24: ''Gone Too Far''

642 87 36
                                    

1 Şubat 2002

"Daha fazla içmemelisin Chad. Yeterince zarar verdin etrafa."

Elindeki şişeyi sertçe masanın üzerine bırakıp ağzını elinin tersiyle silerek sinirle kendisine bakan adama karşı iç çekip başını iki yana salladı kadın. Boş şişeleri toplamaya devam ederken bütün gece olduğu gibi kendi kendine söylenen arada bağıran Chad'in boğuk sesini dinliyordu. Başka bir kadına aşık olan sevgilisinin onun için ağlamalarını içi acıyarak dinliyordu. Onun gözünde bir değeri olmadığını, ne kadar uğraşırsa uğraşsın bir fahişe olarak kalacağını biliyordu. Aşkından öldüğü kadın da öyle değil miydi? Neden bir kez dönüp ona bakarken gözlerinin nasıl parladığına bakmıyordu?

"Seni mahvedeceğim! Bana ettiğin ihaneti fitil fitil getireceğim!" Chad'in bir kez daha öfkeyle bağırışını duyunca elindeki çöp poşetini yere bırakıp mutfağa gitti. Ağlamak istiyordu. Kaldıramıyordu. Sevdiği adamın başkası için sızlanmasına en çok da herkese bakan gözlerinin kendini görmeyişine ağlamak istiyordu. Mutfaktaki kırık sandalyelerden birine oturdu, sağ dizini kendisine çekip başını yasladı. Dalga dalga kumral saçları iki yanına döküldü, ela gözleri dolu dolu olup yaşlarını döktü. Ne çok isteyen vardı bedenini, ne çok dokunan vardı. Para bir vücudu ancak bu kadar kirletebilirdi. Gözlerini açtığından beri büyüdüğü evde bir süre sonra paranın kaynaklarından biri onun da vücudu olmuştu. Hiç yoktan Chad'e onu çıkardığı için şükredebilirdi. Kaçmasına yardım etmişti, evinde kalmasına izin vermişti ama Youngjin, daha fazlasını istemişti. Chad'in vermeyeceğini bildiği gibi günlerce gecelerce Chad'i izlemeyi de istemişti. Bu yüzden gitmiyordu yanından ne olursa olsun. Bu yüzden katlanıyordu onun kendinde olmayan, zalim, acı çeken hâllerine.

Kapının çalındığını duyduğunda kalkmadı. Daha dökecek çok yaşı vardı. Ama Chad'in sesi buna izin vermedi. "Youngjin! Kapı!"

Kelimelerin birbirine dolandığı sesini duyunca tekrar iç çekip gözlerini kurulayarak ayaklandı. Saçlarını bileğindeki tokayla toparlayıp topuz yaparken kapıya doğru ilerledi. Hâlâ koltukta öylece uzanan adama doğru bağırmayı da ihmal etmedi. "Kalk artık! Elini yüzünü yıka bari!"

Chad, homurdanıp ayaklanmaya çalışırken açtı kapıyı. Karşısında duran kadını hemen tanımıştı. İşte Chad'in lafını ağzından düşürmediği yeşil gözleri, işte mermer gibi suratı, işte güzel yüzü... Youngjin, kadının vücudunu da süzüp kendisinde olmayan her güzelliğe bakmak istese de, Chad onu neden seviyor diye düşünmek istese de kendini durdurdu. Kadın çok güzeldi bir kere. Tabi ki onu sevecekti, kendisini sevecek hâli yoktu.

"Buyrun." Dedi en özgüvensiz haliyle. Karşısında dururken bile çekiniyordu. "Kim gelmiş?" İçeriden sesi biraz daha toparlanmış şekilde bağıran Chad yüzünden iki kadının gözü de arkaya kaydı. Youngjin, zorlukla yutkundu. Chad'in sarsılan bedeni kapının pervazına yaklaştıkça gözleri büyüdü ve adımları hızlandı. Youngjin, ufak adımlarla aradan çekilirken kadının kucağındaki battaniyeleri yeni farketmişti. İki kolunda tuttukları... Bebek miydi onlar?

Chad'in sinirle omzundan iteklediği kadın geriye doğru düşecek gibi oldu. "Chad-"
"KES!"

Kadının gözyaşları akmaya başladığında üzerine yürüyen Chad'e rağmen yerinde durmaya devam etti. "NEDEN GELDİN!?" Sesine bakılırsa tamamen açılmıştı, artık sarhoş bile sayılmazdı. Youngjin, ürkek gözlerle izlemeye devam etti, neler olacağını kestiremiyordu.

"Chad, bak benim başka çarem yoktu. Connor, onunla gitmezsem ikimizi de yaşatmayacaktı!" Chad, bir kez daha itti kadını. "Ben seni sevdim lan! Peşinden koştum hatta! Seni o orospuların arasından kim çıkardı? Kim aldı lan yanına!?"

İ𝓬𝓮 𝓐𝓷𝓰𝓮𝓵 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin