk altı metre uzunluğa, üç nokta sekiz, metre yükseklikte, dikey bir yapı olup, bugün bile, hala çözülememiş, oyma ,sembol,, figür, meyveler, hayvanlar, ile birlikte, bir çok bilinmeyen semboller ve figürler vardır. Günümüze kadar çözülebilen pek bir şey bulunmamaktadır. Taşta, Orion takım yıldızı, samanyolu galaksisi, gelecekte olacak dünya çapında bir felaketin mesajları, zihinsel kapıları açma, ve zihin ele geçirme, bilgileri, boyutsal dünyalara seyahat etme, yöntemleri,, matematik formülleri denklemleri barındırmakta olup, kim yada kimler bu bilgiyi altı bin yıl önce neden bıraktı???,, şimdiye kadar, boyutsal seyahat yapıldı mı?,, bunlar açıklığa kavuşmamıştır. Bu bilgileri uygulayan, sembolleri açıklayan, bir bilim insanı, daha ortaya çıkmadı. Bu taş dünyamıza, tıpkı demir elementi gibi, uzayın bir yerinden geldi. Bu arkeolojik buluntunun, keşfinden sonra bu taştan Türkiye de de , bulunduğu iddia edilmiş, fakat bir türlü ispatlanamamıştır. Bu kaya parçasının, boyutsal varlıkların, dünyaya geliş ve gidişlerini, gerçekleştiren bir kapı iddiası her zaman gündemdeki yerini hep korudu. Bazı şaklaban kendini cinci hoca olarak tanıtan,, bu taşa sahip olduğunu iddia ederken, taşla ilgili bir delil sunamamışlardır. Bunu iddia edenlere sakın inanmayın. Eski bir inanışa göre, bu boyutsal varlık, insanı kendinden bir parça gibi görmektedir. Çünkü insanda eser miktarda yıldız tozu vardır. Bu boyutsal varlık, dünyadaki yaşamı boyunca, insanlarda bulunan, yıldız tozuna ihtiyaç duyarlar. Bu toz, en fazla oranda, insan ölmek üzereyken açığa çıkar. Bu varlıkta,, o esnada, ölmek üzere olan, insana saldırır. Ve o tozun hepsini bedenimizden ayrıştırarak ele geçirir. Bu ayrıştırma esnasında, insan bedeninin, içi,, dikenli tel ile sarılmışta,, o tel bir güç tarafından ,, ayak tırnağının ucundan, boğazına kadar tüm vücudunu parçalayarak çekiliyormuşçasına, büyük acılar yaşatarak elde ettiğini anlatılır. insan ne kadar çok acı çekerse yıldız tozu o kadar açığa çıkar. bu sebepten bu varlıkla karşılaşan insanlar tarif edilemeyecek kadar büyük acılar çekerek ölmektedir. Belli miktar yıldız tozu toplayabilen bu varlıklar, sağlıklı insan bedenini kullanarak boyutsal yolculuğa çıkar. Ve ebedi yaşam boyutuna gider. Ele geçirdiği insanlar hakkında, şimdiye kadar bir bilgi bulunamamıştır. Bu varlık insanı,, bir konak,,ve taşıyıcı, olarak ta kullanmaktadır. Sağlıklı beden, sayesinde, ölmek üzere olan veya karşı koyma gücü az olan hasta ve yaşlı insanlara ,kolayca ulaşmakta olup, onlara saldırmaktadır.. işi bitince, yine sağlam olan bedene,, girmektedir. Tüm bu olanlar yaşanırken, varlığın sis gibi hareket ettiği rivayet edilmektedir...bu sisin geceden daha kara gözleri kendinden çok daha kara olduğu anlatılmaktadır. Çıt çıkmayan sınıfta, birden kulaklarını, zil sesi doldurdu... Işıklar yandı. tüm sınıf birden aydınlandı.. projeksiyon aletinden yayılan inga taşının görüntüsü, şimdi ışıktan görünmez olmuştu. Duvardaki beyaz beze yansıyan görüntü, belli belirsizce duruyordu. Profesör, profesör, profesör, öğrenciler heyecanla hep bir ağızdan sesleniyordu. Evet dedi ön sırada, iki kolu havada heyecanla çırpınan öğrencisine söz verdi. Bu varlığı biraz daha açıklar mısınız çok ilgi çekici bir konu. Daha fazla açıklamayı, bir sonraki derste anlatırım. bu gün çok yoğun bir programım var. Bir sonraki derste görüşmek üzere dedi. Ve,, profesör profesör profesör çığlıkları arasında sınıftan ayrıldı...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEANS
Mystery / ThrillerKORKU VE GERİLİMİ İLİKLERİNİZE KADAR HİSSEDECEĞİNİZ HER SATIRI BİLİNMEZLİKLERLE DOLU MÜTHİŞ BİR HİKAYE