73

768 48 0
                                    

"Düğün mü?" diye alayın alâsını yapan babaanne hanım bıyık altından gülüyordu birde.

Yavuz boğazını temizleyip, "Babaanneciğim," dedi, kibar çocuk tabi. "Güzel olur bence."

Aynı anlarda babaannem de, bastonunu yere vurup, "Beğenemediniz mi Pamuk Hanım," dedi. Evet, Adanalı olan bir insana verilecek en güzel ismi vermişler ve Yavuz'un babaannesinin adı Pamuk'tu.

"Daha sade, daha kibar bir şey olabilir."

Pamuk Hanım, babam birazdan dil altını isteyecek gibi duruyor, isterseniz susun artık. Sade falan, ayıp oluyor bize.

"Siz ne düşünüyorsunuz?" Bu sorunun sahibi Yavuz'un babasıydı.

Babam bilmiş bir tavırla koltukta doğrulurken, "Halay olduğu sürece, sıkıntı yok," dedi.

Kızım elit bir aileyiz diyorum, neden inanmıyorsun!

Pınar'ın babası, "Çifte düğün mü yapsak?" diye saçma fikrini ortaya attığında bakışlarımı Pınar'a çevirdim. Okey, düğün meraklısı değildik ikimizde ama sonuç itibariyle her gelin kendi düğününün starı olmak ister.

"Yok artık!" diyerek baygınlık geçiren Hamidoş, bizi sürekledikleri bataktan kurtarmıştı bir anda.

Bir saatin sonunda karar verilmişti ve aşiret gibi kalabalık olmayan ama Yavuz'un ailesinin istediği gibi de sade olmayan bir düğüne karar kılınmıştı.

"Bizim zaten fazla kalabalığımız yok," dediğimde Selin, gülmeye başlamıştı. Kendi düğünü aklına gelmiştir tabi. O gün, köyde birisi doğursa ebe, birisi ölse imam yoktu. Hepsi düğündeydi. Neden, çünkü annem hepsini akraba olarak görüyordu.

"Yani en fazla 500 kişi," diyerek gözlerini havaya dikti annem düşünüyor gibi.

"Anneciğim, bibisinin dayısının görümcesinin eltisini de çağırmayıver," dedim dişlerimi sıkarak. "Yüz kişi yeter, çok bile."

"Yalnız, bibisinin dayısının görümcesi olamaz," dedi Yalın. "Bak şimdi... Dayı erkek ya, o sebepten."

Gökhan, Yalın'ın söylediklerine kahkaha atarken Pınar şok olmuş gibi Yalın'a bakıyordu. Ne sandın Pınar, sevgilimin biraz aklı kıt dedim diye seninki de Einstein değil yani.

Erkek sonuçta.

"Buna mı takıldın gerçekten?" demişti abim hemen lafa girip. Hayret, aklı başında ilk kurduğu cümle buydu.

Konunun kapanması için, "Çocuklarınızda pek tatlı," dedi Gönül Hanım kaynanacığım yeğenlerime bakarak.

Selin'in gururlu teşekkürü gözümden kaçmamıştı. Ee, kız haklı. Benimde böyle güzel çocuklarım olsa, bende gururlanırdım. Hatta üstünde, 'Ben yaptım,' yazan tişört giyerdim çocukların fotoğrafının olduğu.

Daha fazla birbirine tahammül edemeyen ailelerimiz, iki ay sonra nişan ve arayı fazla açmadan da düğünü olmasına karar vermişti.

Yarın benim için büyük gündü.

Yavuz Ailesi sonunda İzmir'e dönüyordu!


Üç Vakte Kadar (Yarı Texting) -TAMAMLANDI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin