fourteen

1.2K 30 2
                                    

"Hala görüşüyor musun o herifle?" demesi beni hem şok etmişti hem de sinirlendirmişti. Hala görüştüğümü mü düşünüyordu? "Saçmalama Murat! Seninle evlenecekken neden onunla görüşeyim ki?" dediğimde bir süre hiçbir şey dememişti ardından ayağa kalkıp lavaboya gideceğimi söyledim ve lavabo koridorunda durup Alperen'i aradım. Hemen açmıştı. 

"Merhaba Alperen. Napıyorsun?" 

"Hastanedeyim. Öğle arasına çıkmıştım." dedi. "Alperen ben cevabımın olumsuz olduğunu söylemek için aramıştım." dedim. 1-2 saniye bir şey demedi ve sonra "Neden?" dedi. Şimdi ne diyecektim ki ben? "Alperen ben evlenmek istemediğime karar verdim." dedim. "Hemen evlenmek zorunda değiliz ki sadece birbirimizi tanırız bir süre." diye cevap verdi. "Lütfen ısrar etme Alperen ben şu an zor bir zamandan geçiyorum odaklanmam gereken başka şeyler var." dediğimde daha fazla ısrar etmemişti. Telefonu kapattıktan sonra kendimi kötü hissetmiştim. Ona umut vermiştim ve Murat için vazgeçmiştim.

Masaya döndüğümde Murat telefonuyla uğraşıyordu. Kahvelerimizi içerken bir yandan da isteme , nişan, düğün hakkında konuşuyorduk. "Balayı için nereye gitmek istersin?" dedi. "Bence balayına gerek yok." dedim. "Hayır gerek var. Biz balayındayken evimiz hallolmuş olur." diye cevap verdi. Evimiz mi? "Evimiz derken?" dediğimde yüzünde anlamamış gibi bir ifade vardı. "Sana söylemeyi unuttum. Yeni bi' ev aldım, benim evim çok küçük ve çocuklu bir aileye göre değil. Hastane işinden sonra bakmaya gideriz." dedi. Bu sözlerden sonra Murat'ı hastaneden aramışlardı. Sonuçlarım çıkmıştı. Hastaneye gittiğimizde doktor bizi hemen içeri almıştı.

"Evet sonuçlarınız çıktı Zümrüt Hanım. Hamile kalmanız için hiçbir engel yok gayet sağlıklısınız sadece demir eksikliğiniz var ama ileri boyutta değil bunun için ilaç yazacağım düzenli kullanımda demir eksikliği probleminiz geçecektir." dedi. "Teşekkür ederim Doktor Bey." diyerek reçeteyi alıp çıkmıştık. Hastanenin karşısındaki eczaneden ilacı aldıktan sonra yeni evimize bakmaya gitmiştik. Evi ilk gördüğüm anda çok beğenmiştim. Kocaman bahçesi en beğendim şey olmuştu. İster istemez hayaller kurmaya başlamıştım. Çocuğum burda koşup oynayacaktı. Keşke Murat'la daha farklı olsaydı. 

Hafta sonu-İsteme Günü

Bugün istemem vardı. Oldukça heyecanlıydım. Evde ki telaş beni daha da heyecanlandırıyordu. İki gün önce annemlere gelmiştim.,Annemler Sakarya'da oturuyorlar, Çok güzel bir evleri vardı resmen huzur kokuyordu her bir yanı. 

Çok güzel kırmızı bir elbise seçmiştim dizlerimin biraz aşağısında, omuzları açık hoş bir elbiseydi. 

*****

Kapı çaldığında kalbim deli gibi atmaya başlamıştı. Kapıyı açtığımda Murat'ın annesi ve babası, Hilal vardı. Çok fazla kalabalık olmaya gerek olmadığını düşünmüştük bu yüzden aile arasında bir isteme-söz olacaktı. 

"Hoşgeldiniz." dediğimde Murat'ın annesi Hoşbulduk diyerek içeri geçti. Hilal'in imalı gülüşünden sonra nihayet Murat'la göz göze gelmiştik. Elindeki çiçeği ve çikolatayı bana uzatırken "Kırmızı yakışmış." dedi ve içeri geçti. Kalbim atmaktan vazgeçti, vücudum hareket etmekten vazgeçti o onda. Birkaç saniye sonra annem gelip "Kızım ne dikiliyorsun orda gitte kahve yapsana." Annemin bu sözleri ile kendime gelip kahve yapmak için mutfağa doğru geçtim. Yaklaşık 10 dakika sonra kahveler hazırdı. Kahveleri tepsiye koyup tepsiyi de elime aldıktan sonra ellerim o kadar çok titriyordu ki biraz durdum sakinleşmek için. Azda olsa sakinleştikten sonra içeriye doğru yürümeye başladım. Salonda ilk Hilal'le bakıştık sonra önce babasına sonra da annesine ardından kendi anne ve babama kahvelerini dağıttım. Hilal'e de kahvesini verdim ve sıra Murat'a gelmişti. Murat tepsiden kahvesini alırken tedirgin gibiydi. Tabii ki içine tuz koymuştum. Dikkatlice Murat'ın tepkisini bekliyordum. Kahvesinden bir yudum aldıktan sonra bakışları direkt beni buldu ve kötü kötü baktı. Kahveden sonra biraz sohbet edildi ve Murat'ın babası söze girdi. 

"Hamit Bey ziyaretimizin sebebi belli. Hiç lafı uzatmayayım. Allah'ın emri Peygamberin kavli ile kızınız Zümrüt'ü oğlum Murat'a istiyoruz." dedi.

"Gençler görüşüp anlaşmışlar. Bende verdim gitti." deyip güldü babam. Herkesin yüzünde bir tebessüm vardı. Yüzüklerin takılması için Murat'la ben ayağa kalkmıştık. Murat'ın babası yüzükleri takıp kırmızı kurdeleyi kesti. "Hayırlı uğurlu olsun. Allah tamamını erdirsin." dedikten sonra el öpme seremonisi başlamıştı. Herkesin elini öptükten sonra yerlerimize geçmiştik. Annem ve Seçil Hanım koyu sohbete girmişlerdi. Biz de Hilal'le sohbet ediyorduk. Babam ve Yahya Bey balkonda sigara içiyorlardı. Murat'sa telefonuyla uğraşıyordu. Murat'ın sesiyle başımı ona çevirdim. "İzniniz olursa ben bir lavaboya gideyim." dediğinde Annem "Tabii oğlum Zümrüt göstersin sana." dedi. İkimizde ayağa kalktık ben lavabonun olduğu koridorda ilerlerken Murat da beni takip ediyordu. Nasıl oldu anlamadım birden Murat kolumdan tutup beni duvara yaslamıştı. "O tuzlu kahvenin hesabını verme zamanın geldi güzelim." deyip dudaklarıma yapışmıştı. Bende ona karşılık verirken Murat ellerini belime koydu. Biraz daha bu şekilde öpüşmeye devam ederken belimde ki eller aşağıya doğru inmeye başladığında dudaklarımızı ayırdım. Murat bu sefer başını boynuma gömüp boynumu öpmeye başlamıştı. "Murat dur biri görecek." dediğimde durmuştu ve yüzüme bakmıştı. Beni bırakıp "Bi' aynaya bak istersen." dediğinde bi' an yüzümde iz falan mı var diye düşünmüştüm ama aynaya baktığımda o dağılmış rujumdan bahsediyordu. Rujumu silip tekrar sürdüm ve içeriye geçtim. Hilal "İki saattir napıyorsun? Hem yanakların niye kızarık senin?" dediğinde utanmıştım. "Ha anladım ben tamam. Utanma utanma kocan olacak o senin." bunu dediğinde daha da utanmıştım. "Sus Hilal." diye cevap verdim. 

Kafa karışıklığı olmaması adına Murat'ın anne babasının ve Zümrüt anne babasının isimlerini buraya bırakıyorum.

Murat'ın babası: Yahya  Annesi: Seçil 

Zümrüt'ün annesi: Saliha  Babası: Ali

ZÜMRÜTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin