13

1.5K 115 11
                                    

Binnaz'a gönderdiğim kombini giyinip evden çıkmıştım. Madem CEO Bey pembe sevmiyordu, sevdirelim bakalım.

Uzun binanın önünde durup kafamı kaldırdım. "Babamın şirketi daha büyük be," diye söylenirken ellerimi de belime yerleştirmiştim.

Şikayetlenmeye lüzum yoktu, tamah etmek zorundaydık. Hem daha iyiydi böylesi, fazla yorulmazdım içeride.

Fakir olsam, benden iyi edebiyat yapan olmazdı da, Hak teâlâ böylesini uygun görmüştü zengindim.

Derin bir nefes alıp dönen kapıdan içeri girdiğimde ilk falsomu vermiştim ve az kalsın kapının arasına sıkışıyordum.

Yeni fobi yükleniyor...

Kapı deliğinden bakarken birisinin gözüme şiş sokma ihtimali, banyodayken deprem olup bina yıkılırsa beni bulanların selülitlerimi görme ihtimali, kaçırılıp bir yerde uzun süre tutulursam ipek kirpiklerimin dökülme ihtimali...

Ve şimdi de döner kapının arasına sıkışırsam saçlarımın belli bir yeri koparsa o bölgenin kel kalma ihtimali eklenmişti listeye.

Durumu çabuk toparlayıp girişteki görevliye doğru yaklaştım.

"Yavuz Bey ile görüşecektim," diyerek kolumu bankoya dayadım ve etrafa bakınmaya başladım.

Bankonun arkasındaki kızıl suratıma bön bön bakıyordu. "Kim geldi diyelim?"

"Eceli," dedim gülümseyip. Kızın yüzü garip bir hal alırken, "İş görüşmesi için geldim. Leyla Yavuz ismim," diye durumu toparladım.

Mizah anlayışı sıfır bir şirkette çalışacaktım, ne güzel ya. Bende hep böyle olmasını istemiştim zaten.

Beni üst katta birine yönlendirmesiyle hayallerim suya düşmüştü. Oysa Yavuz'un gözlerinin içine bakacak ve kendime aşık edecektim ama kısmet.

Gizem denilen kadın, "Daha önce iş deneyiminiz var mı?" diye sorunca Pınar'ın hazırladığı CV yi hatırlamaya çalıştım.

"Yok," dedim sırıtarak. Şimdi kadın ağlamaya başlayacak ve Leyla Hanım sizin gibi dürüst insanlar kaldı mı böyle diyerek beni işe alacaktı.

Ama öyle olmadı. Kaşları havalanırken, "Yiğido Şirkette çalışmış olarak görünüyorsunuz CV de," dedi.

Ulan baba, şirket isminle gurur duyuyorum.

"Evet, çalıştım ama kısa süreli. Şirket babama aitti."

Kadın elini bir saniye der gibi havaya dikip santralden birini ararken odanın kapısı aralanmıştı .

Ve Mükremin kapıda belirdi. Aman Allahım o nasıl kapıda belirmekti. Bir insan ancak bu kadar kapıda belirebilirdi.

Kafamın içinde yankılanan Bir Demet Tiyatro repliğiyle Yavuz'un suratına bakıyordum. O da bana. Kısaca kaşlarını çatıp, "Leyla Yavuz?" dediğinde, "Evet,"dedim sadece.

Kibar bir tutumla elini uzatıp kendini tanıtırken, de tanımayan mı var yiğidim diye düşünüyordum. Kumral Gizem'in işe alımımı onaylamaz bakışlarına rağmen, görüşmenin devamını Yavuz'la gerçekleştirmiştik.

Kız Pınar, demek ki burun deliğimin daha az göründüğü bir fotoğrafı göstersen bu işi daha çabuk çözermişiz.

Baygın bakışlarımla Yavuz'u süzerken, "Pekala, biz sizi ararız," dedi Yavuz.

Yo, aramazdınız. O, milli bir yalan bir kere. Aynı onunda selamı var demenin milli bir yalan olduğu gibi. Aksini idda eden gerçekten selam söyleyendir.

Biraz daha yağuşuklu Yavuz'u incelemek istesem de teşekkür ederek kalkmış ve evime doğru yola çıkmıştım.

-----

Leyla: Binnaz ne oldu biliyor musun?
Leyla: Biliyorsundur gerçi ama sus, ben anlatacağım
Leyla: Beni insan kaynaklarından biriyle görüştürdüler, ben sandım ki Yavuz'u göremeyeceğim
Leyla: Ama ne oldu?
Leyla: Ne olacak, çıktı geldi görüşmeye

Bir kaç saat sonra tekrar mesaj attım Binnaz'a.

Leyla: Sağ ol ya, iyi ki cevap verdin.

Üç Vakte Kadar (Yarı Texting) -TAMAMLANDI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin