🤍🤍🤍
~~~~~~~~
"Annee çıkıyorum ben!" içeriye doğru seslenip spor ayakkabılarımı elime aldım.
"Çok geç kalma akşam yemeğine evde olmuş ol." başımı salladım.
"Tamam." ayakkabıların bağcığını bağlayıp dışarı çıktım. Asansöre yöneldiğimde arızalı yazısı gözüme çarptı. Zaten ne zaman doğru düzgün çalışıyordu ki? Merdivenlere yönelip inmeye başladım.
Aslında asansöre pek de gerek yoktu. Dört katlı bir apartmanın dördüncü katında oturuyorduk. Bizim katta aşağı inerken asansörü bir ben bir de karşı dairedeki altmış yaşındaki Selma teyze kullanıyordu..
Apartmanın büyük demir kapısını çekip zorlukla açtım ve kendimi dışarıya attım. Geniş bahçe kapısından çıktığımda hedefim uzun sokağın sonunda gözüken caddeydi. Caddeden geçen araçlar buradan gözüküyordu.
Telefonumun saatine baktığımda 16.24 ü gösterdiğini gördüm. Kerem'le saat beşte anlaşmıştık.
Kerem.. Bu konuda hâlâ tereddütlerim vardı. Onu daha önce görmemiştim, görsem bile dikkat etmemiştim. Adı ve anlattığı bir kaç şey dışında onu tanımıyordum. Belki beklediğim gibi değildi, gerçek kişiliği sanaldakinden oldukça farklıydı. Bu ihtimaller altında onunla buluşmak ne kadar güvenliydi?
Kendi kendime omuzlarımı silktiğimde caddeye yaklaşmıştım. Kafamda kurduğumu biliyordum. İnsanları tanımakta iyi olmasam da Kerem'in güvenilir biri olduğuna adım gibi emindim. Kimseye adın kadar güvenme..
Caddeye ulaştığımda durup araçların azalmasını bekledim. Yüz metre kadar solda bir trafik lambası ve yaya geçidi olsa da oraya gitmeye üşendiğim için çoğunlukla buradan karşıya geçiyordum. Araba çarpabilirdi, otobüsün altında kalabilirdim, olabilirdi ama pek de umrumda değildi. Azıcık aksiyon çıkardı fena mı?
Arabalar azalınca hızlıca karşıya geçtim. Sıra sıra dizilmiş dükkanlar ve kafelerin önündeki kaldırımdan yürümeye başladım. Deniz, bu dükkanların arkasında kalıyordu. Biraz yürüdüm. Dükkanlar bittiğinde sonunda uzun sahile varmıştım.
Kerem'in otobüsle geleceğini tahmin ettiğim için otobüs durağına yakın boş bir bankı gözüme kestirdim ve oraya doğru yürüdüm. Deniz bugün oldukça sakindi. Köpeğini gezdiren, bisiklet süren veya yürüyüş yapan insanlar doluydu. Sahilin sonuna doğru hemen yanı başlarındaki çimene oturmuş grup grup insanlar görünüyordu.
Banka oturduğumda gözlerimi denize çevirdim ve izlemeye başladım. İçimde değişik bir heyecan vardı ve ellerim buz gibi olmuştu. Bir kaç dakika sonra yanımda olan hareketlilikle kalbim yerinden çıkacakmış gibi atmaya başladı. Yanımda mıydı? Gelmiş miydi?
Kafamı yavaşça sağıma çevirdiğimde bütün beklentim suya düştü. Bu yüzün sahibi maalesef tanıdıktı.
"Ben de ne zaman fark edersin diye düşünüyordum."
"Fark etsem de fark etmemiş gibi davranacağımı biliyorsun" takmadı ve sırıtmaya devam etti. Huzursuzca kıpırdanıp arka tarafta kalan yola baktım.
"Birini mi bekliyordun güzellik? Beni gördüğüne sevinmemenden anlamalıydım." ayağa kalktığımda benimle beraber kalktı.
"Ne istiyorsun Enes?" kolunu omzuma yasladığında dirseğimi geçirip kolunu çevirdim. Hafifçe inleyip kolunu geri çekti ve diğer eliyle tuttu.
"Ne asabi bir şeysin sen ya! Geçerken gördüm, bir merhaba diyim dedim."
"Senin merhabana ihtiyacım yok, bunu daha önceden de belli ettiğimi sanıyordum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düğün ~texting~
Genç Kız Edebiyatı~~~~ Keremgüner: Hafta sonu düğünde gördüm seni Keremgüner: En arkaya geçmiş ağlıyordun Keremgüner: Yanına gelmek, ne olduğunu sormak istedim Keremgüner: Ama Keremgüner: Yüzük parmağında tektaş vardı. Görüldü Ayperiaksoy: Tektaşımı kendim aldım. ~~...