bu da benim Han'ım | minsung

avukat bay lee'nin aptal acizliği

merhabalarrrr.

feriha minho'yla keyifli okumalar dileriz dkfkskkdkskd.

BÖLÜM 26

bizimkiler okula geldiklerinde panonun yanında haftalık bilgilendirmeleri asan rehber hocaları suho, jisung'u görünce ona seslendi. "jisung bir gelir misin?"

"tabii hocam." minho'ya döndü. "ben seni bekliyorum." dedi minho. jisung kafa sallayıp suho hocanın yanına gitti.

minho duvara yaslanıp jisung ve suho hocanın konuşmalarını bitmesini beklemeye başladı. jisung'un hocayı dinledikten sonra mutlu bir şekilde bir şeyler anlatmaya başlamasıyla gülümsedi.

jisung'un hoşuna giden herhangi bir şey hakkında konuşurken yüzünde oluşan ifadesi, güzel gözlerinin hafif kısılması ve konuştuğunda insanı sanki güzel sesi sohbetine çekmiyormuş gibi anlattığını el hareketleriyle desteklemesi ve hafifçe yaklaşması...

sanırım minho, jisung ne anlatırsa anlatsın gözlerini kırpmadan can kulağıyla saatlerce dinlerdi.

jisung'tan gözlerini ayırmazken yanında bir hareketlilik hissetmesiyle o tarafa doğru döndü. refleks olarak bakıp yeniden jisung'a dönmüştü fakat gördüğü tanıdık yüzle hızla yine hareketlilik hissettiği yere döndü. az önceki rahatlığı gitmişti. duvara yaslı bedenini ayırdı ve ellerini nereye koyacağını bilemeden tedirginlikle durdu.

işte şimdi sıçtı.

"minho."

bir alt sınıftan yüzünü bir yerlerden çıkaracağı kızın kendine seslenmesiyle yana doğru birkaç adım attı uzaklaşmak için.

bir yandan da jisung'a bakıyordu buraya bakıyor mu diye.

jisung'tan zaten korkuyordu ve sabahki kabusun üstüne bu yaşanırsa jisung onu gebertirdi.

"minho nereye dur." dedi kız ona doğru giderken.
kriz anlarında felaket olan minho kıza endişeli bir şekilde zoraki gülümsemesiyle bakıp uzaklaşırken kafasını iki yana salladı.

kız minho'nun hareketlerini anlam verememişti. "napıyosun minho bir dur. bir şey söyleyeceğim."

"çabuk ol lütfen."

"bir arkadaşım parti yapacak da bu akşam yine. hani önceden gelmemiştin bu sefer gelsene kavalyem olursun."

"yok hayır. onun olasılığı uzayın içinde yok "

"yapma böyle yaaa. hadi lütfen kırma beni."

odağı bazen jisung'a kayarken gözleri en sonunda onunla kesince nefesi kesildi.

hadi toplarla minho yediğin naneleri.

jisung ikisine bakıp gözlerini devirdi ve kaşlarını çattı.

işaret parmağıyla minho'yu gösterdi. sonra baş parmağını boğazınının hizasına götürdü ve kesiyormuş gibi yapıp dudaklarını oynatarak "bittin sen oğlum" dedi.

minho'nun gözlerini korkudan kocaman açıldı. işte korkması gereken zaman gelmişti.

"minho tek kalmak istemiyorum hadi."

"hayır dedim ya." kızı zarar vermeyecek şekilde kolundan itekledi. "git hadi valla git bak."

"ama tek kalacağım."

"beni ilgilendirmiyor hanımefendi beni ilgilendirmiyor."

kız "çok egoistsin. işte bu yüzden kimseyle adam akıllı ilişki yaşayamıyorsun lee minho!" deyip gitti.