ANKARA Sincan ilçesi, mareşal çakmak mahallesi, yavuz sokakta bulunan, bir nolu sağlık ocağının karşısındaki, beyaz dubleks evin, üst katında, merdivenin başındaki, odada derin uykuda olan,, bir yetmiş, boylarında,, yirmili yaşlarda, sarı saçlı,, yeşil gözlü, yeşim,, gözlerini açtığında, vakit gece yarısını çoktan geçmişti. Baş ucundaki, perde yine sıkı sıkıya kapalıydı. Dışarıdan odaya ışık sızmıyordu. Aralık olan oda kapısından, belli belirsiz merdiven başında yanan, lambanın ışığı sızıyordu. İçinde anlam veremediği daha önce hiç tatmadığı bir duygu vardı.... Yüzü duvara dönük bacaklarını karnına çekmiş cenin pozisyonunda yatıyordu.. arkasına döndü. Aralık kapıdan belli belirsiz ,ışık sızıyordu. Usulca yatağından indi. Ağır adımlarla kapıya geldi. Kapıyı açtı. Ardına baktı. Yatağında bir karartı vardı sanki biri yatıyormuş gibi duran. Bir süre yatağına baktı. Sonra karartının yorganı olduğunu düşündü. Merdivenlerden aşağı inerken bir şey fark etti. Merdivenler gıcırdamıyordu.
Önce mutfağa girdi. Ay bu gece dünkü gibi dolunay değildi. Etrafta loş bir ışık vardı. Mutfak kapısını açıp verandaya çıktı. Önü bahçeleriydi. Havayı derince soludu. Ciğerlerini hava ile doldurdu. Aldığı nefesi bir süre tuttuktan sonra bıraktı. Birkaç adım atıp bahçeye indi. Bahçede kurt köpekleri Co vardı. 'Co Co Co!' diye seslendi, ıslık çaldı. Co evin sol tarafında bahçe duvarının dibindeki kulübesinde duruyordu. Onca seslenmesine rağmen kulübesinden çıkmadı. O yöne ilerledi. Güzel bir geceydi. Başını göğe kaldırdı. Yıldızlar ışıl ışıl parlıyordu. Hasret ve özlemle gök yüzüne baktı. Uzaklara,, çoook,, uzaklara...
Köpeğin kulübesine yaklaşınca Co kulübesinden çıktı. Havayı kokluyor, kokunun nereden geldiğini anlamaya çalışıyordu. Bir sağa bir sola koşturdu durdu. Fakat bir türlü Yeşim'in yanına gelemiyordu. Sanki Yeşim'i görmüyor fakat kokusunu alıyor gibiydi. Garip bir durum.
Kulübenin olduğu duvar dibinden yürüdü. Az ilerisi sokak ve sol çaprazı yoldan evin bahçesine giriş kapısıydı. Kapıdan girince on beş yirmi adım sonrası evin dış kapısıydı. Sokak kapısına geldi. Kapıyı açtı. Sokağı sokak lambası aydınlatıyordu. Fakat garip bir şekilde etrafı sanki tül perdenin gerisinden görüyormuş gibiydi: Flu,sisli.
Sol tarafa yöneldi. Yol karşılıklı gecekondularla doluydu. Evinin karşısında sağlık ocağı ve onun lojmanı vardı. 2 ev sonrası komşuları Dursaniye'lerin eviydi. Oraya yöneldi. Orası da kendi evleri gibi yol kenarından bahçeye giriliyordu. Sokak kapısından girince sağda köpekleri Tomi vardı. Kapıdan girdi. 'Tomi Tomi!' diye seslendi. Tomi kulübesinden çıktı. Huzursuzca birkaç kez havladı. O da Co gibi havayı kokluyor, aldığı koku tanıdık mı, yabancı mı karar veremiyordu. Bir süre Tomiye baktı. Sonra evin dış kapısına geldi. Arkasında baktı. Tomi hala havayı kokluyor; aldığı kokunun kime neye ait olduğunu anlamaya çalışıyor fakat bu çabası pek de işe yaramış görünmüyordu. Kapının koluna hafifçe bastırdı. Kapı usulca aralandı. Yavaşça içeriye girdi. Kapıyı tam kapatmadan aralık bıraktı. İçerisi büyük bir kare şeklindeydi. Sağ tarafında 3 camlı ortası açılan sadece tül perdesi takılı bir pencere, L şeklinde 2 somya, somyanın bitişiğinde oda kapısı, o kapının yanında bir kapı daha, karşı duvarda televizyon dolabı, televizyon dolabının yanı mutfak, onun yanı yine oda idi. Sağdaki odaya yöneldi. Orada 85 yaşlarında yatalak bir hasta vardı. O odaya usulca girdi. Sağda bir kanepe, karşıda bir kanepe, sol tarafta küçük masa, karşılıklı 2 sandalye, masanın üstünde sürahi, bardak ve torba içinde ilaçlar vardı. Karşı kanepede yatan hasta ve yaşlı kadının ilaçları...
Yeşim ağır adımlarla yaşlı kadına yaklaştı. Kadın uyuyordu. Ağzı açıktı. Yüzü bir deri bir kemik kalmış, yüzünde geçen yılların yorgunluğu ve çektiği acıların derin izleri vardı. Bir süre yaşlı kadını seyretti. Sonra yavaşça kadının üzerine eğildi. Burnu neredeyse kadının burnuna değecekti. Ağzını kadının ağzına dayadı. Kadın birden gözlerini açtı. Başını sağa sola salladı nefesini kesen her ne ise ondan kurtulmak istercesine. Yeşim gözlerini yumdu. Kadının o çırpınışlarını görmek istemiyordu. İçinde garip bir şeyler oluyordu. Uyandığında hissettiği o şey yavaş yavaş kayboluyordu. Sanki kana kana su içiyormuş gibi. Bir süre bu şekilde durdu. İçi rahatlamıştı, adeta kuş gibi hafiflemişti. Başını yaşlı kadının yüzünden yavaşça kaldırdı. Kadının gözleri korkudan kocaman açılmıştı. Ağzı açık, gözlerinin feri gitmiş, buğulu bir hal almış, gözleri tavana çakılı kalmıştı. Birkaç adım geri gitti. Derin bir nefes aldı. Kanepede cansız yatan kadını bir süre seyretti. Sonra kare salona oradan da dış kapıya yürüdü. Tam kapatmadığı kapıyı açtı, dışarıya çıktı. Kapıyı çekip kapattı. Tomi hala havayı kokluyor, bir sağa bir sola koşturuyordu. Dış kapıdan yola çıktı, kendi evine doğru yürüdü. Sokak boştu. Evlerinin önünden geçti, sağlık ocağının köşesine geldi. Orada biri vardı. Çömelmiş, başını bacaklarının arasına almış öylece duran biri. Genç adam başını kaldırıp karşısında duran genç kıza baktı. Kız geceden kara, gözleri kendinden daha karaydı. Genç kız da karşısındaki genç adama baktı. Adam kara, gözleri kendinden daha karaydı. Bir süre bakıştılar. Yeşim geri dönüp evlerinin önüne geldi. Kapıyı açtı. Gittiği gibi duvar dibinden Co'nun kulübesinin önüne geldi. Co kulübeden çıktı. Sanki biri varmış gibi aranıyordu. Fakat sadece aranıyor, havayı koklayıp duruyor, kuyruğunu sallıyor fakat bir türlü sahibinin üzerine atlayamıyor her çabası boşa çıkıyordu. Yeşim çok sevdiği, sürekli oynadığı köpeğini bir süre izledi. Sonra verandaya çıktı. Kapısını açtı arkasına döndü. Co hala tanıdık olup olmadığına karar veremediği kokunun sırrını çözmeye çalışıyordu. Mutfağa girip kapıyı kapattı. Kemerin önünden salona baktı. Sonra merdivene yöneldi. Usulca merdiveni çıkarken bir kez daha merdivenin gıcırdamadığını gördü. Odasının önüne geldi. Yorganı hala sanki bir insanmış gibi duruyordu. Anne babasının odasına yöneldi. Kapı aralıktı. Usulca açtı. Anne babası uyuyor, hafiften horluyordu. Bir süre onları seyretti. Yavaşça kapıyı çekti, odasına yürüdü. Yatağına yaklaştıkça yataktakinin yorgan olmadığını anladı. Yatağında biri yatıyordu. Kalbi korkuyla çarptı. Bu olamazdı. Yatakta yatan kendisiydi. Sırtı kapıya yüzü duvara dönük dizlerini karnına çekmiş cenin pozisyonunda yatıyordu. O yatan kendisiyse onu gören kimdi. Yatağa çıktı, dizlerinin üzerinde durdu. Yan yatan kendisine bakıyordu. Kendisinin üzerine eğildi. Evet, baktığı gördüğü kendisiydi. Var gücüyle çığlık attı. Çığlığıyla beraber kapının zili çaldı. Birden uyandı. Gözlerini açtı, duvarı gördü. Kapı zili yine çaldı. Ardına döndü. O sırada annesi odanın kapısında belirdi. 'Yeşim, ne oldu kızım?' dedi. Babası telaşla annesinin arkasından aşağı iniyordu. '. İ-i-i-iiyimm anne!' dedi. 'Rüya gördüm. Kabus gibi bir şeydi.' Bu esnada aşağıdan kapının kapanma sesi, sonra mutfaktan musluk sesi geldi. Babası merdivenleri gıcırdatarak yukarı çıktı. 'Ebe!' dedi. 'Ebe vefat etmiş!' dedi. Annesi 'Tühh! Allah rahmet etsin. Çok çekmişti. Ona kurtuluş oldu. Üstümü giyineyim de gidelim.' dedi. 'Bir ihtiyaçları var mı bakalım. Sen yalnız durur musun?' dedi. 'Dururum anne. Siz gidin.' Annesi odadan çıktı.
'Ebe ölmüş! Olamaz! Az önce gördüğüm rüya buna mı delalet ediyor yoksa?' Kalktı. Merdivenden inerken merdivenin gıcırtısı kulaklarına doluyordu. Oysa rüyasında hiç gıcırdamıyordu. Mutfaktan bir bardak su içti. O sırada anne babası kapıdan çıkıyordu. 'Ben de geleyim anne.' dedi. 'Olur kızım, sen bilirsin.' dedi annesi. Su içtiği bardağı tezgaha koydu. Anne babasının peşinden o da çıktı. Bahçe kapısından yola çıktıklarında diğer komşuları da yol üstündeydi. Onlar da cenazeye gidiyordu. Cenaze evine giderken babası önde, annesi koluna girmişti. Aynı yolu az önce rüyasında yürümüştü. Tek fark o zaman sanki tülün ardından görüyor gibiydi. Bahçe kapısından girerken Tomi'ye baktı. İleriye, vişne ağacına bağlanmış olduğunu gördü cenaze için gelenlere saldırmasını önlemek için. Dış kapı açıktı. Evin tüm ışıkları yanıyordu. Kare salona girdiler. Sağdaki oda kapısının yanına geldiler. Yaşlı ebenin üzeri beyaz bir çarşafla tamamen örtülmüş, üzerine de kocaman bir bıçak konmuştu. İçeride yakınları ve onu tanıyanlar feryat figan ağlıyorlardı. Gördüğü manzaraya daha fazla dayanamadı ve dışarıya çıktı...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEANS
Misteri / ThrillerKORKU VE GERİLİMİ İLİKLERİNİZE KADAR HİSSEDECEĞİNİZ HER SATIRI BİLİNMEZLİKLERLE DOLU MÜTHİŞ BİR HİKAYE