Ender eve geldiğinde kendisini çok halsiz hiss ediyordu. Doktorunu arayıp bu gün yaşadıklarını anlatınca, doktor bu hafta kesinlikle kontrole gelmesi gerektiğini söyledi.
Midesi yine bulanmaya başlamıştı bu yüzden yemek yemek istemiyordu. Ama bebeğini aç bırakmak istemediği için kendisini bir şeyler yemek için zorladı. Kaya'nın sözleri aklından bir türlü çıkmıyordu. Çok ağır konuşmuştu. Gözleri yine dolmaya başlamıştı, hormonlarda ona hiç yardımcı olmuyordu. Hamilelik süreci başladığından beri de iyice sulu göz olmuştu. Kanepede oturmuş bu gün olanları düşünürken uykuya daldı.
Kaya ise evinde oturmuş Enderi düşünüyordu. Acaba o adamla birlikte mi yaşıyor diye düşündü. Kendisinde bulamadığı o adamda bulduğu neydi ki. Evli oldukları zaman Kaya hep bir çocuk daha istediğini söylerdi, ama Ender her zaman konuyu geçiştirirdi. Şimdi o adamdan bebek beklemesi Kaya'ya çok koyuyordu.
Sabah Ender kalkıp saate baktığında geç kaldığını fark etti. Çabucak hazırlanıp şirkete gitmesi gerekiyordu.
Şirkete geçtiğinde tek istemediği şey Kaya ile karşılaşmaktı. Ama şans ondan yana değildi.
Karşıdan gelen Kayayı görünce gözlerini kaçırıp yanından geçmek istedi, ama Kaya önünde durunca oda mecbur durmak zorunda kaldı. Gözlerini yüzüne çevirince, bir şeyler söylemek istediğini anladı. Yine hakaret edicek diye düşündü.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
K: Merhaba Ender, iyimisin?
Ender bir an ne cevap vereceğini anlamadı, böyle bir soru beklemiyordu çünkü.
E: İ-iyim niye sordun? K: Hiç, merak ettim.
Kaya yanından geçip gittiğinde, Ender şaşırarak arkasından baktı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Dün "iş dışında konuşmayalım" diyen adam şimdi iyi olup olmadığını soruyordu. "Dengesiz miydi bu adam" diye düşündü.
Ender odasına girince Ezgiyi çağırdı.
E: Ezgi sen dün Kaya beye benim sancılandığımı falan mı söyledin?
Ez: Hayır Ender hanım, ben sadece Çağatay beye kendinizi kötü hiss ettiğiniz için toplantıya katılamayacağınızı söyledim.
Kaya dün olanlardan sonra Endere kızgın olsa bile, onu çok merak etmişti. Bu yüzden onun şirkete geldiğini görünce, kendisini tutamamış hemen nasıl olduğunu sormuştu.
Herkes toplantı odasında toplandığında, en son gelen tabiki Ender oldu. Ender odaya girdiğinde bir tek Kaya'nın yanında boş sandalye olduğunu gördü. Mecbur onun yanına oturacaktı. Kaya'nın gözleri Ender geldiğinden beri sürekli ona kayıyordu. Ender bu bakışların farkında değildi.
Çağatay yeni otel hakkında konuşurken, Ender'e bir sıcaklık gelmeye başladı. Hamilelik süresince bir sıcaklıyor bir üşüyordu. Enderin eli su şişesine gitti, belki içerse biraz rahatlar diye düşündü. Ama ne yaptıysa şişe bir türlü açılmıyordu, şişenin kapağını zorlamaktan eli acımıştı artık, mecbur suyu üzgün bir şekilde masaya geri bıraktı. Kaya bunları görmüştü, su şişesini açıp Enderin bardağını doldurdu. Enderin çok hoşuna gitmişti bu hareket, Kaya'ya taraf dönüp gülümseyerek teşekkür etti.
Ç: Akşam Doğan bey ile toplantımız var. Kaya ve Ender'e doğru bakarak sordu. Ç: Geleceksiniz değil mi? K: Evet ben gelicem. E: Bana hiç bakma, ben gelmem. Hem doktor randevum var.
Kaya Ender'in neden böyle itiraz ettiğini merak etmişti.
Toplantı bittiğinde Kaya'nın telefonu çaldı, Şahika arıyordu. Kaya telefonu açıp odasına geçti. Ş: Alo Abicim nasılsın? Şirkette işler nasıl? K: Normal nasıl olsun. Ş: Alışa bildin mi peki? K: Alıştım merak etme. Ş: Enderin seni kandırmasına izin vermiyorsundur umarım. K: Şahikaa Ş: Ne? Yapamayacağı bir şey değil ki. Şimdi etrafında insan kalmadığı için sana sarar o. K: O ne demek? Ş: Herkesle kavgalı çünkü. Yıldızla, Canerle bile konuşmuyor, sen düşün yani.
Kaya şaşırmıştı bu duruma, Enderle Caner çok iyi anlaşırdı, demek ki aralarında çok ciddi bir şey yaşanmıştı.
K: Neyse ne, sen Ender hakkında konuşmak için mi aradın? Ş: Yok canım seni merak ettim. K: İyim ben merak etme. Ş: Tamam ozaman. Kendine iyi bak. K: Sende.
Ender şirketteki işlerini hall ettikten sonra, doktora kontrole gitmeye karar verdi. Yıllardır aynı doktora gidiyordu, Seda ile arkadaş gibiydi artık. Ender kapıyı çalıp, içeri girdi.
S: Hoş geldin canım. E: Hoş bulduk. S: Nasılsın? Bebeğimiz nasıl? E: İyi gibiyim. Arada sancılarım yokluyor, birde mide bulantılarım hiç geçmiyor. S: Sancılarının olmaması için stresten uzak kalman gerekiyor biliyorsun. Şimdi önce kan tahlili ver, değerlerine bir bakalım, sonra seni ultrasona alırız. E: Tamam.
Kan verdikten sonra ultrason odasına geçtiler.
Seda'nın yüzünün düştüğünü görünce Ender hemen sordu.
E: Bir şey mi oldu? İyimi bebeğim? S: Gelişimi çok yavaş, 22 haftalık olmuş ama 17-18 haftalık bebekle aynı ölçülerde. Böyle giderse düşük riskin artmaya başlıcak. Yine hastahanede kalmak zorunda kalacaksın.
Enderin gözleri dolmuştu bile. Kendisini suçluyordu bebeğine iyi bakamıyor diye.
S: Üzülme, sana yeni ilaçlar yazıcam hepsini aksatmadan içeceksin. Stresten de uzak duracaksın. Birde bol bol dinlen. E: Tamam dikkat edicem. S: 2 hafta sonra yine bekliyorum. E: Görüşürüz. S: Görüşürüz.
Ender hastahaneden çıktığında bir karar vermişti. Artık hiç bir şeyi kafasına takmıycak, sadece bebeğine odaklanıcaktı. Asistanı Ezgi'yi arayıp 3 günlük kendine izin verdiğini söyledi. Bu 3 gün içinde bol bol dinlecekti buna çok ihtiyacı vardı.