changlix ilişkisi, jisungfobik, deneme sonuçları ve minho'nun evine zorla davet

3.1K 353 287
                                    

önceki bölümü okuduğunuzdan emin olun keyifli okumalar öptüm hepiniziii❤️

başlıktaki harf kotasını sonuna kadar kullandım dkfkskdkkskd

BÖLÜM 18

minho babasının arabasından indikten sonra okulun bahçesinden içeri girdiğinde arkasından birinin koluna dokunmasıyla durdu ve dokunan kişiye döndü.

changbin gülümseyerek bakıyordu. "günaydın minho."

"günaydın. dün hiç konuşamadık."

changbin elini ensesine atıp "evet deneme falan olmuştuk ya onun stresiyle işte."

"sen denemeler için stres yapmazsın." düz bir sesle konuşmuştu minho.

"bak dün okul çıkışı jisung benimle tek konuşmak istedi. başta ne olduğunu anlamadım ama sonra cuma gecesi yaşananaların bir yanlış anlaşılma olduğunu söyledi. yani sen.. senin amacının.."

"jisung bahsetti sanırım. sen öyle şeyler deyince ben de jisung ile paylaştım. yanlış anlaşılmak istemem çünkü hepiniz benim arkadaşımsınız."

"abi benim bir an kafam gitti tamam mı? mantıklı düşünemedim saçma sapan şeyler söyledim sana. benim bir an jisung'a verdiğin değer uçtu gitti aklımdan. siz hep yakındınız zaten eskiden de. ben neden böyle bir şey düşündüm bilmiyorum. o an çok rahatsız oldum."

"sorun değil changbin. ben de benim gibi biri için böyle düşünürdüm."

"lan öyle deme şimdi. vicdan yaptırıyorsun insana."

minho gülüp yumruğuyla hafifçe changbin'in koluna vurdu. "sorun yok diyorum ya. ben de sana laf ettim zaten."

ikili okul binasına doğru yürümeye başladıklarında changbin ellerini cebine sokup "ya oğlum haklıydın ki. gözümün önündekini görmemişim resmen." sonra işaret parmağını kafasının yanına getirip parmağıyla daireler çizerek "ben de bu kafa olduğu sürece fark edemezdim de zaten." dedi.

minho ona güldükten sonra "peki şimdi nasıl gidiyor?"

"aslında çok bir şey de değişmedi mesela hala pandik atıyorum." dedikten sonra kafasını arkaya atarak kahkaha attı "yani bu onu sinir ediyor ama onu kızdırmaktan hoşlanıyorum daha da tatlı oluyor. tek değişen şey arada duygular var arkadaştan fazla olarak. ne bileyim oğlum ben öyle süslü cümleler kuramam amına koyayım
dokuz-onda benim edebiyat üçtü ama felix'le beni 10 gün bir odaya kapayın, siz şunu 20 gün yapın derim yani."

"hadi canım." dedi minho changbin'e dönerek.

"tabii lan sadece felix itiraf ederek içimde bir yerlerde olan duygularımı gün yüzüne çıkardı.
bana bazen, yüzüme çok bakıyorsun sıkılacaksın ondan sonra diyor." dedi gülerek. minho da güldü.

"hiçbir şeyinden sıkılmam ki onun. iki de bir benim ne kadar mükemmel biri olduğumdan bahsediyor lakin kendisinin nasıl bir şey olduğundan haberi yok. aga çok konuştum
yani sonuç olarak hayatımın tüm şansını burada kullandığımı düşünüyorum. suratına ve vücuduna sanki ben teker teker onları öpeyim diye özenle kondurulmuş çilleri olan bir melek için seve seve kullanıldı o şans yani." hülyalı hülyalı konuşuyordu changbin.

minho şaşırarak "vay be ne çok konuştun. öleceksin aşkından şimdi."

"biliyor musun? önceki hafta babasına bizden bahsetmiş felix."

baba kelimesiyle minho'nun yüzü düşmüştü. "sonra ne demiş babası?"

"adama bir şey dedirtmemiş ki. eğer changbin'i kabul etmezseniz çeker giderim evden demiş. felix tek çocuk biliyorsun bir de annesi felix'e hamile kalmak için çok uğraşmış. o yüzden felix baya değerli onlar için bir şey diyememiş."

bu da benim Han'ım | minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin