15.Bölüm

10 1 0
                                    

Merhaba ben Elena.

Şu ana kadar yaşadıklarımı tahmin bile edemezsiniz.Ben yaşayan bir ölüyüm.En başta tıpkı sizler gibi bir hayatım vardı.Ailem,odam,oyuncaklarım ve her gün çikolata gibi...

Ailem her ailenin isteyeceği gibi benim de eğitim almamı istedi.Aslında bu pek hoşuma giden bir fikir değildi.Ama karşı gelemezdim.Yatılı bir okula gittim.Kocaman bir okulda küçücük yüreğim kaybolurdu.En çok ilahi okuduğumuz dersleri severdim.Ha bir de...Artık her gün çikolata yiyemiyordum.

Sonra bir gece zihnimi korkunç bir kadın ziyaret etti.Her şey bu ziyaretle başladı ve ben bu yolculukta hayatta sahip olabileceğim en büyük hediyeyi aldım.

Dean...

Şimdi ise yolculuğumun en dibinde masumiyetimi,bedenimi ve en büyük hediyemi kaybettim.

Ben Elena Levis...

Belki masumiyetimi,bedenimi ve hediyemi kaybettim.

Ama hepsini geri alacağıma yemin ediyorum.

#

Ağzındaki kanı yere tükürdü.Çenesi kırılmıştı ve kemiklerin parçalanma sesi halen kulaklarındaydı.Ama pes etmek onun karakterine tersti.Son bir yumruk için tüm gücüyle ayağa kalktı.

Sanki o an zaman donmuş gibiydi.Her hücresi onu bu yumruğu atmaya itiyordu.

Doğruldu ve hızla yumruğu düşmanına savurdu...

Bu sefer Rowena ve Olivette çok güçlü bir orduyla tam karşılarındaydılar. Dean'nin attığı yumrukla savurduğu düşmanı hızla uzaklaşmaya başladı. Rowena öfkeyle bağırdı

"Lanet olsun çekiliyoruz atlarınıza dönün aptallar"

Rowena ile o an göz göze gelen Olivette kız kardeşine "tamam" anlamında sinsi bir bakış attı ve elindeki siyah torbadan Samuel ve John'nun kesilmiş kafalarını fırlattı.

"Haha! Bir dahaki sefere bu kadar nazik kesmem haberiniz olsun"

Ve her zaman olduğu gibi yoğun bir toz bulutuyla ortadan kayboldular.

Elena koşarak telaşla Dean'nin yanına gitti.Ağzı yüzü kan içindeydi.

"Dean iyi misin?"

Anlamsız bir bakış attı Dean.Ela gözlerini devirdi.Sonra da ürpertici bir soğuklukla "Bir şeyim yok" diyebildi.

Malum olaydan sonra görevleri tamamlamaya bir süre ara vermişlerdi.Ama bu sefer onlara katılan kaçaklar seslerini yükseltemeye başladılar.

"Sizin kişisel problemleriniz yüzünden Rowena ve Olivette'ye karşı her zaman savunmadayız!"

"Bir kez olsun saldırıya geçemedik!"

"Görevlere devam etmek zorundasınız!"

Olası bir isyan çıkması an meselesiydi.Aslında haklılardı.Oradaki tüm ruhlar Elena,Dean ve Linda'ya güvenerek bu yola çıkmışlardı.Şimdi ise yarı yolda bırakıldıklarını hissediyorlardı.

Bu duruma daha fazla katlanamayan Dean hızlıca atıldı.

"Pekala...Beni dinleyin! Hey!"

Dean'nin sesini duyan kaçaklar gürültüyü kesip Dean'e kulak verdiler.

Derin bir nefes aldı ve söze başladı :

- Evet haklısınız.Görevlere ara verdik.Ama bu demek değil ki mücadelemize,davamıza karşı hıyanet ettik.Bu gece Elena bir sonraki görev için hazırlıklara başlayacak.Size söz veriyorum bu araftan sizleri kurtaracağız ne pahasına olursa olsun.

Alkışlar,tezahüratlar ardı ardına koptu belli ki kaçaklar bu konuşma ile yeterince tatmin olmuşlardı.Zaten en ufak söz kalplerindeki umut kıvılcımını alevlendirmeye yeterdi.Tıpkı şu an olduğu gibi...

Görevlere gelince...Aslında Elena ile konuşmamıştı kararını da kaçaklar gibi o an öğrendi genç kız. Şaşırmadan da edemedi.

Haftalardır bir yabancı gibi davranan adama halen aşıktı.Affedilmeye o kadar muhtaçtı ki Dean ile ne zaman karşılaşsalar gözleri yalvarırcasına Dean'i hapiste tutardı.Ne yazık ki hiçbir zaman da affedilmeye dair en ufak bir işaret de alamadı.

Gerçi Linda ile araları ufaktan düzeliyordu.Çünkü her ne olursa olsun Linda onu kızı gibi sevmişti. Elena ona Victoria'yı anımsatıyordu.Belki bu sebepten belki de Elena'nın ona karşı fedakarlıklarından olsun ondan vazgeçememişti.

Şimdi de Linda her zaman olduğu gibi kendi köşesine çekilmiş bir sonraki görevin ne olduğunu kavramaya çalışıyordu.

Gece yaklaşıyordu.Linda sonunda şifreleme yöntemini koluna kazıdığı sembollerden çözmüş ve hızlıca okumaya başlamıştı

" Hoc est tale rituale hoc est opus maxime popularis duabus personis sanguine cruentum mensis insontium cruore maculatur confirmabantur lunae cum eis cecidit super eum nocte et bellum Dei erit contra Nemesis maledixit anulum tenebris exercitus si nolueritis tenebris exercitus anulum velatos sit satis validus "

4 satır bile etmeyen bir metini çevirmek için tüm gününü harcamıştı ama bundan ötürü şikayetçi değildi.

"Elena,Dean! Buraya gelin hemen"

Dean Elena ile aynı anda gelmemek için Elena'nın ilerlemesini bekledi. Daha sonra kendi geldi.

"İlişkinize bir şey diyemem ancak bu görev gerçekten önceki görev gibi çok ağır ve ciddi.Bu yüzden aranızdaki şu sorunu şimdilik rafa kaldırın.Çünkü bu sefer birbirimize ihtiyacımız daha fazla olacak."

-Görevi anlat yeter.

Bu öyle bir ayindir ki birbirini çok seven iki kişinin kanına ihtiyaç vardır kanlı ay geceye düştüğü vakit ay ışığında güçlenen kanlar Nemesis'in lanetli yüzüğüne ve karanlık ordusuna karşı savaşacaktır eğer yüzüğü takan kişi yeterince güçlüyse karanlık ordu yok olacak.

"Birbirini çok seven"

Elena bu büyüde kullanacakları kanların ikisinin kanı olacağı fikrindeydi fakat Dean bu konu hakkında sessizliğini korumaya niyetli görünüyordu.

-Evet. Şimdi sen ve kas yığını için büyük bir sorumluluk ama..
Tam lafına devam edecekti ki Dean'nin hafif çatallaşan sesi Linda'nın lafını böldü. Dean belli ki bu konu hakkında konuşmakta oldukça zorlanıyordu. Hafifçe öksürdü ve söze başladı

- Linda! Bu görev için benim uygun olmadığımı sen de biliyorsun. Görev iptal. Anlaşıldı mı?

Elena hiçbir şey diyemedi fakat içinde hem büyük bir çöküntü hem de büyük bir öfke vardı. Dean'nin bu şekilde konuşması ise canını fena yakıyordu.

Neden uygun değillerdi ki? Vazgeçmek bu kadar kolay mıydı?

Linda ise aşırı sert bir ifade ile kükredi :

- O zaman ne diye buradaki ruhlara umut verdin? Dean! Konuşsana!

- Kapa çeneni Linda!

- Asıl sen kapa çeneni! Aptal! Senin lafına güvenerek...bla bla bla....

Kavga sesleri kulağında yankılanıyordu. Can havliyle çığlığı bastı :

- Ehh yeter be! Benden bu kadar mı çok nefret ettin Dean? Bu kadar mı aymazsın? Ben bu görevler uğruna neleri kaybettim hiç düşündün mü? Parçalarım etrafa saçıldı sen o parçaları toplamak yerine aldın uçsuz bucaksız bir diyara savurdun ve ben kendimi bulamıyorum artık... Benim hakkımda ne düşünürsen düşün tamam mı? Artık zerre umrumda değilsin. Sadece şuradan kurtulmak istiyorum ve bunun için de dibine kadar savaşmak istiyorum. Görevde yer alacaksın! Zaten görevin tamamlanamayacağı aşikâr fakat ben buradakilere "Sonuna kadar savaştık olmadı başka yollar deneyeceğiz" diyebilmek istiyorum... Ve son olarak... Görev sadece senden dolayı değil,benden dolayı da tamamlanamayacak...Yazıklar olsun!

Hüngür hüngür ağlayarak oradan uzaklaştı Elena. Birden çıkıvermişti tüm sözler...
Kendi bile inanamadı. Ancak Dean'e karşı gerçekten de hislerinde bir değişiklik mi söz konusuydu?

Peki ya bu sözleri işiten Dean?

O neler düşünüyordu?

Beden HırsızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin