Selam oncelikle. Neyse ki yazılılar bitti ve bende Among the Galaxies yazacak zaman bulabildim. Bu kurguyu seven kişi daha fazla olduğu için yazmaya diğer kurguya göre daha çok korkuyorum. Çünkü herhangi bi garip sahne veya sıkıcı bı sahne yazmak istemiyorum. Acemi olduğum için de zaten anlasiliyo. Bu yüzden diğer kurguları kaldırdım. Sadece taslakta kendime göre bir şeyler yazmaya karar verdim. Sadece gerçekten ugrastigim kurguya devam etmek istiyorum. Üstelik bölüme başlamadan yazdığım aptal aptal şeylere baktım ve bı kaç ay öncesine kadar ne kadar salak ve sınırlı bi insan olduğumu gördüm. Neden bilmiyorum niye böyle şeyler yazmışım ama hepsini düzelticem jdhdjdbd. Bide yazım yanlislarina genelde bölüm dışında dikkat etmem bu yüzden şuan okuduğunuz şu yazıda aynı.
Ne kadar zaman geçti hatırlamıyorum ama ben yine de yazmaya baslicam simdi. Belki bu bölüm diğerlerinden daha uzun olur. Yani umarım. İyi okumalar 💜🐇
(Bölüm şarkısı: somewhere / the guest ost(kdrama))
•••
"Biz Venom'uz."
Sadece yavaşça beni yere indirmiş ve yakalarımı bırakmıştı. Eski haline geri dönerken onu izledim. Bu kadar üstün olması benim sayemde miydi? Ama nasıl? Benim kanımda özel hiçbir madde yoktu. Ne bir özel durumum, ne de son zamanlarda sezdiğim bir gariplik...
Onu anlamak istiyordum ama o bir uzaylıydı. Bilim kurguları bile aratmayacak bir canavar. Bunu önümden geçen herhangi bir insana söylemiş olsaydım bana deli teşhisi koyar ve ambulansı çağırırdı muhtemelen. Titrek ellerim boğazımda gezindi ve daha sonra yakamı düzelttim. Adrenalin yüzünden atak geçirme riskim artıyordu. Onun yanında böyle bir şey yaşamak istemiyordum. Bu beni güçsüz düşürecekti. Ben onun yanında güçsüz kalamazdım.
Odada derin bir sessizlik yaşandı. Birbirimizin yüzünde gözlerimizi turlamaktan ve nefeslenmekten başka bir şey yapmıyorduk. Artık kendimi tutmak istemiyordum. Burnunu çekişim duvarlarda gidip geldi. Gözlerim doldu. Tüm bunları içimden atmak istedim. Atak geçirmek yerine ağlamayı yeğlerdim. Sağ gözümden bir damla yaş süzüldü yanağıma. İki elimi dudaklarıma kapattım ve ağlamam kaçınılmaz oldu.
Evimi istiyordum. Eve gitmek istiyordum. Kendi dünyama geri dönmek istiyordum ancak bu imkanlar elimizde bile değildi. O lanet roket hayatımı tepe takla etmişti. Duvarda sırtımı sürüne sürüne yere oturdum. Daha çok ağlamaya başladım. O ise sadece bana bakmaya devam etti. Benim hakkımda ne düşünüyordu bilmiyorum ama ben bitmiştim. Bunu bilmeliydi. Yapayalnız kaldığımı hissettim yeniden. Daha çok ağlarken aniden kapı açıldı ve içeriye birkaç kişi girdi.
"Az önceki sesler neydi?"
İkimiz de birbirimize baktık yeniden. Kimse konuşmadı. Daha sonra O, arkadaşlarına bakarak derin bir iç geçirdi. Sanırım neyi nasıl anlatacağını idrak etmeye çalışıyordu.
°°°
Üzerime siyah bir sweat vermişlerdi. Ben de şapkamı çekmiş ortak salonda onların yanlarında bağdaş kurarak oturuyordum. O, gözlerini benden asla ayırmıyordu. Ayırmayacağına ant içmiş gibiydi. Vücudum stresten üşümüş, buz kesmişti yeniden. Onların tartışmasına kulak vermiştim.
"Sen çıldırdın mı Jungkook? Ona neden saldırdın?"
"Hayır, ben bir şey yapmadım. Sadece biraz kavga ettik. Ona kim olduğumu söyledim. Bu kadar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Among the Galaxies // TaeKook
FantasyVe göktaşları adım adım yeryüzüne iniş yapıyordu. Uzay'a düşkün 21 yaşındaki Kim Taehyung; yıldızların kaydığı o gece, evinin yakınlarına düşen göktaşı ile maceranın sularında boğulacağını bilmiyordu. Ancak bilmediği bir şey daha vardı. Göktaşı san...