11: ''The Orphanage''

962 115 36
                                    

1 Şubat 2012

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

1 Şubat 2012

Jungkook, elindeki kurabiye poşetini sallaya sallaya buz gibi hava şartlarına aldırmadan karın içinde yürümeye devam etti. Burnunu çekti, yine hasta olacaktı. Aslında kış olduğunda her zaman burnu akardı onun. Üzerindeki rengi solmuş kahverengi montun lekeli koluna burnunu sildi. Ayaklarındaki ayakkabıların uçları geçen seneden beri yırtıktı, artık giyerken de ayaklarını acıtıyordu zaten. Chad'e söylese kesin kızardı. Büyüyüyor olmak onun suçu değildi ki...

Sokağın köşesini dönünce iki çocuk gördü. Birbirleri ile tartışıyor gibi gözüküyorlardı. Jungkook, onların üzerindeki birbiriyle aynı montlara, dizlerine kadar olan botlarına, sırtlarındaki aynı baskılı çantalarına baktı. Başını eğip bir kendi üzerine bir onlarınkine baktı. Her yeri leke içerisinde olduğu için utanıp onlar gidene kadar çıkmamaya karar vererek duvarın arkasına saklanmak için dönmüştü ki bir tanesi ona doğru seslendi.

"Hey! Yolumuzu kaybettik, yardım eder misin?"

Jungkook, dudaklarını ısırarak utangaç bakışlarını çocuklara dikti. Eliyle gel işareti yapan mavi gözlü çocuğa baktı ama adım atmak istemiyordu. Utanıyordu, üzerindekilerden, saçından başından, onların yanında kim bilir nasıl saçmalayacağından... Hem Chad ona senin aklın çalışmaz diyordu, 'Ya gider de saçma sapan bir şey söylersem?' Diyordu kendi kendine.

"Gelsene! Sana diyoruz!"

Jungkook, istemeye istemeye yanlarına gitti. Biri mavi diğeri kahverengi gözlü iki çocuğa baktı ikisi de kumral gibi duruyordu biri daha sarışın gibiydi. "Biz yetimhaneden geliyoruz, kurabiye satmak için yolluyorlar. Bu mahalleden ne taraftan çıkılıyor ana yola?"

Jungkook tir tir titreyen eliyle sokağın girişini gösterdi. Mavi gözlü olan merakla ona doğru yaklaştı."Sen üşümüyor musun?" Jungkook, gözlerini ucu açık ayakkabılarına dikti. Onların ki gibi güzel botları yoktu."Üşüyorum." Dedi kısık sesiyle.

Kahverengi gözleri olan diğerine yanlış bir şey söylemiş gibi gözleriyle uyarırmışçasına bir bakış attı. Mavi gözleri olan onu umursamadan sorularına arka arkaya devam etti."Adın ne? Kaç yaşındasın ki? " Elindeki poşeti işaret etti."Bu ne?"

Jungkook, çekinerek kaldırdı yeşillerini."Kurabiye." Dedi kısık konuşmasını bozmadan. "Bizimkiler gibi mi?!" Diye sordu çocuk heyacanla.Jungkook, başını iki yana salladı. "Hayır, bunlar yemek için değil."

"Ne için ki o zaman?"

"Bilmem, Chad yememe izin vermiyor." Kahverengi gözleri olan diğerini kolundan tutarak çekiştirdi."Teşekkür ederiz, biz gidelim artık."

Çekiştirilen çocuk rahatsızca kıpırdanıp sinirle ona bakarak durdu."Yoongi bir dur! Daha adını söylemedi!" Jungkook, kendisine dönen bakışların altında mahçupça soğuktan yeterince kızarmamış gibi kıpkırmızı oldu.

İ𝓬𝓮 𝓐𝓷𝓰𝓮𝓵 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin