Yepyeni bir şehir ve baştan başlamak.
Başta oldukça zor gelmişti. Bir anlık cesaretle bu şehre gelmeye karar verdiğimde daha doğrusu üniversiteyi burada kazandığımda mutlu olmuştum. Yeni bir sayfa açmanın bana gerçekten de iyi geleceğini biliyordum. Ancak şehre adım atar atmaz bir anda cesaretimin kırıntıları kalmıştı elimde.
Yurtta kalıyordum. Bu aslında oldukça iyi bir seçenekti. Ev bulamazdım. Kimseyi tanımıyordum. Birinin hayatıma girmesine hazır değildim. Birileriyle tanışmaya hazır değildim. Kendi kendime yetip ve mutlu olmak istiyordum. Hayal kırıklığım olsa bile bu sadece benim yüzümden olmalıydı. Başkası yüzünden hayal kırıklığı yaşamak istemiyordum.
Bu kararlarım olumlu sonuç vermişti ve ben yeni açtığım sayfaya uyum sağlamıştım. Başta hiçbir şeyin yolunda gitmeyeceğini düşünsem de şimdi daha da cesurdum. Gülümseyerek kulağıma kulaklığı taktım ve yurdun arka tarafındaki küçük alanda gezinmeye devam ettim.
Antalya bana gerçekten de iyi gelmişti. Artık bu şehir benim için bir ilaçtı. Hayatımın en iyi kararı üniversite için burayı tercih vermek olmuştu. En azından ben öyle görüyordum.
Şarkı dinlemeye devam edip aynı zamanda yürürken aklıma abim geldi. Kalbim biraz sıkışsa da sonra geçti. Onu terk ettiğim o gün geldi aklıma. Herkesin beni terk ettiği, yalnız bıraktığı anlardan sıkılmış ve büyüdüğüm şehri ardımda bırakıp buraya gelmiştim. Hem de hiç kimseye bir şey söylemeden.
Abimin yazdıklarımı okuduktan sonra ne hissettiğini bilmiyordum. Acaba beni anlamış mıydı? Ya da umursamıș mıydı? Belki de önemsemeden yine hayatına devam etmişti. Cevabını bazen merak ediyordum ama bazen boş ver Sıla diyordum. Bilmene gerek yok diyordum.
Geçmiş geçmişte kaldı.
Ve geçmişler geçmeli.
Aksi takdirde acıtıyor. Gün yüzüne çıkması tehlikeli.
Kulaklığımı çıkardım ve kulaklıktan gelen müzik uzaktan gelen hoş bir sesi andırdı. Başımı kaldırıp lacivertin en güzel tonuna bürünmüş gökyüzüne baktım. Dudaklarım kıvrıldı.
"Seninle olan anılarım burada saklı abi," diye fısıldadım. "Onları hep saklayacağım. Ama birlikte bir geleceğimiz yok. Sana kırgınım. Yine de mutlu olmanı istiyorum. Çünkü ben abime hiçbir zaman kıyamadım." Buruk gülümseyișim sürdü. Ardından içimdeki ses fısıldadı.
"Sessizce gittin. Kırgın gittin. Gitmek mesele değil ama sen kırgın ayrıldın o şehirden. Bağırıp çağırmasan da olur. Kırgın gidişler bağırıp çağırmanın boğazda bıraktığı tahrişten daha çok acıtır."
***
Sanat Tarihi bölümünü hep çok istemiştim. Yapıları incelemeyi, her yapının hikayesini öğrenmeyi seviyorum. Kendi sanat dünyamda da gezinmek ve hayaller kurmak beni kendime getiriyordu. Yine her zamanki gibi kulaklığımı takıp odada kendi bölgemi toparlamaya başladım.
İşim bittikten sonra çantamı da alıp ayakkabılarımı giydim ve odadan çıktım. Derse gidiyordum. Yolda yürürken etrafı seyrettim. Hava soğuktu. Havayı içime çektim. İçime çektiğim havanın soğukluğu ciğerlerime çarptı. Biraz rahatlarken dudaklarım kıvrıldı. Okula yürümeye devam ederken yanımdan geçen birinin bir şey düşürdüğünü fark ettim.
Yere baktığımda bunun bir bileklik olduğunu anladım. Bilekliği aldım ve üstündeki Buse yazan yazıya baktım. Arkama baktım. Bilekliği düşüren kız gittikçe uzaklaşıyordu. Kulak üstü kulaklığımı çıkarıp boynuma taktım ve ona doğru koştum.
"Hey!" Beni duymadı çünkü onun da kulağında benimki gibi bir kulaklık vardı. Sonunda ona yetiştiğimde kolunu tuttum. Bir anda bana döndüğünde gördüğüm yemyeşil gözlerle yutkundum. Bana şaşkın şaşkın baktı. Sonra kulaklığını indirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırgın | Texting ✔
ChickLitYekta: Bana karşı bir şeyler mi hissediyorsun seni tanıyor muyum 0545...: Hayır uzun süredir yabancıyız birbirimiz 0545...: Bu hikaye mutlu sonla bitmeyecek :') 0545...: Aşk asla olmayacak bunu unutma *** Başlangıç tarihi: 02.04.2022