Merhaba! Lilyum'u tamamen kafamı dağıtmak ve yazmaktan geri kalmak istemediğim bir dönemde yazmaya başlamıştım ve açıkçası hiçbir zaman bu kadar büyük rakamlara erişeceğini düşünmemiştim. Yüzbinlerce kez teşekkür ediyorum hepinize, bize şans verdiğiniz için iyi ki varsınız! Bu, Lilyum'un yüzbin okunmasına özel bir bölüm. Aylar, yıllar geçti Lilyum evreninde ve bakalım Asil ve Gece ikilisi hayatlarının hangi noktasındalar. Hepinize güzel okumalar. Onları tekrardan son kez güzel bir şekilde uğurlayalım. Şans hep sizinle olsun🦋
pvris, stay goldKüçüktüm.
Hayatın her noktasında büyük izler ve asla silinmeyecek anılara sahip olacağımı hiç bilmediğim bir yaştaydım. O gece acısını kalbinin derinliklerinde öfkesine dönüştüren o çocukla tanışmıştım ve hayata ilk izimi bırakmıştım. Bütün kırgınlıklarım, acılarım ve en önemlisi aşkım yıllarca benimle beraber büyümüşlerdi ve ben bir çift kızgın, geçmişimden izler taşıyan gecenin bütün karanlığını içinde taşıyan siyah gözleri tekrar gördüğümde anlamıştım hayatımdaki ikinci izimi asla unutamayacağımı.
Bugün yirmi bir yaşındayım.
Hâlâ hayatın her noktasına büyük izler bırakmaya çalışıyorum ve hâlâ Asil'e çok aşığım. Beraber Kore'ye taşınmaya karar vermemizin üzerinden üç yıl geçmişti. Beraber çalışmış, aynı dönemde üniversitelerimizi kazanmıştık. Asil, okulunda oldukça başarılı bir Yazılım Mühendisi öğrencisiydi. Bense farklı bir okulda Uzay Bilimleri okuyordum. Hayatımız oldukça hızlı ve yoğun geçiyordu. Asil'i son bir haftadır doğru düzgün görmemiştim bile. Onun sınav haftası benim sınav haftamın bittiği günde başlıyordu ve zamanının çoğunu okulun kütüphanesinde geçiriyordu. Attığım mesaja bakarken derin bir iç çekip telefonu yeniden tezgahın üzerine koydum. Bugün Asil'in eve erken gelmesini umarak ona sürpriz bir pasta yapıyordum ama o mesajımı henüz görmemişti.
Gece: Bugün seni daha çok özledim. Erken gelme şansın var mı? (13.45)
Mesajımın üzerinden üç saat geçmişti ve Asil'den hâlâ cevap yoktu. Pastayı süsleyip donması için dolaba koyduğumda kendimi salondaki geniş koltuğa atmıştım. Asil'den tamamen ümidimi keserken büyük bir hüzünle televizyonu açmıştım. Ne kadar zaman geçmişti bilmiyordum ama kapı çaldığında büyük bir hızla yerimden kalkıp kapıya koşmuştum. Karşımda Asil'i görmeyi beklerken boşlukla karşılaştığımda omuzlarım çökmüştü ama o sırada yerde duran büyük pembe kutuyu fark etmiştim. Kutuyu alıp kapıyı kapattığımda çoktan içeri geçmiş kutuyu açıyordum. Kutunun içerisinde bembeyaz, tamamen tülden oluşan boyundan bağlanmalı kısa bir elbise duruyordu. Hemen yanımda duran telefonum titrediğinde ekranı hızla açtım. Bir mesaj gelmişti ve numarayı tanımıyordum.
0532*****: Evrenin en güzel kadınıyla bir yemek yeme şansım var mı?
Suratımda büyük bir gülümseme oluşurken parmaklarım hızla tuşlara gitti.
Gece: Sen kimsin bilmiyorum ve benimle dalga geçebileceğini düşünüyorsan yanılıyorsun.
0532*****: Dalga mı?
0532*****: Seninle asla dalga geçmem güzel Lilyum.
0532****: Zambağımı görmek istiyorum.
Gülümsemem genişlediğinde yıllar öncesinde ondan aldığım ilk mesajı hatırlamıştım. Hera'yı anmak için çentikler attığım duvarı tamamen boyayışı, onu affetmek için çentikler atmam, uçurduğumuz sarı uçurtma, kavgalarımız, öfkesi, kırgınlığım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lilyum | Texting
Teen Fiction+054****: Her gece sokak lambasının altına bıraktığın zambaklar bir gün solacak. +054****: Kimsenin seni görmediğini düşünüyorsun. +054****: Ama ben görüyorum. +054****: Bugün o duvara bir çentik daha atma. Bırak 1230 çentik olarak kalsın.