Last Summer, mekanında yaşananlardan sonra, Akgün ve Yağmur gelecekte neler olacağından endişeliydi. Yeniden kavuşmuş olmak bir yandan aşklarını alevlerken, bir yandan da başlarına gelecek kötü sonuçlardan dolayı içlerinde kötü bir his dolaşmasına neden oluyordu. Yağmur teyzesinin evinde kalıyordu. Sabah güneş doğar doğmaz gözlerini açmıştı, doğru düzgün uyuyamamıştı bile. Gözlerini kapattığı an dün gece yaşadıkları o sahne gözlerinin önünden film şeridi gibi geçiyordu. Aklında ise Akgünün dün gece itiraf ettiği o cümle yankılanıyordu; "Ben Canan hanımın katilini öldürdüğümü düşündüm" Yağmur gözlerini açıp pencereden baktığı zaman içinden "Ah canım benim" sözcüğünü geçirmişti. Uyandıktan sonra Altay'ın okula gitmiş olduğu gördü ve Kendiside üstündeki Pijamaları değiştirip Şık bir kıyafet giyindikten sonra Canan Restaurant'a doğru yola koyuldu.
Akgün ise ilk kez bu sabaha huzurlu kalkmıştı, ilk kez uyuyabilmişti. Bir yandan mutluyken bir yandan da bu olanları Selime nasıl açıklayacağını dertli dertli düşünüyordu. Bu yola çıktıklarında birbirlerine söz vermişlerdi, Sancaktar ve Mertoğulları oluşumunu çökertmek onların göreviydi ama Yağmura yaklaşmayacağına dair söz vermişti. Bir yandan da Yağmura geçmişte yaptığı hatalar aklına gelip gidiyordu. Bu sefer olmazdı, bir kez daha bırakamazdı sevdiği kadını. Düşünceler kafasında Fare gibi dolaşırken yatağından doğruldu ve elini yüzünü yıkadı ve hazırlanmak için odasına geldi dolaptan 'Siyah takım elbisesini ve Beyaz salaş gömleğini' alıp giyindi. Yeni mekanının son düzenlemelerini yapmaları lazımdı artık açılış çoktan gecikmişti. Kendi kendine söyleniyordu; "Olaylar bir durmadı ki" cebine elini atıp telefonunu çıkardıktan sonra Soneri aramıştı. Aralırın da konuşuyorlardı. Mekanın açılışını yapmak için son düzenlemeleri halledelim diyordu. Mekanda buluşmak için sözleştiler ve yola koyuldular.
Sancaktar Ailesinde ise Sular durulmuyordu Burak, Akgüne son olaydan sonra daha da öfkelenmişken bu sefer onun gerçektende canını yakmak istiyordu ama bunu Abisine çaktırmaması lazımdı, tek başına halletmesi gereken bir şey olduğunun o da farkındaydı. Cihan sancaktarın aklı ise Yağmurda kalmıştı geçen gece Akgünün gelip yağmuru yanından alıp götürmesine çok sinirlenmişti. Eğer Akgünle tekrardan birlikte olurlarsa Yağmura asla ulaşamayacağını biliyordu. Kendi odasında düşünceli bir şekilde volta atıyordu. Son olaylar artık sabrını taşırıyordu Akgüne zarar verme fikri aklına takılıp duruyordu, onu derinden etkileyecek bir olay olması lazımdı ama bunu kendi yapamazdı böyle bir adam değildi Ailesini koruması lazımdı. Aklına birden Mertoğulları ile anlaşma yapmak gelmişti. Bu plan üzerinde biraz düşünüp görüşme ayarlayacaktı. Kız kardeşleri Cemre Sancaktar ise Akgüne yanıp tutuşmuştu. Aylar önce Akgünün kendisine attığı bakış aklından hala çıkmıyordu. Kendisiyle bir an önce konuşmak istiyordu ama bir türlü fırsat bulamıyordu. Kendi kendine "elbet görüşeceğiz Akgün Gökalp Taşkın" diye söyleniyordu...
Selim Kara, her geçen gün Cananın acısıyla yanıp tutuşuyordu. İşlerine konsantre olmaya çalışırken gerçekten de zorlanıyordu ama kendisini toparlaması lazımdı. Yağmur'la ve Altay'la barışmış olmaları onu bir nebzede olsa hayata tutunmasını sağlamıştı. Aklında teyzelerinin evine yerleşmek vardı. Hep beraber tekrar aile ortamı sağlayabilmek, Çocuklarına daha yakın olabilmek için denemesi gerekiyordu. Ama unutmaması gereken bir şey vardı 'Sare' kendilerinden ne istediğini henüz çözememişti. Akgünle kendi telefonlarını dinlediğini hala biliyordu bir yandan Yağmura hocalık yaptığını da biliyordu. Yavaş yavaş hakkında bilgiler öğrenmeye başlıyordu işin kokusu yakında çıkar diye düşünüyordu. Otelden çıkmak için hazırlandı ve eşyalarını topladı. Otelden çıkış işlemlerini yaptırdı. Artık kararlıydı çocuklarının yanında kalacaktı. Eşyalarını aracın arkasına yerleştirdi ve sürücü koltuğuna oturup yola koyuldu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON YAZ
FanfictionStresli bir yaşam sürdürürken kendimi bir az olsun meşgul etmek ve eğlenmek için bir şeyler karalayacağım.