"Cennet de cehennem de senin içinde."Daniel: Mesajlarıma daha ne kadar cevap vermeyeceksin Lilyum?
Daniel: Peki, seni rahatsız etmeyeceğim.
Daniel: Ama en azından iyi olduğunu söyle.
Son bir haftadır Asil'den aldığım tek mesaj buydu ama mesajlarına cevap vermeme konusunda kararlıydım. Onu değiştirebileceğime, iyi bir insan olacağına inanmıştım ama sonuç büyük bir hayal kırıklığıydı. O Asil'di. Asla değişmezdi. Elimdeki topu büyük bir hırsla, her şeyi acısını çıkarmak ister gibi potanın tam aksine duvara fırlattım. Top sert bir şekilde duvara çarpıp yere düştüğünde salonda sesi yankılanmıştı.
"Bebeğim pota orası değil yalnız," dedi Kardelen bana şaşkınlıkla bakarken. Aldırmayarak yerde seken topa ilerleyip topu elime aldım. Bir kez daha hızlıca duvara fırlattığımda top sahanın diğer ucuna resmen uçmuştu.
"Oha!" Ahsen bağırdığında göz ucuyla ona baktım. "Şu an çok korkuyorum o topu kafamıza atarsın diye." Öğle arasına girmiştik ve ben sinirimi atmak için okulun kapalı spor salonuna giderken arkadaşlarım da peşime takılmışlardı.
"Gece," dedi Kardelen yumuşak bir ifadeyle. "Bize her şeyini anlatabileceğini biliyorsun değil mi?" Biliyordum ama neden onlardan her şeyi gizliyordum? Belki de bir şeyleri anlatmak bana iyi gelecekti. Belki de üzerimdeki bütün bu yükü arkadaşlarımla paylaşmak beni hafifletecekti.
"Pekâlâ," dedim derin bir nefes alırken. "Size anlatacağım ama soru sormak ve irdelemek yok." Boş sahada bizden başka kimse yoktu. Arkadaşlarım beni onaylayan bir işaret yaptıklarında olduğum yere oturdum. Onlar da hemen karşıma oturduklarında baştan sona her şeyi anlatmaya başladım. Aldığım anonim mesajları, o anonimin aslında Asil oluşunu. Geçmişimize çok fazla değinmeden üstü kapalı her şeyi anlatmıştım.
"İşte böyle," dedim kollarımı arkaya atarken. Şimdiden kendimi rahatlamış hissediyordum gerçekten.
"Ben şu an çok büyük şoktayım," diye mırıldandı Ahsen. Gerçekten de ikisinin yüzünde de büyük bir şaşkınlık ifadesi vardı.
"Bu Asil sana mı aşık?" Kardelen'in sorduğu soru bir an için tükürüğümde boğulmama sebep olmuştu.
"Saçmalama," dedim dehşetle ona bakarken. "Vicdanını rahatlatmaya çalışıyor işte." Umarım göğüs kafesimi tekmeleyen kalbimin sesini duymuyorlardı.
"Bilemiyorum," diye mırıldandı Ahsen. "Sonuçta bir geçmişiniz varmış. Yani eğer vicdan olayı olsa gelip seninle direkt konuşabilirdi."
"Onun gururundan ödün vereceğini mi zannediyorsun?" diye sordum. Asil asla kendisini küçük düşürmezdi. Özür dilemeyi bile bildiğini zannetmiyordum.
"Doğru," dedi Kardelen beni onaylayarak. "Ama yine de yerine oturmayan şeyler var. Bence Asil'in gerçekten büyük bir pişmanlığı var bu konuda."
"Bence de," dedi Ahsen. Başımı hızla iki yana salladım.
"Her neyse kızlar boşverin. Sadece artık birilerine anlatmasam kafayı yiyecektim ama konuyu kapatalım. Konuşmak istemiyorum."
"Peki," dedi Ahsen elini bacağıma koyarken. "Ama ne zaman istersen yanındayız." Minnetle ona baktım.
"Teşekkür ederim," ikisine de bakıp gülümsedim, "sizi seviyorum kızlar."
"Ay ben ağlarım şimdi," dedi Kardelen ardından bir anda üzerime atlayıp bana sarıldı. Ani hareketi yüzünden geriye düşmüştüm. Sırt üstü uzanırken o da bana sarılıyordu. Ahsen de bize katıldığında kahkahalarımız boş sahada yankılanıyordu. Sonunda yattığımız yerden kalkıp kendimizce bir maç yaparken spor salonunun kapısı açılmıştı ve içeriye görmek istediğim en son insan girmişti. Elimdeki top yerde yavaşça sekip onun ayağının dibinde durduğunda bakışlarımız kesişti. Siyah saçları her zamanki gibi dağınıktı. Üzerindeki sweatin ona ne kadar yakıştığından haberi var mıydı acaba?
"Kızlar," diye mırıldandı tok sesiyle. Bakışları arkadaşlarımın üzerinde gezindi. "Gece'yle konuşacağım." Kaşlarımı çattım.
"Seninle konuşmak istediğimi söylediğimi hatırlamıyorum?" Meydan okuyan bir ifadeyle ona baktığımda ellerini ceplerine koydu.
"Derste görüşürüz." Ahsen ve Kardelen bir şey söylememe müsaade etmeden gittiklerinde koskoca sahada sadece ikimiz kalmıştık.
"Konuşacağız," dedi sert bir ifadeyle.
"Hayır, konuşmayacağız." Kollarımı önümde bağladım.
"İnat etme Gece."
"Asil," dedim sinirle. "Beni rahat bırak."
"Konuşalım, sonra istediğini yaparsın," dediğinde suratına bir yumruk patlatmak istiyordum.
"Seninle hiçbir şey konuşmayacağım." Hızla ilerleyip yanından geçtim. "Burada kalıp tek başına ne konuşmak istiyorsan konuşabilirsin Asil." Elim kapıya uzandığında beni durdurmuştu.
"Gece," derin bir nefes aldı, "yalan söyledim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lilyum | Texting
Novela Juvenil+054****: Her gece sokak lambasının altına bıraktığın zambaklar bir gün solacak. +054****: Kimsenin seni görmediğini düşünüyorsun. +054****: Ama ben görüyorum. +054****: Bugün o duvara bir çentik daha atma. Bırak 1230 çentik olarak kalsın.