İyi okumalar📖🐯💜🐰📖...
Jungkook, kurutma makinesinin uğultusunda saçları arasında dolanan parmakları biraz daha net hissetmek için, tek odağı Taehyung'un parmakları olsun diye gözlerini yummuş kafasını arkaya vermişti. Taehyung, ciddi bir dikkatle o an için en önemli iş buymuş gibi Jungkook'un saçlarını kurutuyordu. Dokunduğu bukleleri nazikçe karıştırıyor sonra tarar gibi tekrar yatırıyordu. Aynadan gözlerini kapamış yüzüne yayılan huzurla bekleyen Meleğe baktı. Oturduğu oturağın üzerinde yine emanet gibi yerleşmişti, Jungkook'un her daim utançla büzülen bedeni Taehyung'un yanında daha rahattı ama Taehyung, onun omuzlarının çöküşünü görebiliyordu. Jungkook'un omuzları yıllardır taşıdığı yükle kalkamıyordu, Taehyung birer birer acısını paylaştığı anıların onun dik durması için ufak adımlar olduğunu hissediyordu. Jungkook alabildiğine güçlüyken, gücünü Taehyung ile keşfediyordu sanki.
Ne zaman yaklaşsa, dokunsa, yamacına sokulsa gözlerini saniyesinde kapatan kıvırcık saçlı genci izledi aynadan, saçlarını kuruturken. Kulaklarının üzerine gelen saçlarını bir daha karıştırdı, burnuna ilişen şampuanla karışık Jungkook'un tanımlamaya gücünün yetmediği kokusunu derince içine çekti. Kurutma makinesini kapatıp arkasında ayakta dikildiği kıvırcığın yanaklarını kavradı. Başının üzerine çenesini yasladı. Gözlerini inatla açmayan Jungkook'un bakışlarına, zarif yeşillerdeki düşüncelere ihtiyacı vardı? Neden açmıyordu onları? Ayna yansımasına yunan çağlarının kusursuz eserleri gibi vuran Meleği seyretti. Kafasını arkaya doğru biraz daha eğip saçlarının başlangıcına dayadı dudaklarını. Usulca bir kez daha kokladı. İnsan hafızası kokuları unutmazdı ancak Taehyung'un hafızasının her yanı zaten bu kokuya adanmıştı. Bırakın unutmayı, solumadığı her saniye ızdıraptı.
"Sıcaklığını hissedecek kadar yakınken sana, neden göremiyorum güzel gözlerini? Ne saklıyorsun benden her defasında?"
Jungkook'un boynundaki yumrunun yukarı aşağı hareketine tutuldu kaldı Taehyung. Elleri tuttuğu yanakları hafifçe okşamaya başladı. Jungkook, gözlerini açmadan başını biraz daha yüzündeki parmaklara bıraktı. Boğazına kadar dolan hissi gönderemiyordu. Yutkunuyor gitmiyor, konuşsa susmuyor, nefes nefese yok olmasını diliyordu. Ama sonra ılık ılık göğsünden yükselen esinti vuruyordu boğazına ve bu kez de ömrünün sonunda kadar o his orada kalsın istiyordu. Taehyung'un dokunuşları altında karıncalanan tenine inat kelimeler dudaklarını buldu.
"En güzele dahil etmek için kapatıyorum onları."
Taehyung, Jungkook'un şakağını öptü, önünde ürperen bedeni tüm varlığıyla hissetmişti. Burnu Jungkook'un alnında dolandı. Jungkook'un kafasını biraz daha geriye eğip kendi burnunu Jungkook'un burnuna sürttü. Dudakları ve burnu arasında kalan minik boşlukta durdu sonra. Yüzünü yalayıp geçen sıcak nefes başını döndürüyordu. Acaba Jungkook de bu kadar güzel olduğunu biliyor muydu? Bilmiyorduysa eğer kendini Taehyung'un gözlerinden göremediği için çok şey kaybediyordu. Taehyung, onu olabileceğin ötesinde, dünyevi maddiyatın dışında, her şeyin soyut olduğu bir evrende asla sönmeyen bembeyaz bir ışık hüzmesi gibi görüyordu. Jungkook, Taehyung'un aklına bir melek gibi düşüyordu.
"En güzele nasıl dahil ediyorsun, öyleyse? Söyle ki ben de en güzelimi, en güzele dahil edeyim."
Jungkook'un pembe dudakları kıvrıldı. Onu gördüğünden beri gülmediği kadar gülmüştü, koşmadığı kadar koşmuştu, yaşayamadığı kadar yaşamaya en önemlisi hissetmeye fırsatı olmuştu. Kafasını biraz sağa çevirip kendi burnunu Taehyung'un yanağına getirdi, dudakları Taehyung'un dudaklarının kenarına değdi. Belli belirsiz bir baskıydı Taehyung'a verdiği. Ama tutkulu bir öpücükten çok daha etkili olduğu kesindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İ𝓬𝓮 𝓐𝓷𝓰𝓮𝓵
Fanfic"Yoğun bir acının içine hapsolmuş bedenimi bir tek sen kurtarabilirdin. Ben öyle şeyler yaşadım ki, insanlar acıyamadı bile. İyi ki geldin. İyi ki beni o karanlık kuyunun dibinden çektin." "Kader seni bulacak yolu çizmeseydi de meleğim, ben yine...