Uyuyordum, gerçekten eter koklamış gibi uyuyordum. Sadece bazı sesleri duyuyordum kesik kesik. Özgür'ün bana aldığı ayıyla uyuyordum her gün. Ve annem de rahatsız olmamam için alıyordu her gece yanımdan, şu anda yine almaya gelmişti. Bu sefer vermek istemezcesine sıkı tutuyordum. Çünkü gerçekten rahatımı bozmak istemiyordum. "Bırakmıyor." Dedi tanıdık ama sesini çıkaramadığım ses. Sonrasında bir kahkaha ve yine sessizlik...
Bir süre sonra, "Yapacak bir şey yok." Dediğini duydum annemin. Sonra yine sessizlik ve burnuma gelen güzel kokuyu içime çekişim...
🤍🎃
Kollarımın arasında hareket eden şeyi daha sıkı sarıp bacağımı üzerine atınca mırıldandı. Bacağımı çekmeye çalıştı çekemeyince tekrar kafasını koydu kollarımın arasına.
________________________________________________________________________________________________________
Berke'ydi sanırım. Ama bu koku ona ait değildi. Bu koku aşık olduğum kokulardan biriydi. Çıkartamadığım bir kokuydu...
|1-2 saat sonra|
Yavaş hareketleriyle bana döndü ve kafasını boynuma koydu. Bir civciv misali kafasını sakladı boynuma. Sıkıca sarıldığında bende ona sarılıyordum. Kokusuyla mayışıyordum, mayıştıkça uykum geliyordu. "Kokun... Uykumu getiriyor." Zorla kurduğum cümleye boğuk sesiyle cevap verdi. "Uyu... Daha çok erken." Yorganla örttü sırtımı. "Uyumak istemiyorum." Kafası hala boynumdayken elini kaldırıp saçlarıma getirdi ve kulağımın arkasına koydu. "Deniz..." Diye mırıldandım. Oydu... "Hı?" Dedi uykulu sesiyle. "Saat kaç?" Kafasını kaldırdı. Saate bakıp "Dört buçuk." Dediğinde kafamı göğsüne yaslayıp zorlukla açığım gözlerimle camdan dışarı bakmaya çalıştım. Daha gün aymamıştı, güneş bile uyanmamışken ben niye uyanmıştım?
Kasıklarıma giren ağrıyla elimle bastırdım. İstemsizce yatakta kıvranırken ağzımdan sessizce "Ah.." diye bir inilti çıktı. Hayır lütfen, şu anda ağrının sırası değil. Uyumak istiyorum lütfen. Kafasını eğip baktı "Ne oldu?" diye sordu sessizce. "Karnım..." Diyebildim sadece. "Ben mi bir şey yaptım?" Zorlukla kafamı iki yana salladığımda derin nefes alıp veriyordum. Lütfen hemen geç, lütfen... Acıyla dişlerimi sıkarken elini karnıma getirdi yavaşça. Elimin altına koyup "Burası mı?" diye sordu. Kafamı salladım. "Hıhı..." Alnımı omzuna yaslamış derin nefes alıp verirken ağır ağır oynatıyordu elini.
İyi geliyordu ama içimde bir savaş varmış gibi delmeye çalışıyordu biri orayı... "Biraz daha aşağı.." Elini biraz daha aşağıya götürdüm, alnımı kaldırıp kafamı koyduğumda kafasını kafama yasladı. "Sen neden buradasın?" Dedim nefesimi toparlamaya çalışırken. Burnundan güldü. "Birileri üzerimde uyuya kaldı ve kalkmadı." Kafamı kaldırıp ona baktım. "Ayımı sen mi aldın?" Söylediğim şeyle bana bakarken kaşlarını çattı. "Ne ayısı?"
Gözlerimi kapatıp giren ağrıyla nefesimi verdim ve tekrardan baktım ona. "Sarıldığım ayı, şu kahverengi tonlarda olan." "Heee" Dedi ve odada gözlerini gezdirdi. "Şuralarda bir yerdeydi, Berke oynuyordu en son ve ayrıca da sen sarılmadın ona?" Kaşlarımı çattım. "Sarılmadım mı? Akşam kime sarılıyordum ben?" Sessizce bir kahkaha attı. "Burada olduğuma göre ve üzerimde uyuyup kalkmadığına göre sanırım bana sarılıyordun." Ofladım. "Akşamdan beri sana mı sarılıyorum ben?" Gülerek kafasını salladı. "Öyle oluyor."
•
İyi geceler <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anonim | Texting
Teen Fiction"Evlensene benimle." Geri çekilip şaşkınca baktım ona. "Ne?" Kafasını salladı. "Evlen kızım benimle, çok seviyorum ben seni." Şaşkın şaşkın ona bakarken gülüyordum. "Ciddi misin sen?" Ellerimden tuttu. "Fazlasıyla..."