canavarlar

3.1K 328 497
                                    

yine uzun bir bölüm. allah allah neler oluyor bu bölüm acaba? 🙂

keyifli okumalar dilerim❤️

BÖLÜM 19

muhteşem üçlümüz yani bizim babalık, minho ve jisung sessiz geçen bir yolculukla, hatta şöyle tarif edelim ortamdaki hava o kadar sessiz ve ıssızdı ki şu kovboy filmlerindeki çölün ortasında yuvarlanan çalının verdiği o gergin hissiyatı veriyordu.

nihayet evin önüne vardıklarında minho'nun kendi kapısını açmasıyla jisung da kendi kapısını açmıştı.

bizim babalık camını indirip "büroda halletmem gereken bir davanın evrakları var saat sekizde evde olurum." dedi fakat, aslında "saat sekize kadar yanındaki jisung veledi evden gitsin" anlamı yatıyordu altında.

"tamam baba."

jisung sırıtarak elini salladı "kolay gelsin bay lee."

babalık onu takmayıp camı kapattı ve gaza basıp gitti.

"baban çok kaba." dedi jisung işaret parmağını çenesine yaslanmış ve dudaklarını büzmüş bir şekilde.

minho jisung'u kolundan sürükleyip evin kapısına götürdü ve hemen kapıyı açıp ikisinin de içeriye girmesini sağladı.

jisung'u kendine çekip "senin derdin ne? niye karışıyorsun?" dedi sinirle.

gerçekten sinirliydi çünkü jisung sonuçlarının ne olacağını bilmediği şeyler yapıyordu.

jisung kolunu minho'dan kurtardı. minho'nun sinirli hallerini es geçip aralarındaki boşluğu kapattı ve minho'ya sarıldı.

"bugün.. sadece bugün bana o gece dediklerini unutacağım."

öyle bir sarılmıştı ki, birine ilk defa sarılıyor gibiydi. bugün sadece ona biraz olsun kendini açmasında yardım etmek istedi. insan içine ata ata yer bitirir ya kendini. minho niye bu kadar atıyordu?

"sen ne yaptığını biliyor musun?" dedi yorgunlukla minho. bu sefer bu işin içinden çıkamamaktan korkuyordu.

bu sefer toparlayamayacakmış gibi hissediyordu. şu an kendine sarılan bedenin hem gitmesini hem de kalmasını istiyordu. mantığı gitsin derken kalbi "gitmesin çok yoruldum ona ihtiyacım var" diyordu.

"ne yapmışım ben? iyi ki de yaptım. sana vurmasına izin veremezdim. biliyorken minho, tüm bu saçmalığı biliyorken veremezdim."

minho'ya herhangi bir zararın geleceği düşüncesi kalbine zarar veriyordu. hem sadece küçük bir yardımdı niye bu kadar sinirlendi? teşekkür etmesi gerekmez miydi?

"neyi biliyorsun ki sen?" diye sordu minho

jisung bugün tamamen söyleyecekti her şeyi. madem o jisung'a söylemiyor jisung pek ala söylerdi bildiklerini.

"onuncu sınıfta bir kere yine birinci olmuştum. o gün de bugünkü gibi içimde kötü bir his vardı ama denemede birinci olunca unuttum bile. mutlu olmuştum ya unuttum içimdeki kötü hissi.
ama sonra.. yine bugünkü gibi babanın sana bağırdığını duydum o otoparkta. ondan sonra her sınav ve denemede senin notlarını ve netlerini kontrol ettim ve hep onun altında notlar ve netler almaya çalıştım. bugüne kadar da taktiğim hep tutuyordu. bugün ne oldu da taktigim tutmadı minho? seni o kadar çok ezberledim ki şu birkaç senede... yani bir bakıma senden daha iyi biliyordum yapacağın soruları."

ezberlerinin bazı yerlerinde şaşırdığını biliyordu jisung. minho o gece kendisi kanıtlamıştı ezberde yanlışlar olduğunu, ama doğru tarafları da vardı işte.

bu da benim Han'ım | minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin