Yanağımı avucuma daha çok bastırırken defteri karalamaya devam ettim. Deftere gelişi güzel şeyler çizerken birkaç gün önce olanları düşünüyordum. Asil'le yaşanan son ufak tartışmamızdan sonra o hafta hiç okula gitmemiştim. Hatta sokak lambasının altına bile gitmemiştim. Tek yaptığım yatağımda günlerce dizi izlemek ve ağlamak olmuştu. Bir haftanın sonunda kendimi daha iyi hissediyordum ve bugün okulun ilk günüydü. Okulun kapanmasına ve bizim için bitmesine yirmi gün kalmıştı. Yirmi gün sonra artık bir lise öğrencisi olmayacaktım. Sıkıntılı nefeslerim arasında kalemi deftere sertçe vururken birisi yanıma oturdu.
"Yine içine kapandın." Ahsen elindeki çikolatalı sütü içerken deftere çizdiğim şeylere bakıp yüzünü buruşturmuştu.
"Öyle bir şey yok," diye mırıldandım kalemi boş boş sallarken. Kardelen de önümüzdeki sıraya oturup bize doğru dönmüştü.
"Ne olduysa sahildeki gün oldu," dedi Ahsen kendinden emin bir sesle. "Asil sana bir şey söyledi değil mi?" İsmini duyduğumda elimdeki kalem duraksadı. Bakışlarımı defterden kaldırmazken yaptığım işe devam ettim. Defteri boş boş karalamaya.
"Bunu nereden çıkardın?" diye sordum ifadesiz tutmaya çalıştığım sesimle.
"Bir şeyler olduğunu anlayabiliyoruz," dedi Kardelen üzerime eğilirken.
"Bir şey olmadı kızlar," dedim kalemi defterin üzerine bırakıp kafamı kaldırırken. "Bunu konuşmayalım artık."
"Öyle olsun," dedi Ahsen çikolatalı sütünü içerken.
"Anlatmak istersen buradayız." Kardelen'e bakıp sırıttım ama başarılı olabilmiş miydim bilmiyordum. Sıranın üzerindeki telefonum titrerken elime alıp ekranı açtım. Mesaj gelmişti. O gün Daniel'a geçmişimde sadece Asil'in olduğunu söylediğimden beri bana mesaj atmamıştı.
Daniel: Aşağıya in.
Daniel: Her zaman oturduğun banka gel.
Kaşlarım çatılırken pencereden dışarı baktım fakat ders zili çaldığı için dışarıda kimse yoktu. Yavaşça ayağa kalktığımda arkadaşlarımın bakışları bana çevrildi.
"Su alıp geleceğim," dedim sadece. Ahsen başını sallarken geçmem için oturduğu yerden kalkıp yer verdi. Hiçbir şey demeden sınıftan çıktığımda elimdeki telefonu sıkı sıkı tutuyordum. Merdivenleri ikişer ikişer inip bahçeye çıktığımda okulun arkasında kalan ve genellikle kimsenin gitmediği ama benim her fırsatta oraya gittiğim banka doğru adımladım. Bankın üzerinde siyah bir kutu vardı. Etrafıma dönüp baktım fakat kimseyi göremedim. Kutunun üzerine bir not kağıdı bırakılmıştı. Siyah küçük kutuyu elime alıp yazılanları okumaya başladım.
Bazen kaçtığımız ve kabullenemediğimiz şeyler yaşanmışlıklardan çok kendimizdir. Benim kaçtığım şey kendimim ve bu sana zarar vermeye devam edecekse kaçmayı bırakacağım. Ama Lilyum hayatımda ilk kez korkuyorum. Hem de deli gibi. O yüzden biraz, biraz daha bekleyemez misin?
-D
Çatık kaşlarımla notu okuduktan sonra kağıdı cebime koyup kutuyu açtım. Kutunun içerisinde tek bir fotoğraf karesi vardı. Şaşkınlıkla fotoğrafa bakarken banka oturdum. Fotoğrafta yedi yaşındaki halim vardı ve elimde kocaman parlak sarı bir uçurtma tutuyordum. Bu uçurtmanın benim olmadığını, o gün o uçurtmayı ne kadar çok uçurmak istediğimi hatırlıyordum ama uçurtmanın sahibini hatırlayamıyordum. Büyük bir kafa karışıklığıyla fotoğrafa bakarken kucağımdaki telefonum titredi. Ekranı açıp gelen mesaja baktım.
Daniel: Seninle çok uzun bir geçmişe sahibiz Gece.
Daniel: Senin hatırlamadığın ama benim bir an bile unutmadığım upuzun bir geçmişe.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lilyum | Texting
Teen Fiction+054****: Her gece sokak lambasının altına bıraktığın zambaklar bir gün solacak. +054****: Kimsenin seni görmediğini düşünüyorsun. +054****: Ama ben görüyorum. +054****: Bugün o duvara bir çentik daha atma. Bırak 1230 çentik olarak kalsın.