9.Bölüm Fotoğraf

285 60 2
                                    

Dean ve Elena bu karanlık krallığın zorluklarıyla baş edebiliyorlardı .İkisi de tıpkı birer savaşçı gibiydi.Her gün iblislerle ve yaratıklarla mücadele etmek onları hayli geliştirmişti.Bunun yanı sıra Elena çeşitli büyüler geliştirerek Rowena ve Olivette'nin krallığına sızabiliyorlardı.Bu da onlara diğer ruhlarla itibara geçme olanağı sağlıyordu.Şimdiden tam 30 köle ruhla dostluk kurmuşlardı.Ve tek bir gayeleri vardı.Bedenlerine dönebilmek!
Dean "kızıl vakit" olarak adlandırdığı zaman diliminde, yine her kızıl vakitte olduğu gibi, Elena ile dolaşıyorlardı.Birbirleriyle hasret gidermiş,bir bakıma tıpkı evli bir çift gibi olmuşlardı.Elena aslında mutluydu ama ailesini o kadar çok özlemişti ki.Dean'nin de aynı şekilde olduğu kesindi.Küçük kardeşi Misha'yı düşünmeden edemiyordu.Acaba okula başlamış mıydı? Ya da annesi hala hasta mıydı? Tüm bunlar kafasını kurcalarken Elena'nın sesiyle irkildi.
-Dean beni dinlemiyor musun yoksa?
-Afedersin dalmışım.Tekrar eder misiniz acaba Bayan Lewis?
"Bayan Lewis" Dean ne zaman Elena'nın ona kızdığını fark etse her zaman böyle hitap ederdi ardından da muzip ve bir o kadar çekici gülümsemesini yüzüne takınırdı.
Elena da "teslim oluyorum" der gibi gülümser ve normal ruh haline geri dönerdi.Bu sefer de aynısı oldu.
-Pekala bu sefer de atlattın.Tekrar ediyorum; Bugün 38. Ahırda çalışan köle Samuel ile kızıl vakitten hemen sonra nerede buluşacağımızı bil bakalım hangi köle söyledi?
Şaşkınlık ve merakla Elena'nın gözlerine baktı.
-Kim?
-Jack! Evet seni suya ittiren aşağılık.Ve daha fazlası aslında bu hakareti tam olarak hak etmedi.Seni suya ittiren o değilmiş çünkü. Hatta tüm o kötülükleri yapan kişi o değilmiş.
-Nasıl yani?
-Jack ve Hannah aslında 5 yıl önce bedenleri çalınmış iki ruh ve gerçekte birbirleriyle alakaları yok.Rowena'nın karabüyüsü nedeniyle bedenlerine geri dönememişler e haliyle de bedenleri daha çok beden çalınabilmesi için kontrol altına alınmış.
-Yani aslında bizim tanıdığımız Jack ve Hannah 5 yıl önce ölmüş insanların bedenleriydi ha? İnanamıyorum.Belki de tanıdığımız nice insan böyleydi de biz farkında değildik.
-Haklısın seni de bu amaçla öldürmüş sürtük.
- Merak etme ondan intikamımızı alacağız.Peki ya Hannah'ın ruhu neredeydi?
-O hala kayıpmış zaten duygusal bir bağları olmadığı için de açıkçası pek de üzgün görünmüyordu.Dean düşünüyorum da...Çok güçlüler ve biz de çok büyük oynuyoruz.Ya isyanı bastırırlarsa? Sonsuza dek işkence mi göreceğiz?
Elena'nın sesi bir anlığına titremişti.Köle ruhlarla birleşip bir ayaklanma başlatacaklardı.Rowena ve Olivette'yi alt edip bedenlerine geri dönmeyi amaçlıyorlardı.
Dean Elena'ya şefkatle baktı ve kolları arasına aldı.
-Var olduğum sürece sana kimse dokunamayacak anladın mı?
Elena da olumlu anlamda başını salladı.Dean'e daima güvenmişti ve hiçbir zaman da güveni boşa çıkmamıştı.Bunun da boşa çıkmayacağına inanmak istiyordu.
Kızıl vakit sona ererken dev kayalıkların önünde Samuel'i beklemeye başladılar.
Çok fazla zaman kaybetmeden Samuel geldi.Suratında kararlı bir ifade vardı.
-Bugün gizlice tüm ahırlardaki kölelerle görüştüm.Hepsi emir bekliyorlar,hava tam karardığında ise şatodaki köleler ile buluştum.Olivette'nin bir medyum tarafından lanetlendiğini öğrendim. Bu yüzden sık sık odasında.Hastalanmış görünüyor ama buna rağmen bize her gün kıyameti yaşatmayı başarıyor.Hapishanedeki ruhlar işkencelerden dolayı berbat durumdalar.Onlar da ayaklanmaya çok hevesliler.Bir an önce bedenlerine geri dönmek istiyorlar.Elena sen bedenlerimize geri dönmek için bir büyü geliştirebildin mi?
-Aslında tüm malzemeleri temin etmeyi başardık.Yalnızca bir tanesi hariç.O da Olivette ve Rowena'nın fotoğrafları.İnsanken fotoğraflarının olduğunu umut ediyorum.
Dean söze girdi o sırada :
-Bunu öğrenebilmek için de önümüzdeki kızıl vakitte Elena Rowena'nın,ben de Olivette'nin odasına gizlice sızacağım.Biliyoruz bu çok tehlikeli ama başka çaremiz yok buna bir dur demenin zamanı geldi.
-Haklısınız ancak eğer Olivette veya Rowena odalarına girildiğini anlarlarsa bedelini çok ağır bir şekilde ödersiniz.Yalvarıyorum kendinize dikkat edin çünkü siz son umudumuzsunuz.
Dean ve Elena Samuel ile vedalaştıktan sonra kızıl vakite kadar hazırlandılar.Fotoğrafın hangisinde olduğunu anlamak için de kendilerince bir yöntem belirlediler.Eğer Elena bulmuşsa Olivette'nin odasının penceresine çakıl taşı atarak işaret verecekti.Dean bulursa o da Rowena'nın penceresine çakıl taşı atacaktı.Basit ve net bir plandı ikisi için de.
***********************************************************************************************
Hava giderek kızıllaşıyordu.Elena ve Dean birbirlerine şans dileyerek şatoya arka kapıdan sızdılar.Elena fazla dikkat çekmemek adına Alice'in ona verdiği köle rozetini taktı.Dean'nin işi daha zordu sonuç olarak hapishaneden kaçmış bir kaçaktı.Bu yüzden Elena ona bir görünmezlik iksiri hazırladı.Malzemeleri basitti.Yalnızca biraz kendi kanı ve görünmez olacak kişinin kanına ihtiyacı vardı.Görünmezlik iksiri de 1 veya 2 dakikalığına işe yarıyordu.Bu bile Dean için yeterliydi.
ELENA
Hızlı adımlarla ilerledim.Burada bir sürü asker vardı yüzümü yadırgamamaları için saçlarımı önüme aldım ve bu şekilde yüzümü gizledim. Çok korkuyordum ama bunu yalnızca kendim için değil Dean için yapıyordum.Hızla ilerleyen bir hizmetçiyi durdurarak Rowena'nın odasını sordum.Hizmetçi kaçamak bir bakış attı ve odaya kölelerin girmesinin yasak olduğunu söyledi.Ben de ona Rowena'nın odasına değil kapısının önünü temizleyeceğimi söyledim.Kahretsin! Sesim neden böyle çıktı ki? Hizmetçi peşime takıldı haliyle.Beraber odaya doğru ilerledik.
DEAN
Olivette'nin odasına 3 yaşındaki bebeklerin dişlerinden yapılan kolyenin götürüldüğü günü hatırlıyorum.Lanet olası sürtük o korkunç kahkahaları ile etrafta dolaşıyordu.Şimdi ise o odayı hatırlamak zorundaydım.Evet şu ölü adam portresi.Onun tam karşısındaki odaydı.Elena'nın verdiği iksiri içme zamanı gelmişti.Daha fazla ortada görünmemeliydim.İçtim kapı eşiğinde iki tane asker vardı.Onları atlatmak için portreyi bilerek düşürdüm.Kuşkulanmış olacaklar ki portrenin olduğu duvara doğru ilerlediler.Evet kapıyı açmayı başardım!
ELENA
Kahrolası hizmetçiyle Rowena'nın kapısının önünü temizliyorduk.Başımızda da iki asker vardı.Tanrım? Nasıl içeriye girecektim ki? Tam o sırada aklıma bir fikir geldi.Hizmetçiye askerlerin hapishaneden kaçan mahkumlardan birinin dostu olduğunu fısıldadım.Hizmetçi hemen askerlere el hareketi yapıp yanlarına çağırdı ve onlara "Sizi Alice'e teslim etmem gerek " dedi. Alice ne kadar değişmişti böyle? Herneyse hizmetçi bana güvenmediğinden başıma bir asker daha yolladı.Lanet olsun bu kadının derdi neydi? Tanrıya şükür tek askerle baş edebilirdim. Askere en sevimli surat ifademle içeriyi de temizlemem gerektiğini söyledim.O da bana sert bir ifadeyle "Belanı arıyorsun?" dedi.Tanrım neden buradaki herkes uyanıktı bu kadar? Pes etmeden içeriyi temizlemem gerektiğini tekrarlayınca asker daha da sinirlendi.Ben de son çare olarak Alice yaptığım büyüyü yaptım ve asker olduğu yerde donup kaldı.Artık fazla zamanım kalmamıştı.Hızlıca odaya daldım.
DEAN
Hayatımda gördüğüm en iğrenç ve ürkütücü odaydı.İnsanların dişlerini damaklarıya söküp toka yapmıştı.İnsan kanından parfümler,kafataslarından süsler... Bu kadar cani olmayı nasıl başarıyordu? Odanın neredeyse her yerini aramıştım ama tek bir fotoğraf bulamamıştım.Acaba nereye saklanabilirdi ki? Yastığının altına bakmayı denedim.Evet! Burdaydı işte.İnsanken bile bakışları lanetleyiciymiş.Fotoğrafa bakmam bile başımı döndürüyordu.Ama bayılmamalıydım.Derhal gidip Elena'ya işaret vermeliydim.Bu şato sandığımdan daha korkunçtu.Görünmezlik iksirinden bir yudum daha aldım.Eğer burada ruhsanız kapılardan geçme vs. Gibi yeteneklerinizin hepsi ortadan kayboluyordu.Cadılar bir şekilde burayı da kendi isteklerine göre büyülemişlerdi.Her zamanki taktiğimi yine uyguladım.Bu sefer de odadaki parfüm şişelerinden birini yere düşürdüm.Askerler hemen odaya girdiklerinde kapı aralığından geçip bahçeye indim ve Rowena'nın odasına çakıl taşı fırlattım.Ama o da ne? bağırışma sesleri yükseliyordu odadan...
ELENA
Odayı altüst ettim ama hiçbir şey bulamadım.Perdenin arkasında bir sandık olduğunu fark ettim içerisinde iki tane daha kutu vardı.Kutulardan biri kilitli değildi kilitli olanı yanıma aldım.Kilidi olmayan kutuyu açtığımda ...Hayır! Bu kadarı da fazlaydı.Kanlar içinde bir bebek ve üç parmağı eksikti.Kutuyu açar açmaz insanın kulaklarını tırmalayacak şekilde ağlamaya başladı.O sırada tam altı asker içeri girdi.Yakalanmıştım! Altı askerin arasından bir kız çıktı.Ah yine mi Alice? "Yakalayın! Şu aptala kendi ellerimle işkence yapacağım" Beni yakalamanın bu kadar basit olduğunu mu sandın? Pencereye çıktım burası sandığımdan daha yüksekti.Ama atlamaktan başka çarem yoktu.Kendimi boşluğa bıraktım.Umarım Rowena ve Olivette'nin yaptığı bu büyü ( ruhların uçma özelliği vs.engelleme) ruhuma zarar vermezdi.
DEAN
Olamaz! Yakalandı yoksa? Nerdesin be Elena? Aman Tanrım! Elena'yı yerde ararken gökte bulmuştum.Elinde iki kutuyla aşağı düşüyordu.Hızla onu tutmak için yanına ilerledim ancak yetişemedim.Yalnızca düşerken hızını kesebilmiştim.Askerlerin sesleri kulağımdaydı.Son kalan görünmezlik iksirini Elena'nın ağzına ve kendi ağzıma damlattım.Nasıl unuturum? Bu iksir yalnızca benim görünmez olmamı sağlıyordu,hemen Elena'yı kucaklayıp ormanın derinliklerine doğru koştum.İksirin etkisi bu sefer daha kısa sürecekti çünkü.

Elena iyi olacak mıydı? Peki ya kutu ? Kilitli kutunun içindeki gizem neydi?

Beden HırsızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin