13: ''From The Grave To The Stars In The Sky''

976 127 33
                                    

Bu bölüm  @Ze_1_2_3_4_5 bebişe ithaf edilmiştir. Oyların için teşekkürler  güzelim <3  ^^

*******

"Her insana yakışır gülmek

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Her insana yakışır gülmek. En az ağlamak, ömür boyu düşmek bıkmadan kalkabilmek kadar. Her insana yakışır sevmek. Acıyla yoğrulmak, inatla köklenip büyümek kadar. Ama her insanda ayrı durur gözyaşı dökmek. Tıpkı kimine sinirle gülmenin, kimine mutlulukla ağlamanın, kimine delice sevmenin en çok yakıştığı kadar."

Taehyung, kolundan dürtülmesiyle açtı mavi gözlerini. Felaket bir baş ağrısı karşılıyordu onu bugün. Bir önceki gece geçirdiği en zor geceydi sanki. Hiç hali kalmamış yaşam arzusu emilmişti yine hayat tarafından. Yorgun gözleri odağını toparladığında gördü yeşil hareleri. Onun tüm yaşam arzusu yeşil gözlerde can bulmuştu. Daha parlak, daha dinç, daha hevesli gibiydi yaşamaya karşısındaki kıvırcık. Titremiyordu bu sabah, daha az ürkekti duruşu, daha çok huzurluydu.

"Seni, onunla tanıştırmak istiyorum."

Taehyung, anlamayarak çattı kaşlarını. Kimden bahsediyordu? Saat kaçtı? Jungkook kaçta uyanmıştı? Doğru düzgün uyumamışlardı bile. Doğrulup yüzünü ovuşturdu, komodinin üzerindeki saate baktı sonra. Saat sabahın altısıydı sadece üç, dört saat uyumuşları. Ama kıvırcık olan hiç olmadığı kadar istekli duruyordu. Belliydi, onun için cesaret etmesi bile zor olan bir şey için hevesliydi. Taehyung çok kolay anlayabiliyordu, bilmediği bir bağ varmış gibi ne hissetse sanki algılıyordu.

"Kiminle?"

Diye sordu uykulu boğuk sesi. Jungkook'un şiş gözlerine, karmakarışık saçlarına rağmen nasıl da güzel olduğunu sabahın bu saatinde düşünmesi normal miydi? Ama o... O çok güzeldi, Taehyung'un gördüğü en güzel varlıktı. İç çekti düşüncelerine Taehyung, içinden geçenleri kendine bile anlatamazdı.

Jungkook, dudaklarını ısırarak indirdi gözlerini kucağına. Ellerini birbirine geçirmiş kendini hazırlıyordu. Bahsetmesi bile zorken az kalsın kırılacaktı cesareti. "Melek... Onunla tanıştıracağım seni."

Taehyung, istediği şeyin bu olduğunu duyunca ürperdi. Bu kadar güvenmiş miydi? Jungkook'un kendisini nasıl açtığını, yaralı yüreğini ona nasıl gösterdiğini anladı. Nefesleri istemsiz hızlanırken utanmasa ağlardı. Beklemiyordu, bunu hakettiğini bile düşünmemişti. Anlaşılan Jungkook'un duygularını işleyen meclis tahmininden daha minnet üzerine çalışıyordu. O; sevildiğini, ilgiyi hissettiği anda kendine borç biliyordu. Karşılığında vermesi gereken şeyler varmış gibi, insanlar onu sevsin diye onlara bir şey vermesi gerekliymiş gibi...

Ellerini Jungkook'un yüzünün iki yanına koyarak kaldırdı başını. Dolu dolu olmuş yeşillerin içine baktı, yutkunmamak için zor duruyordu, yutkunacak olsa da yutkunamazdı gerçi. Buruk bir gülümseme yer etti yüzünde.

"Bunu yapmak zorunda değilsin."

Taehyung, dakikalar önce titremiyor diye şükredeceği bedenin tekrar titrediğini gördüğünde dişlerini kıracakmış gibi sıktı çenesini. Jungkook kaçırdı gözlerini, bakamadı Taehyung'un şefkatine. Çok fazlaydı... Görmemişti, bu kadarını. Taehyung'un şefkati çok fazlaydı. "B-ben istiyorum."

İ𝓬𝓮 𝓐𝓷𝓰𝓮𝓵 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin