Onları izlerken Deniz karşı takımın kalesine gol attı. Alkışlamaya başladığımda eliyle kalp şekli yaptı. "Bana yapıyor bana." dedi yanımda oturan Berke ve o da aynı hareketi Deniz'e yaptı.
"Merhaba!" Yanımdan yükselen ses ile kafamı sağıma çevirdim. Mete'nin geldiğini görünce kafamı salladım. "Merhaba." Nereden çıkmıştı bu?? "Neden geldin, hayırdır?" Berke oturduğu yerden tek kaşını kaldırmış bakarken Mete gözleriyle maç sahasını işaret ederek konuştu. "Maçı izlemeye geldim." Berke oflayıp izlemeye devam ettiğinde saçımı kulağımın arkasına koydum.
"Kaç dakika var bitmesine?" Berke telefondan saate bakıp konuştu. "20 dakika falan."
-20 dakika sonra-
"Evet Mete!" dedim sinirle. Arkasına yaslandı. Şu 20 dakikada beynimi kütüphaneye çevirmişti resmen! "Tamam ya, sinirleniyorsun hemen." Cebinden telefonunu çıkardı ve havaya kaldırırken herkes düdük sesiyle alkışlamaya başlamıştı. İzlediğim şeyden de bir şey anlamadım ki! Ben de alkışlamaya başladım. "9-7 kazandılar!" Berke bağırırken Mete kolumu dürttü. "Baksana hadi." Nefesimi verip gülümsedim fotoğrafı çekip baktı. Kucağımdakileri bırakıp ayağa kalktım.
Deniz su içerek yanımıza gelirken koşup sarıldım boynuna. "Tebrik ederiim!" Eliyle belimi kavradı ve alnını omzuma yasladı. "Şu an şurada uyuyasım var, çok yoruldum ya." Geri çekildim yavaşça, o anda da hemen Berke sarılmıştı. "Aslanım beniimm!" Berke sırtına vururken "Yavaş." diyordu Deniz. Berke geri çekildiğinde Deniz oturduğumuz yere doğru baktı. "O ne yapıyor orada?" Omuzlarımı silktim. "İzlemeye gelmiş."
Kafasını sallayarak ilerledi ve çantasını aldı. "Üzerimi değiştirip geliyorum ben." İlerledi ve soyunma odasına girdi. Kafamı Berke'ye çevirdim. "Soyunma odasında ayrı ayrı kabinler var değil mi?" Berke kafasını salladı.
"Evet, ne oldu?" Sırıtmamaya çalışarak Deniz'in bana verdiği şeyleri çantama koydum. "Hiiç..." Bir süre bekledim. Giyinip çıkmaya başladıklarında çantamı sırtıma takıp ayağa kalktım. "Nereye?"
"Geleceğim hemen."
İlerleyip gittim aylardır konuştuğum anonimimin yanına. Gerçekten iyi oyunculuk yapmıştı, hiç aklımdan dahi geçmemişti onun olacağı. Son zamanlarda fazla şüpheleniyordum ondan, sanırım bilerek telefonunu bırakıp gidiyordu onu bulmam için ya da gerçekten farkında olmadan yapıyordu.
Girdim soyunma odasına, kabinlerin içinde birbiriyle konuşurken kimse yoktu. Herkes kabindeydi. Sesin geldiği yere doğru ilerledim hakeme onlarca kez sövüyordu. Yok penaltıymış yok sarı kartmış oradan girip oradan çıkıyordu. Kapıyı açmak için kapının kulpunu çektim ama kilitli olduğu için açılmadı.
"Dolu." dedi içeriden. Gülümseyip tekrar çektim. "Dolu lan dolu!" Gülerek birkaç defa daha çektiğimde "Lan amına koyayım dolu diy-" diyerek kapıyı açtı, beni görünce sustu. "Napıyorsun burada?" Kaşları anında çatıldığında göğsünden içeri iterek girdim ve kapıyı kapattım. Buram buram tıraş losyonu kokuyordu. Tişörtünü giyecekken baktım dövmesine. Gülmeye başladı.
"Noluyoruz?"
Elindeki tişörtü çekip askıya astım. Ona döndüğümde anlamayan gözlerle bakıyordu. Kollarımı boynuna sarıp ona baktığımda ellerini belime koydu. "Dans mı edeceğiz ne yapacağız, bakma öyle korkuyorum." Güldüm ve elimi yanağına koydum, tedirgin gözlerle bana bakarken parmak uçlarıma çıkıp burnumu burnuna değdirdiğimde nefesini verdi.
Gözümden yanağıma doğru bir yaş süzüldü, nefesini yavaşça verdi ve elini yanağıma koyup baş parmağıyla sildi. Sırtını duvara yasladım. Teker teker çıkmaya başladıklarında bir kişi kapıyı tıktıkladı. "Deniz, gelmiyor musun?" Kafasını çevirdi elini uzatıp kapıyı kilitledi ve "Geliyorum, çıkın siz." dedi.
Kafasını tekrardan çevirince kendimden beklemediğim şekilde bir anda dudaklarına yapıştım. Bunu bekliyormuşçasına karşılık verince bir damla daha düştü gözlerimden. Önüme düşen saçlarımı kulağımın arkasına itti ve belimden biraz daha kendine çekti. Ensesindeki elimi saçlarında gezdirirken yiyecek gibi öpüyorduk birbirimizi. Gerçekten şu 1 aydır tek ihtiyacım olan şey buydu sanırım... Sırtını çekip dudaklarımızı ayırdı, yer değiştirdiğimizde beni duvara yasladı. Kafasını yana yatırıp tekrar öpmeye başladığında kollarıyla sarmıştı belimi. Ellerim yanaklarındayken ona aşık olduğumu ikinci defa gerçekten hissetmiştim.
Omuzlarımdaki çantayı çıkardı ve daha çok öptü. Gerçekten hiç bırakmak istemiyormuş gibi öpüyordu. Nefes alamamaya başlayınca yavaş yavaş ayırdım dudaklarımızı. Ellerim hala yanaklarındayken alnımı alnına yasladığımda "Özgür Deniz Cellat..." diye mırıldandım. Gözlerim kapalı sadece hızlı nefes seslerimizi dinlerken gülümsedi. Yanakları avucumun içindeydi.
"Bulmuşsun beni." Gülümsedim.
"Bulacağım demiştim."
Gülümseyerek kafasını boynuma sakladı ve sıkıca sarıldı. Ben de ona sıkı sıkı sarıldığımda boynumdan öpüp derince soludu.
Ağaçtan düşerek hayatıma giren, aslında yıllardır beni seven ve sadece aylardır konuştuğum birine gerçekten aşık olacağımı kim bilebilirdi ki?..
•
heheheyt
4-5 bölüm daha atıp final yapsam?? Uzarsa sıkar çünkü 😇😬😇
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anonim | Texting
Teen Fiction"Evlensene benimle." Geri çekilip şaşkınca baktım ona. "Ne?" Kafasını salladı. "Evlen kızım benimle, çok seviyorum ben seni." Şaşkın şaşkın ona bakarken gülüyordum. "Ciddi misin sen?" Ellerimden tuttu. "Fazlasıyla..."