12🌸

7.6K 114 7
                                    

<3

Bahar kokusunun sarmalandığı dört duvar arasında rahat kanepelerden birinde oturuyordum. Bakışlarım ojeli parmaklarımın aykırı durduğu el işlemesi halıda gezip duruyordu.
Omuzlarım çökük...kuru gözyaşlarım içime akıyor. Tam olarak kaybeden bir kadın gibiyim... Oysa kadınların asla kaybetmeyecegine inandirmistim kendimi.
Dünya keskin dişlerini bilemis iri elleri arasına almıştı beni.
Ölümü daha önce bu kadar çok arzuladım mı.. hatırlamıyorum.

İçimde kol gezen birbirine karışmış duygularım var. Fakat hepsi gerçek..hepsi en derinden sızlayan birer yara. Kabuk tutmayan yaralarım her darbede biraz daha açılıyor. Açılıyor ve oluk oluk kan akıyor benden. Canımdan can gidiyor!! Acı çini misali yarama işliyor. Bütün oluyorum yavaş yavaş. Kendi içimde yok oluyorum. Yalnızlığımı da kaybedip bir hiçliğe karışıyorum. Bunun ne kadar acı verici olduğunu bilir misiniz?

Ruhum dövülen bir demir sanki. Kızgın ateş parçaları yüreğime yüreğime vuruluyor. İçim kanıyor. Yeryüzünde sevilmemek bu narin kalbi acıtıyor. İnsanları çok değerli gördüğümden değil ancak hislerim topraktan başını yeni kaldıran bir çiçek gibidir. Kırılması hızlı olur. Alıngan diyebilirsiniz o halde ben alınganım. Ben ve içimde ki sıcak duygularım...güneşe yüzünü yeni çevirmiş Ceylandır.

Muhim bir durum daha vardır. Karşımda oturan saman suratlı herif. Pamir. Küstahça sırıtarak o haylaz yeşil gözleri alayla beni süzerek üzerimde esiyordu. Sessizdi ancak imalı sesi şimdiden kulaklarımda çınlıyordu. O hiç konuşmasın istiyordum. Dikenli dilini bedenime degdirmesin yaralarıma uzun tırnakları ile dokunmasın tuz basmasın istiyordum.

Aksine, o da kazanan bir insanın gururuyla omuzları dik şekilde karşımda oturuyordu. Ben ne kadar kuculursem o..o kadar büyüyordu. Biliyordum. Zehir saçan dili uslu durmayacaktı. Bu gece bir de o yakacaktı canımı.
Emindim. Bu Pamir değilde başka biri olsa yine yapardı. Çünkü insanoğlu çiğ süt emmiştir!

Beklediğim felaket uzun sürmedi. Düşüncelerim noktasını koyar koymaz onun sesi yankılandı dört duvarda.
-Biliyor musun ben hep haklı çıkarım.
Ellerimi yumruk yapıp tırnaklarımı batırdım. Mavilerimi onun çehresine diktim.
-Ne güzel!
Güldü. Arkasına yaslanıp ayaklarını masaya uzattı.
-Senin o davete gitmen en başından beri hataydı!
Derin derin nefes alıp vermeye çalışıyor biraz olsun bu laubali adamın karşısında erdemli ve onurlu bir insan olmaya çalışarak sakinleşmek istiyordum.
Zira ben de seviyesiz bir kimliğe burunursem her şeyin daha çok karisicagi kesindi.

Sessiz kalmam ya da konuşmam umrunda değildi. Konuşmaya devam etti.
-O pahalı şeylerin seni ortecegini mi düşündün? Pahalı takılar takmak, makyajlar yapmak seni o insanlara benzetmekten başka bir şey yapmadı. Ah doğru ya sen de o para avcısı insanlardan biri olmak istiyordun değil mi? Üstündekiler bile sana nasıl bir güç veriyor tahmin edebiliyorum. Sonuçta sen topraktan değil paradan medet umanlarsin!
Bu sözler terazileri bozacak derecede ağırdır. İşitmek istemem. Ancak bugün isittigim daha fazla ağır şey vardı.
Ruhum bu sözlere karşı uyuşmaya başlamıştı. Ve bu...bir felakettir! Bu seviyesiz sözlere alışmak..hangi insan hak eder? Ben hak ediyor muyum?

Daha fazla dayanamadım. Gururumun eşikte kalan kırıntılarını da toplayıp ayağa kalktım. Yeşil gözleri anlamsızca parildayarak bana bakarken kapıya bir adım atmıştım ki kapı hızla açıldı.
Simasını daha önce görmediğim genç bir kız giriverdi. Gözleri büyüdü ve yuvalarından çıkacak raddeye geldi. Beni baştan aşağı süzdükten yarım saniye sonra tiz sesi ile bağırdı.
-Bir de eve kız mı attın?!!!
Şaşkınlıkla ağzım aralandı. Pamir eliyle alnına vurdu. Kız elinde ki anahtarı yere attı.
-Babam seni gebertecek!!
Hemen yanımda onun sesini işittim
-Bagirma ulan! Mahalleyi kapıya mı top-
O sırada kapıda kumral bir kız beliriverdi. Percemleri tabloyu andıran yüzünü süslemiş saç telleri dolgun dudaklarına gölge düşürmüştü.

KONSOMATRİS (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin