ep.17

160 20 8
                                        

elindeki parlatıcıyı koltukta uzanan arkadaşının dudağına yaydı. hareketsizce Jimin'in kendini hazırlamasına izin veriyor, sosyal medyada izlenmedik saçma video bırakmıyordu.

dün gece kardeşi ile yaşanan o anlamsız olayın ardından sabah işe gitmiş, iki haftadır kullanmadığı iznini kullanma isteğini belirterek iki günlük izin almıştı. arkadaşları ve abisinin jaemin hakkında sonu gelmeyen soruların getirdiği bunalım ile evden uzaklaşmış, eski hayatı hakkında en ufak detayı dahi bilmeyen tek arkadaşı jimin'in evine gelmişti. abisinin sevgilisiydi jimin lakin bu durum onu açık edeceği anlamına gelmiyordu. aksine jimin çok iyi bir sığınaktı. soru sormuyor yalnızca kafasını dağıtmaya yardımcı oluyordu.

"tanrı'm... jeno adeta nutkum tutuldu, abinden bile çekici görünüyorsun."

bunun ne denli büyük bir iltifat olduğunu anlayan jeno ufak çaplı kahkahası arasında teşekkürlerini sundu ve aynadaki görüntüsüne baktı. farklı birine bakıyordu sanki, hareleri epey yabancılamıştı ruhunun saklandığı bedeni. 

"narsist olacağım sayende"

tatlı kahkahalar odayı ısıtırken ayakkabılarını giyindi, çıkmadan son kez görüntüsüne bakındı. dar siyah pantolonu kaslı bacaklarını sarmış, kolsuz tişörtü beyaz tenini ortaya sermişti. boynunda çeşitli kolyeler, bileklerinde zincirler ve kemikli parmaklarına sarılmış yüzükleri ile olabildiğince çekici duruyordu. siyah saçları hafif ıslatılmış ve yarısı kaldırılmış, dudakları parlatıcı ile süslenmiş, gözleri ise şekilli eyeliner ile renklendirilmişti. 

şık görüntüsüne zıt siyah conversleri ile görüntüsü tamamlanan jeno, arkadaşının kapıdaki son model arabasının şöför koltuğuna geçti. kazadan sonra ilk defa araba sürecek olmanın heyecanı bir yana, gideceği yerde göreceği kişinin zihninde canlanan hatıraları kalbini titretiyordu. 

"şayet yakalanırsak abine beni tehdit ettiğini söyleyeceksin jeno lee?"

"için rahat olsun."

yarım saatlik yolculuğa üstü açık arabanın arsızca kabul ettiği rüzgar ve yüksek sesli müzikler eşlik etmiş, girdikleri bar otoparkının duvarlarında devasa jaemin posterleri yolculuğun sonlandığını bildirmişti. derince iç çekip güvenlik görevlilerini geçerek şehrin en ünlü barlarından olan 'moon'a adımını attı.

epeyce basamak barındıran merdivenler geniş tasarlanmıştı keza mimar bu merdivende yaşanacakları öngörebilmiş olmasaydı hunharca inleyen bedenleri aşıp piste ulaşmak imkansız olurdu. anlatıldığından daha ihtişamlı ve büyüktü. kalabalık piste, loca kısımlarına ve direklere dağılmış, grubun çıkacağı platformun önü boş bırakılmıştı. jimin arkasında mı yoksa kalabalığa yem mi oldu umursamadan sahnenin yakınındaki bar taburesine oturdu.  kol saatinde kontrol ettiği rakamlar jaemin'in saniyeler içinde çıkması gerektiğini haber verirken beklemesine gerek olmadan anons yapıldı. jaemin ve dört kişilik grubu sahnede yerini alırken alkışlar ve çığlıklarla dolu insan yığını da sahne önünde toparlandı.

onlarca ağızdan jaemin'in ismi haykırılıyor, kızıl genç kabaran gururu ile gülümsüyordu. sahi, gülümsüyor muydu yoksa barın içine en parlak yıldızlar mı sızmıştı da jeno'nun gözlerini kamaştırıyordu?..

barmenden hafif bir kokteyl rica edip çalan çeşitli guns n roses, nirvana, arctic monkeys şarkılarına eşliken mırıldandı. klasik margaritası eşsiz sunumu ile parmakları tarafından kavranırken soğuk sıvı boğazını yenilercesine akıp gitti. lakin pek hoşlanmamıştı kokteyl işinden, hafiften uçmak istiyordu. saf votka istedi, bardağı yarım dolduran barmeni uyararak. büyükçe bardak midesi ile buluşurken ekşidi suratı. bundan kesinlikle keyif almıştı işte. 

gözleri hafiften bulanıklaşırken bedenini tamamen sahneye çevirdi. jaemin bas gitarı ile şovunu tamamlamış, kadifemsi sesini mikrofon ile şahlandırıp kulaklarına ulaştırmıştı. göz göze gelebilmekti arzusu lakin önündeki kalabalık ile bu fazla film tadı verirdi. 

şarkı alkışlar eşliğinde sonlanırken jaemin önce kendini, sonra diğer iki gitaristi tanıttı. sıra en son bateriste geldiğinde jeno'nun irisleri de eş zamanlı olarak mavi saçlı gence kaydı. bateristin çubuğu ile yaptığı hareketler genç oğlanın ellerinde yankılanırken gözleri karardı anlık. sanki bir şeyler hatırlamaya zorluyordu beyni benliğini, çok kesik kesik bir kaç görüntüyü sunarken. kendini bateri arkasında gördü, lise üniforması ile. önündeki solist de pek tanıdıktı lakin tümüyle kararan gözleri çözmesine engel oldu.

derin derin soluklar çekti ciğerlerine. görüşü yeniden aydınlığa kavuşurken yirmi metre ilerisinde gözüken lavaboya attı kendini. ellerini ıslattığı soğuk suyu ensesine sürdü, sarhoş değildi, tam olarak hafızasında canlanan anıların bıraktığı ızdıraptı üzerinde yankılanan.

gözlerini kapatıp alkol kokusunun bir nebze azaldığı kısımda sakinleşme adına soluklar almaya devam etti. beli arkadan dolanan kollar ile yaslanırken başka bir bedene, açıldı gözleri. aynadaki yansımaya kaydı ve hareleri nihayet o gece jaemin'inkilerle buluştu.

"umarım karşılaşmamız tesadüf değildir."

jeno'nun ensesine doğru fısıldadı kızıl oğlan. çenesini omzuna yaslayıp aynadaki yansımalarına baktı. şayet van gogh'un görse tuvaline dökmek için intihardan vaz geçeceği kadar kusursuz bir manzaraydı aynaya bahşedilen. 

belindeki elleri kavrayıp kızıl saçlı bedene döndü. damarlı elleri okşadı jaemin'in incecik beline, kızıl oğlanınkiler ise boynuna...

"bunu ben uyurken bırakıp giden kişinin söylemesi pek ironik?"

iç çekip alnını jeno'nun açıkta kalan alnına yasladı. nefesleri birbirlerinin dudaklarını yalarken arsızca, sırıttı.

"parlatıcının benimkilerde parlamasını istedim, tam şuan."

"öyleyse istediğini almanı engelleyen kim?"

kıkırdadı jaemin karşısındaki gencin açık davetine karşılık. başını geri çekip parmaklarını jeno'nun yanağına yasladı. usulca okşarken parmak uçlarına bu tenle buluştukları için şükretmelerini emretti. aklını başından alan genç oğlana dokunuyor, alkol kokusunu aşan enfes kokusunu içine çekiyordu. hareleri güzel oğlanın parlayan dolgun dudaklarına kayarken alnındaki yaranın açıldığından habersizdi. jeno eş zamanlı olarak saçlarını okşamaya başlamıştı kızıl olanın, perçemleri gencin parmakları arasında sağa çekilirken alnı ortaya çıkmıştı. ve tam sağ kaşının üzerinden başlayıp saç bitimine değin uzanan yara izi çarptı harelerine. anılar ve peşlerinde getirdikleri ızdıraplar zihnine hücum ederken önce algısı, peşinden gözleri kapandı. bedeni kızıl gencin kollarına yığılırken hafızası uyandı, o gün her şeyi hatırlamaya başlamasının ilk günü olarak asla aklından çıkmayacaktı.


*****

selamlar, biraz hastayım bu yüzden bölüm atamadım. bir kaç gün daha atamayacağım maalesef :(   önce biraz toparlanmam gerekiyor sağlık açısından. hem de vizelerime çalışıyorum ama çok bekletmeden yeni bölümü atıcam :')

umarım bölümü sevmişsinizdir, okuduğunuz için teşekkür ederim🖤

şarkıları buraya alalım🌈


softcore°nominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin