「 On beş 」

891 103 111
                                    


On beş; "Göğsüne yaslanabilir miyim?" dedi uykuya yenik gözlerle. Kendi sesimle irkildim; "Yaslanabilir, orada yaşlanabilirsin. Ben... ben kıpırdamam."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Sessizliğin aslında en büyük çığlık olduğunu belki de şimdi anlıyordu. Usulca alnına sarılan bandajı açmaya çalışan genç adam bakışlarını halı desenlerinden ayırmadı. Öğretmeni dik duruşuyla yerinde kıpırdamadan ellerini kumaş pantolonunun cebine koyarak sorduğu soruyu geçiştirmeye çalışan çocuğu izliyordu.

"Tatil yaramamış." diyerek kısık gözlerini bir an olsun çekmeyerek çocuğun üzerindeki baskıyı daha da arttırmayı başarıyordu.

"Bay Min!?" Jimin ağzı açık şekilde hafif gülerek heyecanla seslendiğinde Yoongi, odada iki kişinin daha bulunduğunu yeni fark ediyordu. Kafasını çevirmesiyle tanıdık yüz ile karşılaşması bir olmuştu.

"Senin burada ne işin var? Kurtulamayacak mıyım ben senden?"

Yoongi, kendisini gülerek izleyen çocuğa karşı göz devirerek konuştuğunda, Jimin söze gireceği sırada parmağını kaldırarak susturmuştu. "Hayır Park bugün değil. Bugün senin saçmalıklarını dinleyemem."

"Yarın dinler misin?"

"Dinlemem Park Jimin dinlemem."

Hobi ikisi arasında dönen itişmeli sohbete dahil olmak için can atıyordu. Nedenini bilmediği şekilde ikisi arasındaki bağlantıyı merak etmişti. Bunu Jimin'e sormayı ise hiç istemiyordu. Jeongguk, ayaklarını kitlenmiş gibi hissetse de oturduğu yerden kalkarak öğretmeninin önüne geçmişti. "Ayakta kaldınız." diyerek koltuğu gösterdiğinde Yoongi, bunu önemsemeden elini "Gerek yok." manasında salladı.

"Biraz önce sarılan birine göre fazla fevri duruyorsunuz." diyerek yarım ağız sırıtan Hobi, tekli koltuğa kendisi oturmuştu. Jeongguk'un az çok anlatmasıyla arkadaşı hakkında ne düşündüğünü bildiğinden soğuk davranmaya çalışıyordu.

Tek kaşı havalanan öğretmen tok sesiyle "Öğrencim için endişelenmiş olamaz mıyım?" diyerek ellerini göğsünde birleştirdi, ardından bakışlarını Jeongguk'un üzerinde sabitledi. "Daha ne kadar susacaksın sen?" demesiyle Jeongguk artık tamamen köşeye sıkışmıştı. Yalan söylese anında anlayacakmış gibi bakan adama karşı konuşmak onu çok zorlayacaktı.

"B-ben," yutkunduğunu anbean gören Yoongi elini çırparak "Evet sen?" diyerek atıldı. Gergin ortamı daha da geren hareketleri çocuğa hiç yardımcı olmuyordu. Hem ne diye çıkıp gelmişti ki? Taehyung ile konuşmak isterken sert kayaya çarpmıştı.

"Benim gitmem gerekiyordu." Aklına hiçbir şey gelmedi. Bir cümle sonrasını düşünemeden bir an önce konuşmak istedi. Sorsa nereye gittiğini, neden gittiğini bir cevap bulamayacaktı. Yoongi bunu fark etmiş gibi sinir dökülen bir gülümseme sundu. "Gerekiyordu?" diyerek parmaklarıyla tırnak işareti yaparak vurguladı.

Falling again | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin