aptal bilinçaltı ve teklif

2.4K 264 270
                                    

iki bölüm attım eğer bildirimden geldiyseniz 24'ü atlamadığınızdan emin olun🤍

öptüm sizii keyifli okumalar❤️

BÖLÜM 25

"minho!" jisung ilk katta gördüğü minho'nun yanına gitmek için hareketlendi arkası dönüktü ve yanında biri vardı.

hani çözmüşlerdi bu mevzuyu. minho'nun yanında o kızın ne işi vardı? kızlar yanına geliyorlardı ama minho onlara gülmezdi ki! uygun bir dille aralarına mesafe koyardı.

sadece jisung minho'ya trip atmayı seviyordu. yani nazı geçiyordu minho'ya, o da bunu kullanıyordu işte ve hem zaten ona güveniyordu. yani çok da umursadığı yoktu. sonuçta minho onu seviyordu. seviyordu değil mi? o zaman niye o kıza gülüyordu?

içindeki huzursuzlukla adımlarını hızlandırdı yanlarına gitmek için ve sanki her yaklaştığında ikisinin karşılıklı gülüşleri daha da artıyordu.

minho'yu kolundan çekti kendine dönmesi için.

şimdi minho ona şaşkın gözlerle bakıyordu.

"günaydın minho" dedi jisung sinirli tutmaya çalıştığı yüz ifadesiyle.

öylece bakıyordu ona minho. gözleri önce jisung'un sıkıca tuttuğu koluna indi ve kaşlarını çatıp kolunu çekti. "ne oldu?" diye sordu. yanındaki kız da merak etmişti ve jisung'a bakıyordu.

bir şeyler eksikti sanki. bu anı hatırlıyordu jisung. minho aynı onuncu sınıfın ikinci döneminde yaptığı gibi yapıyordu. uzak ve mesafeli.

jisung ağzını açıp konuşamazken minho onun davranışlarına anlam veremeyip yanındaki kıza döndü jisung'u umursamadan.

"evet bebeğim dün aldığın eteğinden bahsediyordun. hmmm ne renkti kırmızı mıydı?"

hayır! bu olamazdı değil mi? o kırmızı etek jisung'undu. jisung dün akşam fotoğraf attı ya minho'ya.

"evet minho kırmızıydı. çok güzel görmek ister misin? evimize gelebilirsin." dedi kız heyecanla.

"tabii ki de gelirim. senin zarif ve narin bedeninde eminim ki çok güzel durur."

kızın yanakları allanırken önündeki birkaç tutamı kulağının arkasında götürdü. "o zaman gideriz bugün." dedi utangaç bir şekilde. "şimdi gitmeliyim arkadaşlarım bekliyor." minho gülümseyip kafa salladı ve eğilip kızın boynunu öptü. "görüşürüz." kız kafa sallayıp boynunu tutarken yanlarından gitti.

jisung bu süre zarfında dolmuş gözleriyle ona bakıyordu.

kızın gitmesiyle minho'nun yüzündeki gülümseme gitmiş ve jisung'a dönmüştü.

"gitmedin mi sen hala?"

minho'nun kaba davranışlarına anlam veremiyordu. "minho ne oldu birden niye böyle yapıyorsun? niye öptün onu hem de boynundan öptün hani-hani benim boynumu öpmeyi seviyordun." dedi zor çıkan sesiyle.

minho ellerini cebine koydu. "neyden bahsediyorsun sen? senin boynun mu?" dedi alayla gülerek. "sanırım gece senin rüyalarını süslemişim."

jisung kendine gelip minho'ya yaklaştı. "baban yüzünden mi yapıyorsun? planımızı mı öğrendi? seni yine tehtit mi etti ondan mı bu tavırların?"

minho sıkıntıyla ofladı. "inan ne anlattığını bilmiyorum. babam mı? babam ne alaka neyi öğrenecek?"

"minho yapma böyle." dedi gözünden yaş akarken. "unuttun mu gece sana etegimi olan fotoğramı attım- kırmızıydı hatta çok beğendin ya."

bu da benim Han'ım | minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin