Şaşkın gözlerle Deniz'e bakıyordum. Bu kadar merak etmesiydi beni şaşırtan. Şuan Deniz gibi davranmıyordu...
Tekrar beni kendine çekince iki kez sırtına vurdum."Eyvallah..."
Kutup yıldızımsın mı?
Arkadan duyduğum Kerim'in kahkahalarıyla Deniz de benden uzaklaştı.
"Eyvallah ne kızım ya?" dedi Kerim gülüşlerinin arasında.
Kısık gözlerle salonu inceliyordum... Orta sehpanın önünde yirmili yaşlarında bir adam oturuyordu. Önünde de bir bigisayar ve bir kaç kağıt, kalem. Bakışlarımı tekrar Deniz'e çevirdim. Ellerinde cebinde , yorgun gözlerle beni izliyordu.
"Neler oluyor burada ?" dedim.
"Asıl sana sormalı neler oluyor?" dedi Deniz kanepeye otururken . Sağ bacağını sol bacağının üzerine attı. Elindeki şapkayı koltuğun başına koydu.
Kerim de koltuğun diğer ucuna oturdu. "Her yerde seni arıyorduk." dedi bıkkınlıkla.
"Söylemiştim zaten Çağrı ile buluşucağımı... Neden bu kadar enişelendiğinizi anlayamadım?" dedim.
Alaylı bir gülüş attı Deniz. "Anlayamadın?" dedi sorar gibi. Sertleşen bakışlarını benden alıp Kerim ile yerde oturan adamda gezdirdi. "Çıkın dışarı!"
İkisi de ayağa kalkıp dışarıya çıktı.
Üzerimdeki ceketi çıkarıp orta sehpanın kenarına koyarken kendim de tam Deniz'in karşısına , sehpanın üzerine oturdum. Dirseklerimi dizlerime koyup öne doğru eğildim. Deniz sert bakışlarıyla beni izliyordu. Gözlerinin içine baktım. "Dinliyorum." dedim.
Şapkayı tekrar alıp havada salladı." Neden kafanda değil bu şapka?" dedi sakin ama sert sesiyle.
"Parkta bir çocuk beğendiği için ona verdim." dedim sakince.
"Telefonun niye kapalı? Niye mekan değiştirirken haber vermiyorsun? " O da öne doğru eğildi. "Kaç tane kamera kaydı izledim senin haberin var mı ?"
"Deniz ben özür dil..." konuşamadan Deniz lafımı böldü.
"Özür dile diye söylemiyorum!" gözlerimin içine bakarak konuşuyordu. Dağılmış saçlarına elini geçirdi.
Bıkkınlıkla kafamı iki yana salladım. "Şarzım bitti ve sonra eve gelirken de Çağrı'nın arabası bozuldu. Bu kadar! Büyütmeyelim..."
"Sana bir şey anlatabimek çok zor! Benim hayatımla böyle dalgaya almaya devam et." sinirle ayağa kalkıp merdivenlere doğru yürüdü.
"Konuşuyoruz... Nereye gidiyorsun?" dedim sitemle.
"Ya sabır!" diye bağırdı merdivenleri çıkarken.
Sana ya sabır!
Aramızdaki gerilim bir türlü durmuyordu. Bunun benimle bir ilgisi olduğunu düşünmüyorum. Hemen sinirlenen bir yapıya sahip. Olaylara karşı fazla ciddi davranıyor...
Odaya çıkıp uzun bir duş aldım. Bugün Çağrı ile konuştuklarımızı düşünüyorum da... Ayşe'nin sevgilisi Haluk uyuşturucu satıcısı çıkmıştı. Ayşe ile bir senedir aynı evi paylaşıyorduk. Ben nasıl bir insana arkadaşım demiştim? Peki Deniz... Çağrı'nın buluşmaya gittiği yer onundu. Yani Deniz'de bu iş ile mi uğraşıyordu? Nasıl bir insanla aynı evi paylaştığımı bile bilmiyordum...
Üzerime şort-gömlek pijama takımını giyip camın önüne geçtim. Uzun bir kararsızlıktan sonra mutfağa inip kendime papatya çayı , Deniz'e de kahve yaptım. Dökmeden yukarı çıkarmayı başardığım içeceklerle Deniz'in odasının önünde biraz bekledim. Kahveyi yereye koyup kapısını tıklattım. İçerden duyduğum "Gel" sesiyle kapıyı açıp yerdeki kahveyi de elime alıp içeriye adımladım. Burası benim odamın iki katı büyüklüğünde olabilirdi. İçeriye girer girmez yağmurda, toprak bir patikada yürüyormuşum gibi hissettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ufuk Çizgisi
Misteri / Thriller✨✨ 'Işığına herkes koşar ama karanlığından bir ben kaçmam.' ✨✨