26

831 49 29
                                    

Acilde uyandığımda kolumda bir serum takılıydı. Mapus yan tarafımda oturuyordu ve gözlerimi açtığımı fark etmediği için yere bakıyordu. Onun yeniden titrediğini fark ettim. Kendisini durdurmak için ellerini kavuşturmuştu ama sanki hipotermi geçiriyor gibi titremeye devam ediyordu. Onda bir değişim olduğunu fark etmiştim ama sebebini bilmiyordum. Bunu ona sormak için doğru bir zamanda mıydık emin değildim. Hiçbir şey görmemiş ve yeni uyanmış gibi yapıp hafifçe esnedim. Mapus anında gözlerini bana çevirdi. Kavuşmuş durumda olan ellerini çözüp benim elimi tuttu. Zar zor da olsa gülümsedim.

"Kenan iyi mi Mapus?" diye sordum. Elini saçlarıma çıkarıp geriye doğru taradı ve alnıma minik bir öpücük kondurdu.

"İyi gülüm, normal odaya aldılar onu. Birkaç gün dinlenmesi gerekiyor." dedi. Başımı sallayarak onu onayladım.

İçimdeki pişmanlık bir türlü geçmiyordu. Bütün bunların yaşanmasının sebebi bendim. Eğer hiçbir şey kurcalamadan otursaydım belki her şey normal olurdu. Kenan'a iyi gelmiyordum. Beni gördükçe ve benimle aynı ortamda bulundukça kendisini çok kötü hissettiğini biliyordum. Biz kardeştik, buna rağmen çok farklı hayatlara sahiptik. Ondaki yaralar nasıl kapanacaktı? Bunca şeye rağmen nasıl beni sevecekti. Nasıl abim olmaya devam edecekti? Belki de beni yanında istemezdi.

Gözlerimi dolduğunu hissedince kendimi daha fazla tutamadım. Yüreğimdeki acı haddini aşmıştı. Hıçkırarak ağlamaya başladığımda Mapus her zamanki gibi yanımda olduğunu belli etmek istercesine elimi tuttu ve yanağımı sevmeye devam etti. Yeniden suçlu hissettim. Sürekli beni teselli eden birileri vardı ama ben hiçbir işe yaramıyordum. Reşat Abi haklıydı. Etrafımdaki insanlar beni korumak içi sürekli çabalıyorlardı. Hem de küçük çabalar değildi bunlar. Mapus benim için kurşun yemişti, Kenan bıçaklanmıştı, İlyas az kalsın işinden oluyordu. Peki ben insanlar için ne yapmıştım ki? Ne işe yaramıştım?

Mapus gözlerimden öptü. Yumuşak bir sesle "Her şey yoluna girecek gülüm, güven bana." dedi. Yatakta biraz yana kaydım, yanıma uzanmasını istiyordum. Anlamış gibi güldü. Kulağıma eğilip alaycı bir ses tonuyla "Eve kadar bekleyemez misin?" diye sordu.

Omzuna hafifçe vurdum. "Ben onun için yapmadım!" diye sitem ettim. Mapus bana gıcıklık yapmayı sevdiği için minik bir kahkaha attı. Hafifçe ayaklanıp yanıma yatmak için örtüyü kaldırdığı sırada birinin perdeyi açmasıyla olduğu yerde kaldı. Gözlerimi gelen kişiye çevirince gülümsemem soldu. Çatık kaşları ve dik bakışlarıyla öylece dikiliyordu. İstemsizce benim de kaşlarım çatıldı. İlyas artık dostum muydu yoksa düşmanım mıydı bilmiyordum bile.

Öksürdü. "Biraz yalnız konuşalım mı?" dedi. Mapus bir anda öne atlar ve hayır der diye düşündüm ama öyle yapmadı. Yüzüme bakarak bir fikir beyan etmemi bekledi. Eskisi kadar fevri davranmıyordu ve bana daha çok saygı duyuyordu. Bunu farkındaydım ama sebebini bilmiyordum.

Her ne kadar çok sinirli olsam da İlyas'la bir şekilde konuşmam gerektiğini biliyordum. Hiç olmazsa yıllardır süren arkadaşlığımıza düzgün bir nokta koyardık. Bu saatten sonra işlerin düzelmesi zordu, arkadaşlığımızı kurtarmamız zordu. Mapus'tan gözlerimi alıp İlyas'a çevirdim.

"Tamam." dedim.

Mapus ne dememi bekliyordu bilmiyorum ama tepki vermedi. Uzanıp elimi destek olmak ister gibi sıktı. İlyas'a sert bir bakış atarak "Ben yakınlarda olacağım sevgilim. Bir sorun olursa seslen." diye bana yönelik konuştu. İlyas'ı çaktırmadan öyle bir tehdit etmişti ki ben bile etkilenmiştim. Hem de bana neredeyse ilk kez sevgilim demişti. Genelde gülüm demeyi tercih ediyordu, şimdiyse bunu baya bir vurgulamıştı. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Deli ediyordu bu çocuğun kıskançlıkları beni.

Tel Örgüler (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin