Taehyung'un önünde eğilip yakalarını sıkıca kavradı ve "Bu yaptığını yanına bırakacağımı sanıyorsan, çok yazık ediyorsun Kim. Benimle uğraşmak istemezsin." sözlerini keskin bir bıçak gibi sarf etti, ezeli rakibine. Buna karşılık duyduğu cevap başlay...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(Saç rengini sarı hayal edelim lütfen.)
-
Impossible - James Arthur
-
Yorum Sınırı : 125
-
Beğenerek ve keyif alarak okuyacağınız bir bölüm olması dileğiyle,
'Senden Uzaklaşamıyorum' adlı bölümümüz için,
İyi okumalar.
Yoongi'nin bakış açısından;
Pişmanlık.
En akıllısı olduğunu iddia eden insanların bile zaman zaman, isteyerek ya da istemeyerek, hayatının bir noktasında mutlaka içine düştüğü duygu.
Bir şeyden pişman olmak bir kusur olmadığı gibi aksine iyi bir şey olarak bile görülür toplumun çoğu nezdinde.
Çünkü pişmanlık duyan insan bir daha aynı hatayı yapmamaya dikkat eder, yaptığından ders çıkarmak istiyordur ki pişman olmuştur.
Bende ise durumlar bu şekilde ilerlemez çoğu zaman. Hata yaparım, pişman olurum ve sonra aynı hatayı yine yaparım.
Duyduğum pişmanlıklar bile utanır aynı şeyi defalarca yapmamdan ancak ben yine aynısını yaparım.
Bay Yoo ile oturduğum bu odada, kapıyı çekip çıkan Taehyung'un ardından bakarken; yine aynı pişmanlık denizinde yüzüyordum ancak eskisi kadar güçlü değildi kulaçlarım.
Taehyung'un yerinde olsam ne yapardım diye sorgulamadan edemiyordum.
Bildiğim tek şey, onun yerinde olsam beni çoktan terk etmiş olacağım. O niye bu kadar kırılmasına rağmen bana hâlâ katlanıyordu ki?
"Bay Min?" diyen Bay Yoo'nun sesiyle kendime geldim, geldiğimi sandım ve başımı kendisine çevirdim.
"Dalgınsınız. Bay Kim ile ilişkiniz çok iyi gitmiyor anladığım kadarıyla, yanlış mıyım?" dedi.
Bu adam kim oluyordu da benim ilişkimi sorgulama haddini kendinde buluyordu?
Sen, Yoongi. Bizzat sen verdin o haddi karşındaki adama. Taehyung'u onun önünde kırarak kendi ellerinle verdin.
Düşüncelerimle yüzümü asacaktım ancak asık suratla çekilen azarın çok işe yaramayacağını biliyordum, bu nedenle pişmanlığın verdiği kızgınlıkla da yüzüme oldukça sert olduğunu bildiğim bir ifade yerleştirdim ve Bay Yoo'ya çevirdim başımı.
"Bu neden aklınızı meşgul eden bir konu bilmiyorum ancak aramız kötü olsa dahi sizce bu konuyu konuşacağım insan siz misiniz? Hem sevgilileri bilirsiniz, araları arada bozulabilir. Ancak ne bizim aramızda düzeltilemeyecek ciddi bir mesele olur ne de o önemsiz meseleleri uzatırız. Barışma şeklimizi de anlatmamı ister misiniz?"
