cigarettes after sex'ten nothings gonna hurt you baby esintileri beyaz duvarlara sürtünüyor, ılık yel güneş huzmelerinin sızdığı deliklerden içeri giriyordu. baş ağrısının esir aldığı genç oğlan göz kapaklarını araladı. uzun kirpikleri görüntüyü bulanıklaştırsa da görüş açısına giren manzaranın gerçekliğine olan sorgulama dürtüsü ile kırpıştırdı gözlerini.
hafiften netleşen görüntüde kızıl oğlan vardı. arkası dönük, dolaptan bir şeyler aranıyordu. uzun bol tişörtü kalçasını kapatıyor, kısa şortu tişörtünün altından kendini belli ediyordu. çıplak şekilli bacakları pürüssüzdü. pamuksu teni bol tişörtün omzundan sıyrılan kısmında da kendini gösteriyor,jeno'ya rüya ile gerçek arasında bir meçhul soru kuyusuna itiyordu.
kızıl genç evde yankılanan şarkı sesiyle kalçasını sallayarak şarkıya eşliken mırıldanıyordu. nihayet aradığı kumaş parçasını kavrayıp arkasını döndüğünde buluştu hareleri. gülümsedi, jeno'nun ilk gördüğü kişi olmasının verdiği huzurla aydınlandı ruhu böylelikle gülümsemesi tarihin en büyük samimiyetine sahip oldu.
"rahat uyudun mu?"
"uyudum, ah, geceden kalmayım sanırım."
kendine yaklaşan gençle göz hizasını kesmemek adına doğrulurken başına saplanan sancı ile kısıkça inledi. hayır, geceden kalma değildi zira sarhoş bile olamamıştı. bayılmasının bedeninde bıraktığı sızılardı hissettiği.
"sana çift shot espresso yaptım, ve pek tabii soğuk süt."
oturur pozisyona geçip minnetle tebessüm etti lakin zihni o kadar bulanıktı ki kahveyi nasıl içtiğini kızıl oğlanın bilmesine şaşırma fikrini düşünememişti.
üzerindeki kıyafetlere baktı. gri şort ve beyaz bol tişört sanki ona ait gibiydi, jaemin'den daha kalıplı olmasına rağmen kıyafetler bedenine tam uymuştu. üstelik burnuna dolan koku da pek tanıdıktı, sanki yıllarını adadığı bu kokuya hasretmiş de şimdi iliklerine kadar anımsıyor gibiydi.
"üstünü değiştirdim diye utanmadın herhalde?"
"hah, niye utanayım? gözüm daldı yalnızca."
jaemin'in imalı soruşu, jeno'nun kaşını kaldırarak karşı saldırıya geçmesi tatlı bir çiftin sıcaklığını veriyordu. arsız tebessümü sararken kızıl olanın dudaklarını, genç oğlanın bedenini süzdü.
"evime kustun, en azından gördüklerim seni affetmemde faydalı oldu."
"bak sen..."
jaemin'in utanmaz konuşmaları hoşuna gidiyordu diğer gencin. normalde garipseyeceği türden olan bu diyaloglar fazla tanıdık geliyor, sürdürmek istiyordu. yeni atak için gezdirdi irislerini kızıl olanın üzerinde. o ana kadar neden bu işlevi yapmadığı hakkında kendine kızarken bütünüyle saf halde karşısında duran genç yeniden yaşadığını hissettirdi. kendinden kırmızı dudakları yeni uyanmış olmalı ki şişmişti, belli belirsiz göz halkaları beyaz tenine renk katmış, ıslak kızıl saçları alnı boyu usulca dağılmıştı. kıvrık kirpikleri açılıp kapanan gözleriyle dans ediyor, daha önceki karşılaşmalarına kıyasla hiçbir takı barındırmayan doğal gerdanı yutkunma isteği uyandırıyordu. küpeleri ve piercingi de yoktu yerinde. yüzüklerden arınmış küçük parmakları ensesini okşarken izlendiğinin farkındalığı ile istemsizce utanmış, yanaklarına al renkler hücum etmişti.
"ne kadar güzel olduğunun farkında mısın jaemin?"
güldü jaemin, bedenini jeno'ya çevirerek bağdaş kurdu. bakışları yeniden kesişirken elini gencin yanağına yasladı.
"peki ya sen jeno, insanın aklını yalnızca nefes alırken bile aldığının farkında mısın?"
neydi bu yaşanan çekim? üçüncü gündü birbirleri göreli. lakin yılların anısı vardı bakışlarında, birbirleri uğruna delice çarpan kalpleri, hızla inip yükselen göğüsleri anlık değildi. dopdoluydu, duygularla, hatıralarla...