four

2K 53 2
                                    

Sabah telefonumun sesiyle uyandım. Telefona baktığımda Hilal'in aradığını gördüm.

"Zümrüt!" sesine bakılırsa ağlıyordu. Aklıma gelen ilk şey Cihan'la işlerin ters gitmiş olması ihtimaliydi.

"Ne oldu Hilal? Neden ağlıyorsun?" dediğimde bana cevap vermeye çalıştı ama o kadar şiddetli ağlıyordu ki doğru düzgün konuşamıyordu.

"Bir sakin ol Hilal." diyerek sakinleşmesini ve anlatmasını bekledim.

"Dün Cihan'a her şeyi anlattım." dedi.

"Ne dedi? Ne yaptı? Ağzından cımbızla laf alınıyor Hilal! Anlat baştan."

"Reddetti beni. Ve gerekçesi de çok saçma! Neymiş en yakın arkadaşının kız kardeşine o gözle hiç bakmamış bakamazmış."

"Canım benim sakin ol şimdi sen ağlama daha fazla ben iş çıkışı hemen gelicem yanına tamam mı olmazsa abin izin verirse bir iki saat erken çıkar yanına gelirim."

"Tamam." dedi ve kapattı. Bende hemen hazırlanıp şirkete gitmek için yola koyuldum. Yoldayken olanları düşünüyordum. Bana göre Cihan'nın böyle tepki vermesi oldukça normaldi. Her zaman Hilal'i bir abi olarak korumuş kollamıştı. Hilal'e çok üzülüyordum ve çözüm düşünüyordum. Bunları düşünerek zaman geçmişti ve ben şirkete varmıştım. Hemen odama doğru çıktım. Dünden kalan evrakları düzenlerken telefon çaldı. Murat yanına gelmemi istiyordu. Murat'ın odasına doğru giderken- odaları arasında mesafe az- kapısının orda Cihan'la karşılaşmıştım. Hal hatır soruları geçtikten sonra Cihan o soruyu sordu.

"Olanlardan haberin var değil mi? Biliyordun Hilal'in beni sevdiğini."

"Evet Cihan biliyordum." dediğimde elini saçlarından sinirle geçirdi. Anlaşılan bu konu canını epey sıkmıştı.

"Bak Cihan senin Hilal'i neden istemediğini, dün söylediklerini Hilal anlattı ama benim asıl kafama takılan şey şu ki cidden Murat yüzünden mi istemiyorsun yoksa başka sebebi var mı?" dediğimde sanki biraz panik olmuştu ya da bana öyle geliyordu.

"Başka ne sebebi olabilir ki? yıllarca kardeşim dediğim insanın kız kardeşine yan gözle bakamam ben ayrıca Murat bunu duyunca ne olacak hiç düşünüyor mu Hilal?" dediğinde daha da kuşkulanmıştım çünkü fazlasıyla hızlı konuşuyordu ve sesi titriyordu. Elbet çıkardı ortaya eğe bir şey saklıyorsa. Daha fazla konuşmayı uzatmayarak Murat'ın odasına girdim. 

"İki gün sonra Arap müşterim Türkiye'ye gelecek. Antalya'daki ortak olduğum hotelden misafirlere, bana ve kişisel asistanıma oda ayırt. Ayrıca hoteli bilgilendir hazırlıklarını yapsınlar."

"Ben gelmeyecek miyim?" diye sorduğumda yüzüme baktı ve net sesiyle "Hayır." diyerek cevap verdi. Odadan çıktığımda düşünüyordum benim neden gitmediğimi çünkü genelde böyle şehir dışı toplantılara yönetici asistan giderdi. İster istemez benden uzak durmak istediği için beni götürmediğini düşündüm. Odama geçtiğimde bütün işleri çabucak bitirmeye çalışıyordum çünkü erken çıkıp Hilal'e gidecektim. Neyseki işlerimi hızlıca bitirmiştim, Murat'tan da izni koparınca hemen Hilal'in yanına gitmek için yola çıktım.

Hilal'in evine geldiğimde hemen zile bastım.Bir süre sonra kapı açıldı ve bitmiş bir halde olduğu her yerden anlaşılan Hilal beni karşılamıştı. Hemen içeriye geçtim. Kendi gibiydi evide oldukça dağınık. 

"Zümrüt!Canım arkadaşım iyiki geldin." demişti kısık bir sesle.

"Bebeğim yıpratma kendini bu kadar. Dünyanın sonu değil ya hem hiçbir şey bitmiş değil. O Cihanı kendine aşık edeceksin tamam mı?"

"O bana aşık olmaz ki! Unutma ben onun biricik dostunun kız kardeşiyim.Yemin ederim abimden nefret etmeme az kaldı." diyerek ağlamaya devam etti.Ona ne desem fayda etmezdi bu yüzden hiçbir söylemeden sarılmaya devam ettim.10 dakika sonra Hilal aniden omzumdan kalkarak "Haklısın Zümrüt! Bu şekilde pes edemem!" dedi. "Aynen öyle güzelim onu bir güzel kendine aşık edeceksin ve abini de dert etme tamam mı?" dedim sırada zil çalmıştı. Ben bakarım diyip ayağı kalktım.Kapıyı açtığımda hayatımın bir dönemini güzelleştirmiş bir dönemini karartmış olan kişiyi gördüm. Beni gördüğüne şaşırmamış gibiydi zira Hilal ele ne kadar yakın olduğumuzu en iyi bilen oydu. Kapının önünden çekilerek kena kaydım ve geçmesine izin verdim. Bana bir selam vermekten bile acizdi.

"Bu halin ne Hilal? Neden ağladın?" dedi sert sesiyle.Hilal'le göz göze geldik belli ki ne diyeceğini şaşırmıştı. Hemen müdahale ederek "Film izliyordukta sonu kötü bitince Hilal de çok etkilendi." dediğimde Hilal de yalanıma ayak uydurarak onay verdi. Murat ikna olmuşa benziyordu ve benimde artık gitme vaktim gelmişti bu yüzden geç olduğunu gideceğimi söyleyerek evden çıktım. Evin bahçesinden dışarı doğru yürürken Murat'ın adımı seslendiğini duydum.

"Bu saatte tek başına eve gitmen doğru olmaz. Ben bırakırım seni zaten karşıda bir işim vardı." dediğinde ne yalan söyleyeyim şaşırmıştım çünkü genelde beni umursamazdı. 

"Gerek yok Murat Bey." dediğimde suratını buruşturdu.

"Uzatma Zümrüt! Bin hadi." Dedi. Yola koyulduğumuzda fazla sessizdik. O da konuşmuyordu ben de ve sıkılmaya başlamıştım bu yüzden telefonumu çıkararak Instagramda dolaşmaya başladım. Bir süre sonra Murat bu ölüm sessizliğini bozarak "Bana şirket dışında Bey diye hitap etmene gerek yok." dedi. Ondan beklenmeyecek sözlerdi bunlar zira resmi olmayı severdi. Tamam diyerek karşılık verdim ve yol boyunca ettiğimiz laf bunlardan ibaretti. Beni eve bıraktığında evin önünde ki o tanıdık arabayı gördüm.İstemsizce içimi bir korku sarmıştı.

ZÜMRÜTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin