Ertesi sabah annemden ve Mapus'tan önce uyandım. Bunu bir fırsat olarak değerlendirip Yeraltı'na ilerledim. Oraya tekrar gidecek cesareti nerede bulduğumu ben de bilmiyordum ama çantam ve yemek kaplarım orada kaldığı için gitmem gerekiyordu. Hem de Yiğit'e olanları anlatmam lazımdı.
Yeraltı'na girdiğimde odaya ilerledim. Hızlıca önceki gün bıraktığım çantamı aldım ama yemek kapları yoktu. Belki bulan biri yemiştir diye düşünüp odadan çıktım. Yiğit ortalarda görünmediğinden onu hiç aramadan toz olmayı planlıyordum. Reşat Abi'yle karşılaşmayı hiç ama hiç istemezdim. Bu kez önümde siper olacak biri de yoktu, mahvolurdum.
Çıkışa doğru gidecekken içeri olanca siniriyle Nuri Abi girdi. Etrafına bakınıyordu. Cinnet geçiriyormuş da sinirini her an birinden çıkaracakmış gibi bir imajı vardı. Merakla ona bakarken peşinden gizlice takip ettim. Gözlerinden çıkan mecazi alevleri hissedebiliyordum. Patlamak üzere olan bir yanardağ gibiydi.
"Reşat!" diye var gücüyüle bağırarak odaların olduğu bölüme ilerledi. Uzak bir yerden gizlice izliyordum. Etrafına bakınıyor ve muhtemelen Reşat Abi'yi arıyordu.
Reşat Abi sesi duymuş olmalıydı. Kaşları çatık bir şekilde odasından çıkıp gözlerini mekanda gezdirdi. Nuri Abi'yi görünce büyük adımlarla yanına gitti.
Nuri Abi hiç geri adım atmadan öylece durdu. Kimsenin Reşat Abi'ye karşı böyle dik durabileceğini bilmiyordum. Onun yerine ben korkmuştum resmen. Beni burada bulursa ancak cenaze aracıyla çıkabilirdim, bu yüzden sessizce izlemeye devam ettim.
Nuri Abi onun yakasından tutup sarstı. "Sen benim evladıma nasıl yaparsın lan bunu?" diye bağırdı.
Reşat Abi elini tutup hırsla kendi üzerinden çekti ve ileri savurdu. Alayla güldü ama öfkeli olduğu da gayet açık ve netti. "Senin evladın mı? Mapus benim oğlum." dedi.
Nuri Abi sinirden güldü. Başını iki yana salladı. "Kendi oğlunu mu vurdun Reşat?" dedi.
Reşat Abi gözlerini kıstı. "Ben o sahtekarı vuracaktım ama bizim saf önüne atladı. Nereden bileyim kendini feda edeceğini?" dedi.
Nuri Abi onu omuzlarından ittirdi. "Anıl'ı mı vuracaktın? Sen manyağın tekisin. İnsan öldürmek öyle kolay bir şey mi?" diye bağırdı.
Beni savunuyor olması nedensizce mutlu olmama sebep olmuştu. Nuri Abi benim gerçekten güvendiğim ve sevdiğim bir insandı.Reşat Abi belindeki silahı çıkarıp emniyetini açtı ve direkt olarak Nuri Abi'nin alnına dayadı. Anlık şokla bir adım geriledim. Onu öldüreceği düşüncesiyle elim kolum bağlı bir şekilde izlemeye devam ettim. Nuri Abi gözünü bile kırpmamıştı. Sinirle bakmaya devam ediyordu.
Reşat Abi "Adam öldürmek kolay iş Nuri. Zor olan eli kanlı bir insan olmaya alışmak." dedi.
Nuri Abi tükürür gibi konuştu. "Sen insan mı sanıyorsun kendini?" dedi.
Sonra bir tetik sesi geldi. Gözlerimi refleksle kapatmıştım. Kusacak gibi hissediyordum. Korku ve endişe tüm vücudumu sarmıştı. Gözümü yavaşça araladım ve ikisini de aynı şekilde dikilirken gördüm. Silahın içi boş olmalıydı.
Elimi sertçe atan kalbime götürüp derin nefesler aldım. Artık kaldıramıyordum bu kadar aksiyonu. Nuri Abi'ye bir şey olacak diye içim içimi kemiriyordu. Nuri Abi ise bir gram bile korku göstermeden öylece duruyordu.
Reşat Abi silahı tekrar beline soktu. Gülüp kollarını önünde birleştirdi. "Hala kaçmıyorsun." dedi.
Nuri Abi de güldü. "Hala vurmuyorsun." dedi. Sonra gülümsemesini silip işaret parmağıyla tehditkar bir şekilde göğsüne bastırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tel Örgüler (bxb)
قصص عامة"Gözünün yaşına bakmam Anıl." -- Çarpıcı bir haber yazabilmek için illegal kafes dövüşü düzenleyen bir mekana sızan gazeteci, kendisini hiç beklemediği tehlikelerin ortasında bulur.