6. Bölüm - Bekleyiş

47 3 157
                                    

İyi okumalar dilerim..

                       🌠🌠🌠

    Kartal'dan

Kollarıma yıkılmış bedeni kucağımda sarmalamış bir şekil de sıkıca tutuyordum. Kanadından vurulmasına rağmen bıraksam uçacak gibiydi. Karşımdaki adam şaşkınlıkla yüzüme bakarken soğuk ifademle karşılık veriyordum ona. 

Talia artık kendini bırakmıştı bunu hissediyordum. Nefes alıp vermesi zorlaşmıştı öyle ki göğsü hafif hafif inip kalkmasa onu bile anlayamayacaktım. Bordo elbisesi bugüne hazırlıklı olarak giyinilmiş gibiydi. Kendi kanı elbisesine eşlik ediyordu. Titremesinden üşümeye başladığını anlamıştım. Onu yavaşça bırakarak üstüne ceketimi koyup onu tekrar kucağıma alarak onunla birlikte ayağa kalktım. Adının Kenan olduğunu öğrendiğim adam kapıdan bana şaşkınlıkla bakıyordu. Gözleri kızarmış ve dolmuştu. 

" Ben." dedi arkamdaki korkmuş beden. 

" Sen?" ona dönüp tek karşımı kaldırarak konuştum.

" Ben... ben istemeden yaptım. Ne olacak ona?" alayla gülümseyip kurumuş dudaklarımı ıslattım. 

" Ona ne olacak bilmiyorum ama sana ne olacak çok iyi biliyorum. Eve git ve bence sabaha kadar dua et. Eğer ona bir şey olursa kendini ölmüş bil. Ha yaşarsa da kendini sakat kalmış bil. Zira o hesabını kendisi görecektir. Ve onu biraz tanıdıysam seni bile isteye öldürmeyip süründürmeyi isteyecektir." geri adım atmak istemese de korkusu gizleyemediği gözlerinden okunuyordu.

" Bana hiçbir şey yapamaz." dedi her bir kelimenin üstüne basa basa.

Dudaklarımı büzüp " O hal de izleyip görelim." dedim. Başını sallayıp beni onayladı. Kolunu alnına atarak terini sildi. Korku başa belaydı tabii..

Talia'nın bana göre küçük olan bedenini kendime iyice bastırıp bardan çıktım. Kapıda hazır olan arabaya yönelince şoför kapıyı açıp girmem için kenara çekilerek bana geçiş izni tanıdı. Arkaya oturup şoförün arabayı çalıştırmasını bekledim. Araba hareket edince Talia'yı bırakmayarak üşümesini engellemek adına sıkıca sarılarak sıcaklığımı onunla paylaşmaya çalıştım. 

Yağmurun hafif hafif atıştırması işimizi zorlaştırırken bu yetiyormuş gibi bir de  trafik olması sinirimi bozuyordu. " Yaşa. Lütfen yaşa. " dedim kulağına yaklaşarak başka kimsenin duyamayacağı şekil de. Hayatımda ilk kez birinin yaşamasını istemiştim. Yaşamalıydı çünkü ölümü değil güzel geçirecek bir ömrü hak ediyordu. Yaşamalıydı çünkü planları vardı. Hayalleri olmasa bile planları vardı. 

" Yaşa." dedim ikinci kez. " Yaşa çünkü o kadar çocuğun sana ihtiyacı var. Onları bir kez daha yalnız bırakma."  duymayan, dinlemeyen, konuşmayan birine laf anlatmaya çalışıyor gibiydim.

Araba bir durup bir ilerlerken daha fazla kan kaybediyordu. Elimi ıslaklığın üzerine koyup bastırmaya çalışsamda bu çok işe yaramıyordu. Daha önce kendi yarasını dikmiş biri olsam bile şu an aklım durmuştu, ona yardım edemiyordum. 

Şehirden uzak bir bar seçmemize içimden saydırırken bize en yakın olan hastaneye doğru gidiyorduk.   " Ne kadar kaldı?" diye sordum sabırsızca. Sabrım artık tükeniyordu. " En fazla beş dakika Kartal Bey." camdan dışarıyı izlerken umursamazca başımı salladım.

Araba beyaz büyük bir hastanenin önünde durduğunda kapımın açılmasını beklemeden kendim güçlükle açıp aşağıya indim. 

Arkamdan gelen araba sesleriyle diğerlerinin de geldiğini anlamıştım. Hızlı adımlarla kapıdan geçip hastaneye girdim.      " Acil bir sedye." ben bağırınca bir hemşire başını hızla bize çevirip koşarak sedye alıp yanımıza geldi. Yanındaki, doktoru çağıracağını söyleyip uzaklaştı. 

KUZEYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin