"Tam olarak ne görüyorsun Haşmet abi?" Küçücük çay ocağına toplanmış sıra ile Haşmet abiye fal baktırıyorduk.
İlk fincanı açılan kişi verdiğim güçlü savaş sonunda ben olmuştum. Holding'teki herkes saldırmamdan korkmuş sırasını bana vermişti.
"Bakalım ne görüyorum." Bundan kısa süre önce fallara inanmayan ben şimdi bambaşka bir insana dönüşmüştüm. Bildiğiniz her şeyden bir ipucu çıkartıyor konuyu Eymen ile benim aşk hayatıma getiriyordum.
"Bakalım ne görüyorum?"
Fincanı alıp evirip çevirdi. Kaşları çatık halde bana baktı. "Burda kapkaranlık bir yol görüyorum..." Bir bana bir fincandaki telveye bakıyordu. "...yol ıkiye ayrılıyor. Birinin ucu uçurum diğerinde..."
"Diğerinde..." Öne doğru eğilmiş ellerimi çenemin altında birleştirmiştim. "Diğerinde ne görüyorsun?"
"Bembeyaz bir elbise."
Fincana doğru abanıp bahsi geçen beyazlığı görmeye çalıştım.
"Kefendir belki..." Kulağıma ulaşan Leyla'nın sesi öfkeyle arkama dönmeme neden olmuştu. Tamam hakkında öğrendiğim gerçek bana dahada bir düşman kesilmesine neden olmuştu ama bulaşmalarına karşılık vermediğim için pes etmesi gerekmez miydi?
"Gelinlik görüyorum ben." Fincanı kapatıp lavaboya koydu Haşmet amca. "Yakında tuzlu kahveni köpürtürüz." Bunu söylerken eliyle Salt Bae hareketi yapmış bana Bera'nın bahçedeki şebek halini hatırlatmıştı.
Başımı iki yana sallayıp Seda'nın falını dinlemeye devam ettim. Çoğu şeyi sorgulamadığım gibi bunuda sorgulamadan merak etmeden geçicektim...
#####
"Bera sabah seni sordu?"
"Beni?" İş çıkışı Doruk'un yaptığı kahveyi içmiş Haşmet abinin sözünü ettiği beyaz gelinliği görmeye çalışıyordum.
"Sabah erkenden kalkıp kahvaltı etmeden işe gitmişsin..."
Başımı salladım. Bera ile başbaşa mümkün olduğunca az ama öz kalmaya çalışıyordum. Vicdan azabım doruk yapınca kaçıyor saklanıyordum.
"İki adet yol yada gelinlik görüyor musun?"
Şaşkın şaşkın bana baktı. Ne yaptığımı anlamıyor gibi bir hali vardı."Olması lazım çünkü." Bir insanın geleceği tek olduğuna göre falları da gerçekleşene kadar aynı çıkmalıydı.
"Şu yol gibi sanki?"
Dalga geçti. Bera'nı evde beni beklediğini söyleyip masayı topladı.
"Anladık gidiyoruz."
Kısa yoldan çalılardan atlayarak yan bahçeye geçtim. "Şuraya bir basamak falan koymak lazım. Böyle zor oluyor."
Yan bahçede kalan Doruk normal insanlar gibi tolu kullanmamı söylerken ben onu mimiklerini taklit ediyordum.
"Kaçtım ben."Arkama dönüp eve yöneldim. Gözüme takılan manzara geri adımlamamı emredince şaşkın şaşkın birkaç adım geri geldim. "Yuh!"
Dün yolduğum papatyaların yerine bugün yenileri ekilmişti. Bahçe düzeni Bera için takıntı gibi birşeydi.
"Sen burada gülleri sulaya dur millet sevgilini pazar kahvaltılarına çıkarsın."
Cıkcıklaya cıkcıklaya eve girdim. Anahtarı ayakkabılığa koyup Bera'ya geldiğimi haber verdim.
"Çıt yok."Koridorda ilerleyip salona geçtim.
İçeride seslenişlerime cevap vermeyen Bera'yı uyur halde görmeyi beklemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Çeşmesi (Tamamlandı)
Humorİnsanlar ikiye ayrılır. Tatlı tesadüflerin mükemmel aşkı önünüze sunabileceğine inanan romantikler ve gerçekte ruh eşi diye bir şey olmadığına inanan mantıkçılar... Cansel dışarıdan bakıldığında evcilleştirilmesi mümkün olmayan vahşi bir kedi olabil...