Skandallarıyla ailesinin soyadına leke sürmekten zevk alan başkanın asi ve hırçın oğlu Jeon Jeongguk atıldığı 15. lisenin ardından rehabilitasyon merkezine kapatılır.
Kurallarının dışına çıkmayan, disiplinli bir öğretmen Kim Taehyung, genç çocuğu ka...
On dört; Bitti derken, dindi derken, kurudu derken her gece yeniden avaz avaz çıktı sesim: Sen varacağına vardın da, ben neden hâlâ yoldayım dedim.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
İnsan bazen hiçbir sebebi yokken bile vefat etmiş gibi hissederdi. Dağların yükü omuzlarında, yıkılmaya yüz tutmuş gibi öylesine yorgun. Her şey buraya kadar derken, yaşadığın her an gözlerinin önüne düşerek sana unutturmuyor. Bırakmıyor geçmişin, sıkıyor boğazını. "Alıştım" desen de bazı şeylerin acısı kalbini titrettirmeye yeminliydi.
"Daha ne kadar kendimi kandırırım bilmiyorum."
Taehyung, tam yedi gündür sevgilisinden haber alamıyordu. Evine bıraktığı gecenin sabahı söz verdiği gibi almaya geldiğinde karşısında beliren hizmetli kadından Jeongguk'u çağırması için rica etmiş, pekala bu sadece bir rica olarak kalmıştı.
Jeongguk, merdivenlerden yuvarlanması üzerine hastaneye kaldırıldığında kafa içi yara olarak bilinen beyin travması geçirdiği öğrenilmişti. Bu bilgi herkesten gizli tutuluyordu. Özellikle tek bir kişinin bilmemesi için ayrıca bir çaba sarf ediliyordu.
Hastanede gözetim altında tutulan gencin kafasında açılan yara izleri, patlayan kaş ve dudağı, acılarını dindirmeyen şiddetli baş ağrısı ile günlerdir herkesten uzakta tek başınaydı.
Taehyung, her gün evine uğrayarak Jeongguk'u sordu. Ya güvenlik tarafından kovuldu ya da polis çağırılmakla tehdit edildi. Seri, her saat inatla evi uzaktan izleyen adama üzülse de gerçekleri söyleyecek cesareti kendinde bulamıyordu. Taehyung, ilk üç gün gözleri dolu dolu uzaktan izledi. Seri'nin "Şehir dışına çıktı." söylemlerine asla inanmadı. "Yalan söylüyorsunuz! Beni bırakıp gitmez onu benden saklıyorsunuz!" yakarışlarıyla kapıları yumrukluyordu.
Arkadaşları Hobi ve Jimin'e ulaşarak bilgi almaya çalışması da bir fayda etmemişti, sonuçta onlar da olan bitenden habersizdi.
"Nasıl devam ederim böyle?.. Elim kolum bağlı."
Taehyung, yıllık iznini kullanarak evinde bir nevi inzivaya çekilmiş kara kara düşünerek kendini yiyip bitiriyordu. Geceleri kendisine eşlik eden kahve ve sigarasının yanına Yoongi ve Wooshik eklenmişti. Aklını kaybedecek kıvama gelen adam, arkadaşlarının sözleriyle iyice çileden çıkacak kıvama geliyordu. Hiçbir şey düşünmeyen biri haline gelmesi onu çok öfkelendirmişti.
Taehyung oturduğu yerden ayaklandığında ceketini sırtına geçirmeye çalışırken bir yandan hızla masanın üzerindeki telefon ve anahtarını cebine sıkıştırmaya çalışıyordu.
Yoongi bıkkınlıkla elindeki cam bardağı sesli bir şekilde masaya bıraktığında Taehyung'un omzundan tutup koltuğa itlemesiyle hareketlerini durdurmuştu. "Kendine gel lan!" diyerek üzerindeki ceketini çıkarıp koltuğa fırlattı. "Şu eve tıkanıp kaldın iyice kafan çalışmıyor senin Taehyung. Ne polisi abi seni acile götürelim bi' kendine gel ya."