"Üç gündür her yere bakıyoruz. Evi aradık, o orospu çocuğu açtı başta. Chad açınca şüphelendik zaten, yanlış numara falan diyip kapattım. Sonra ne zaman arasam hep o açtı direkt yüzüne kapatmaktan başka bir şey yapamadım. Yoongi, pastaneye sormuş. Neydi şu kadının adı? Chaeyoung mu? Ona bile gittik. Hiç bir yerde yoktun Jungkook! Bizi nerden buldu bilmiyorum ama kapıdaki herif gelip senin adını söyleyince ikimizde kendimizi arabada bulduk!"
Jungkook, koltukta yanında oturduğu Jimin'in boynuna doğru kafasını sakladı. Sırtını okşayan el Yoongi'ye aitti ve Jungkook o an bulunduğu yerde tamamlanmış hissediyordu. "Neler oldu bilsen..." Jimin, saçlarını karıştırıp bir kolunu ona sardı. "Anlatmaya başlasan iyi olur o zaman."
Zarif yeşiller diğer koltukta oturan mavi harelerin sahibine ilişti. Hafif bir gülümsemeyle onu izleyen Taehyung'a gözlerini kırpıştırdı. Bu adamın varlığını nasıl anlatabilirdi? Nereden başlayabilirdi? Anlatacak kelimeleri yok gibiydi. Jungkook, onun gerçekliğini, varlığını anlatabilecek kadar güçlü değildi. Bakarken bile dizleri titriyordu. Bütün iyikileriyle tüm pişmanlıkları söküp alan, keşkeleri gözyaşlarıyla beraber bir bir silen bu adamın göğsünün içinde kapladığı yeri nasıl anlatabilirdi?
Taehyung, anlayışla ayaklanıp Namjoon'a başıyla cam kapıyı işaret etti. İkisi dışarı çıkmadan önce Taehyung son kez Jungkook'a sorun yok dercesine gözlerini yumdu. Ona her saniye güvende olduğunu hissettirmeyi kendine görev bilmişti sanki. Jungkook, Taehyung gidince doğrulup Jimin ve Yoongi'ye baktı. Şimdi başlasa derin bir iç çekişten daha fazlasını yapamayacak gibiydi.
Ellerini kucağında birbirine kenetleyip gözlerini yere dikti. Yoongi, korumacı bir tavırla kolunu onun omzuna sardığında tekrar iç çekti. Sonra gözlerinin odağına yamuk yumuk dikilmiş mavi battaniye ve onu tutan Jimin'in eli girdi. Gözleri saniyesinde dolarken kaybettiğini bulmuş gibi hızla battaniyeyi sardı parmakları. Göğsüne bastırıp iyice sindi. "Al, gelmeden önce almak için bir yere uğradı esmer herif."
Kızardığına emin olduğu gözlerini Jimin görürse ağlamaması için kızardı. Jimin, Jungkook ne zaman ağlasa çatık kaşlarıyla ona ne olduğunu sorar sonra da kendi bildiğine göre hallederdi. Chad'i birkaç kere sokakta sinirlendirdiği sarhoşlara dövdürmesi, Jaewook'u dövüp kanlar içinde bırakması, küçücük bir çocukken bile laf eden çocuklara ufak yumruğunu sallamaya çalışması onun yaptıklarından sadece birazıydı. Chad'in geleceği sokakta şansı varsa dört, beş sarhoşla kavga eder sonra da siz bekleyin babamı göndereceğim der kaçardı. Chad eğer adamların hala kafası güzel olduğu saat aralığında gelirse Jimin arkasından sokağın başında yürürdü ki babası olduğunu sansınlar. Sonra da hepsi sebepsiz Chad'i pataklardı zaten. İzin günlerinde, ki özel zamanlar hariç izin günleri hiç olmazdı, yapmaktan en çok haz duyduğu şeylerden biri buydu. Yoongi'yle sokak sokak gezmek dışında Jungkook'a pamuk şeker alırlardı.
Jungkook, dolu gözlerini saklamaya uğraşırken Jimin'in ona 'Ağlama artık! Kim ne yaptı söyle!' Diyeceğini biliyordu. Yoongi, Jungkook'un başını tutup kaldırdı. "Jungkook, neler oldu? Anlat hadi." Jungkook, yutkunup Jimin'e baktı. Meraklı gözlerin hedefi daha fazla olmak istemediği için kısık sesle anlatmaya başladı. Eliyle cam kapıdan dışarıyı işaret etti. "Mavi gözlü olan varya..."
"Ee?"
"O... O beni Chad'in yanından aldı." Yoongi, başını eğip Jungkook'un yüzüne baktı. "Chad peşinize düşmedi mi? Nasıl aldı? Mutlaka YoJa'ya gitmiştir." Jungkook, kafasını iki yana salladı. "S-sanırım işlerden birini aksattı. YoJa'ya gitmiş olsa burada olamazdım. Polise gitmiş. Onlar da beni geri verdi, dinlemediler tabi yine. Taehyung, gelip tekrar aldı ama beni."
Jimin, kafası karışmış bir şekilde baktı. "Bir dakika, bir dakika! Taehyung da kim?" Yoongi, gözlerini devirdi. "Mavi gözlü olan heralde işte. Ne saçma soru soruyorsun?" Jimin, gözlerini kısıp Jungkook'un üzerinden Yoongi'nin saçlarını çekmek için elini uzattı ama Jungkook onu engelledi. Jungkook yüzünden elini indirip devam etmesi için ona baktı. "Darp raporu aldırdılar, diğer esmer olan Namjoon avukat sanırım. Dava açtı bugün. Beni yetiştirme yurduna vermeleri gerekiyordu, ne olacak bilmiyorum. Doğum günümü bir şubat olarak değiştirmek için de başvuracak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İ𝓬𝓮 𝓐𝓷𝓰𝓮𝓵
Fanfiction"Yoğun bir acının içine hapsolmuş bedenimi bir tek sen kurtarabilirdin. Ben öyle şeyler yaşadım ki, insanlar acıyamadı bile. İyi ki geldin. İyi ki beni o karanlık kuyunun dibinden çektin." "Kader seni bulacak yolu çizmeseydi de meleğim, ben yine...