*Medya =Jisoo=
*******
8 Ocak 2013
Jungkook, elinde kurabiyelerle eve girdiğinde koltuğa yamuk bir şekilde yayılmış adamı gördü. Yutkunup tüyleri ürpererek yaklaştı, adımları geri geri gidiyordu sanki. "Kurabiyeleri getirdim." Dedi kısık sesiyle.
Adamın kafası sallanarak doğruldu. Jungkook, kan çanağı olmuş gözlere baktı. Yüzü solmuş, gözleri kızarmış, belli ki hareketleri dengesini yitirmişti. Anlaşılan kafası yine güzeldi. Jungkook, böyle zamanlarda kendini odaya kitlerdi. Olabildiğince hızla kaçar, ayılana kadar gözüne gözükmez sonrasında kapıyı kitledi diye dayak yerdi ama kafası güzelken yaptıklarından sonrasında yediği dayak kat ve kat daha iyiydi.
Elindeki kurabiyeleri yere atıp koşmaya başladı. Odanın kapısından içeri adım atamadan belinden yakalandı. Ona göre cılız ve kısa kalan bedeni elinden geldiğince karşı koyuyordu. Havada ayaklarını sallayıp korkuyla beline sarılan elden kurtulmaya çalıştı. "Siktiğimin veledi! Nereye kaçıyorsun!?"
Banyoya doğru ilerlediğini görünce daha şiddetle çırpındı. "Bırak! Bırak ne olur bırak!" Adam, saçlarını diğer eliyle sertçe çekip Jungkook'un hıçkırmasına sebep oldu. Beline sarılan kol ve kafasındaki eller canını felaket acıtıyordu. Biraz daha sıkarsa nefes alamayacaktı tamamen. "Amına koyacağım en sonunda lan senin!"
Juungkook, çıldırmış gibi çırpınıp ağlarken banyoya girene kadar kurtulamadı elinden. Banyoya girince yere fırlattı küçük çocuğu kafası güzel olan. Jungkook, yerde geriye doğru dirseklerinin üzerine yaslanıp süründü, kaçmaya çalıştı. Pes etmeden kurtulmayı denedi. Ayak bileğinden defalarca çekildi her seferinde daha da korkuyla geri gitmeyi denedi. Duyduğu kemerin tokasından çıkan sesle ağzının içi kurudu. Ayağa kalkıp banyonun kapısına koştu ama kolundan yakalanıp köşeye fırlatıldı tekrar. Canını yakacaktı, çok yakacaktı. Biliyordu, yalvarsa bile duymayacaktı. Jungkook, bir daha lanet etti acizliğine.
Sonra, kovaya su dolduruşunun sesini duydu. Gözleri o kadar çok gözyaşı dökmüştü ki açılmıyordu. Acizliğine ağlıyordu o zamana kadar. İçi yanıyordu ve biliyordu birazdan çok daha fazla yanacaktı. "B-bırak gideyim..." Bunu dediği anda üzerine bir kova su boşaltıldı. Üstü ve saçları ıslandı, ıslak içini gösteren tişörtün içinde ürperdi. Ağzını açıp derin derin nefes almaya çalıştı, titreyen elleri saçlarını çekip utançla üzerini kapatmaya uğraştı.
Kolundan tutulup ters çevrilince arka arkaya durmaksızın hıçkırıkları yükseldi banyonun fayanslarında. İstemiyordu. Yok olmak istiyordu. Hiç var olmamış olmak istiyordu. Çoğu kabuslarından gözlerini açarak kurtulurdu, Jungkook gözlerini yumup hayatından kurtulmayı diliyordu. Ardından büyük bir yanmanın, sızlatan bir acının sesi eşlik etti banyodaki hıçkırıklarına. Kemer sırtına onlarca kez inerken ağlayamadı, acısından gözyaşını dökebilecek kadar duramadı. Nefesi kesildi, boğulamadı. Sesi kesildi, bağıramadı.
Sırtındaki tişörtün parçalandığına emindi bir süre sonra. Çığlıkları tanıdıktı bu banyonun fayanslarına, önce yükseldikçe yükseldi bağırmaları sonra çaresizce azalıp yok oldu ağlamaları. Tepkisizce, tükenmişçe, ruhu bedeninden çekilmişçesine yüz üstü uzandı buz gibi kirli fayanslarda. Sırtına inen darbelerin sonunu beklemek acıtıyordu, acizliği acıtıyordu, dökemediği gözyaşlarının içine akarak oluşturduğu sel acıtıyordu. Çaresizdi, canı çok acıyordu. 'Tanrım!' Dedi gözleri kapalı neredeyse baygın uzanırken içinden. 'Tanrım, yaşatma beni! Yaşamak istemiyorum, yaşatma beni!'
Ölmek için yalvardı Tanrı'ya. Yaşamı son bulsun diye umut etti. Darbeler kesilince sırtı umursanmadan ters çevrilip sırt üstü yatırıldı, dakikalar boyunca boğazı yırtılacak gibi bağıran o değilmiş gibi güçsüzce inledi. Sesler duydu ama anlam veremedi, bilincini kaybetmek üzereydi. Ağzını açtı zorla bir el. Sonra boğazına kadar bir toz döküldü ağzından. Neredeyse bayılmak üzereydi ama yutmamak için çabaladı. Ne olduğunu bilmediği, Chad'in pisliğinin bir parçası olan tozu ne pahasına olursa olsun yutmamaya çalıştı. Karşısındaki adamı bu hale getiren ağzındaki tozdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İ𝓬𝓮 𝓐𝓷𝓰𝓮𝓵
Fanfic"Yoğun bir acının içine hapsolmuş bedenimi bir tek sen kurtarabilirdin. Ben öyle şeyler yaşadım ki, insanlar acıyamadı bile. İyi ki geldin. İyi ki beni o karanlık kuyunun dibinden çektin." "Kader seni bulacak yolu çizmeseydi de meleğim, ben yine...