geceslife: take a breathe.
1345 beğeni, 250 yorum.
Hiç: Sen alıyor musun?
Gece: Ne?
Hiç: Sen nefes alıyor musun Lilyum?
Gece: Saçmalamayı kes artık.
Hiç: Saçlarını seviyorum.
Hiç: Seni yansıtıyor.
Hiç: Ne kadar yıpranırsa yıpransın hâlâ canlı.
Gece: Sırrımı biliyorsun diye seni polise şikayet edemem sanıyorsun değil mi?
Hiç: Bunu yapabileceğini biliyorum. :)
Gece: O zaman?
Hiç: Ama bunu yapmayacağını da biliyorum.
Hiç: Bugün okula gel.
Hiç: Ateş grubunun basketbol maçı var.
Hiç: Seni izlemek istiyorum.
Okul formamın üzerine siyah ceketimi giyerken kaşlarım çatık bir şekilde gelen mesajı okuyordum. Kimsenin bilmediği bir şeyi biliyordu ama buna rağmen beni rezil etmek yerine benimle ilgileniyordu. Onu anlayamıyordum. Bu düşünceyle gözlerimi devirip sırt çantamı aldım ve odadan çıktım. Tanımadığım bir insanı nasıl anlayacaktım ki. Babam ve annem büyük şirketimizi yönettikleri için evde daima tek olurdum açıkçası bu oldukça işime geliyordu. Tek kalmayı seviyordum. Kapüşonumu kafama geçirirken evden çıkmıştım. Okula yürümeyi seviyordum.
Okula girdiğimde Ateş grubunun başka okuldan gelen bir takımla maçları oldukları için derslerin çoğu iptal edilmişti. Bir grup kız heyecanla maçı tartışırlarken bahçede oturuyorduk.
"Eflah'ı anlayamıyorum," diye mırıldandı Kardelen düşünceli bir şekilde. "O kadar peşinden koştum ve beni her defasında rezil etti ama şimdi sanki beni kıskanıyor gibi davranıyor."
Ahsen elindeki bitmiş çikolatalı süt kutusuyla kafasına vurduğunda güldüm.
"Aptal aptal konuşma. Onlar bizim düşmanımız. Asla onları sevemeyiz." Bir grubun yüksek sesle bağırdığını duyduğumda başımı gürültünün olduğu tarafa çevirdim. Ateş grubu binadan çıkarken herkes onları destekleyen tarzda bir şeyler söylüyordu.
Onlar bizim düşmanımız.
O sırada beden hocamız herkesi arka taraftaki büyük sahaya çağırdığında ayaklanmıştık. Eteğimi düzeltirken arkadaşlarımla beraber yürümeye başlamıştım.
"Bir şey söylesene Gece." Ahsen'in sesini duyduğumda omuzlarımı silktim.
"Onların sevilecek bir yanı yok zaten." Gerçek anlamda onlardan hiz haz etmiyordum. Uyuz çocukların tekiydiler. Cebimdeki telefon titrediğinde mesaj gelmişti.
Hiç: Kimin sevilecek yanı var peki?
Başımı kaldırıp hızla etrafımı taradım ama neredeyse herkes sahada toplanmıştı.
Gece: Sen sapık mısın? Bizi mi dinliyorsun?
Hiç: Kulak misafiri oldum diyelim. :)
Gece: Bu iş çok sıkıcı olmaya başladı. Ya ortaya çıkarsın ya da seni engellerim.
Yazıyor...
Hiç: Bunu yaparsam sana sıkıca sarılacağımı söylemiştim.
Bir cevap vermedim. Sinirle numarasını engellediğimde sahaya gelmiştik. Okulun yarısından çoğu tribünlere yerleşmişti bile. Kızlarla kendimize oturacak bir yer bulduğumuzda Ateş grubunun bir köşede ısındığını gördüm. Diğer takımın oyuncuları da bir köşedeydi. İçlerinden biriyle göz göze geldiğimde gülümsedi. Kaşlarım çatılırken bakışlarımı kaçırdım.
Hiç: O çocuk bir daha gülümseyemeyecek. (Gönderilemedi.)
Hiç: Onu mahvedeceğim. (Gönderilemedi.)
Hiç: O piçi bu sahaya gömeceğim. (Gönderilemedi.)
Yaklaşık beş dakika sonra maç başladığında Asil çoktan takımına iki sayı kazandırmıştı bile. Bartu karşı takımdan bir çocuğun elinden topu alırken hızla koşarak Kaan'a pas attı. Kaan topu sektirerek potaya giderken bana gülümseyen çocuğun topu aldığını görmüştüm. Sarıya çalan saçları vardı. Boyu oldukça uzun gözüküyordu.
"Bastır Kerem!" Karşı tribünlerden birkaç kişi bağırdığında çocuğun adının Kerem olduğunu öğrenmiştim. Kerem potaya bir üçlük attığında sayı oldu ve tribünlerden çığlıklar yükseldi. Gözlerim Asil'e kaydığında dişlerini sıkmış bir şekilde çocuğa baktığını gördüm.
Maçın son dakikaları Ateş takımı öndeydi. Asil topla birlikte potaya koşarken Kerem hızla ona çarptı. Şaşkınlıkla nefesimi tutarken ikisi de yere düşmüştü. Sahada bir uğultu oluşurken Bartu sinirle oraya ilerledi.
"Ne yapıyorsun lan sen!" Bartu bağırdığında maç durmuştu. Kerem Asil'e bir şeyler söylemişti ama buradan duyamamıştım. Bunun ardından Asil Kerem'in üzerine çıkıp yüzüne öyle bir yumruk atmıştı ki hızla ayağa kalktım. Maç bir anda kaosa dönmüştü.
"Bartu!" Ahsen bağırdığında karşı takımla kavga etmeye başlamışlardı. Bartu bir çocuğa tekme atarken Ahsen o tarafa koşturdu.
"Gece yürü!" Kardelen bağırdığında sahaya inmiştik. Ahsen Bartu'nun kolunu tuttuğunda Kardelen Eflah'a koşuyordu. Sahanın ortasında kalırken şaşkınlıkla etrafıma baktım. Herkes birbirine vuruyordu. Bir çocuğun sinirle üzerime doğru geldiğini gördüğümde nefesimi tutmuştum. Büyük eli kolumu yakaladığında acıyla inledim.
"Her şey senin yüzünden!" Yüzüme doğru bağırdığında şaşkınlıkla ona bakıyordum.
"Ben ne yaptım?" dedim korkuyla. Çocuğun kolumu tutan eli benden uzaklaştığında suratına sert bir yumruk yedi. Birkaç adım geri giderken bu kez başka bir el kolumu yakaladı ve beni sahanın çıkışına ilerletmeye başladı. Bu siyah saçların sahibini tanıyordum. Portakal çiçeği kokusunun sahibi beni hızla sahadan çıkardığında göz göze geldik.
Asil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lilyum | Texting
Fiksi Remaja+054****: Her gece sokak lambasının altına bıraktığın zambaklar bir gün solacak. +054****: Kimsenin seni görmediğini düşünüyorsun. +054****: Ama ben görüyorum. +054****: Bugün o duvara bir çentik daha atma. Bırak 1230 çentik olarak kalsın.