Herkese merhabalar efendim!Nasılsınız bakalım? Beni sorarsanız eh işte derim. Pek keyfim yok ama bu bölümü tamamlayıp atmama engel olamadı. Yazmak bana iyi geliyor. Özellikle aslında sizin gibi benim de yeni tanıştığım bu karakterleri yazmak iyi hissettirir diye düşündüm.
Neyse. Upuzuun bir bölüm bekliyor sizi. Paragraf aralarına atacağınız yorumlarda ve bölüm sonundaki sorularımda buluşalım.
Bu arada medyaya koyduğum şarkıyı gerektiği yerde açmayı unutmayıın. Daha anlamlı geleceğinden eminim.
O zaman keyifli okumalar!
Eve girdiğimde salonun ışığının yandığını gördüm.
Tahminimce Cihangir uyumamıştı.
Odama çıkmak için merdivenlere yöneleceğim sırada salondan gelen sesle tahminimde yanılmadığımı anladım.
"Yanıma gel Güneş."
Kim bilir yine konuşacak neyi vardı?
Oldukça büyük salona girdiğimde beni ilk karşılayan şey Romen rakamlarıyla yazılmış duvar saati oldu.
23.52
Yeni yıla girmemize 10 dakikadan az bir süre kalmıştı. Gözlerim saatten ayırdım ve "Ne o?" dedim karşısındaki tekli koltuğa otururken. "Yeni yıla girmeyi mi bekliyorsun?"
Sesimdeki alay eden tını sözlerime eşlik ederken bu hâllerime alışkın olduğu için bir şey demeden elindeki kitabın sayfasının ucunu katlayıp kapağını kapattı.
Goerge Orwell'in 1984 kitabını okuduğunu görmüştüm bu hareketiyle.
"Yeni yıldan çok seni bekledim aslında..." deyip sert bakışlarını gözlerime diktiğinde bakışlarımı kitaoptan ayırıp ona çevirdim. "Bu saate kadar ne yapıyordun dışarıda? Kaç defa aradım seni?"
Bunu söylemesiyle birlikte henüz üstümden çıkarmadığım montumun cebine elimi atıp telefonumu çıkardım ve baktım.
18 cevapsız arama
Cihangir"18 defa," dediğimde bu lakaytlığım sinirini bozmuş olmalı ki elini önündeki orta sehpaya vurdu.
Çıkan ses, sessiz evde yankılanırken gözlerimi kapattım sadece.
"Bana doğru düzgün cevap ver Güneş! Bu saate kadar neredeydin?"
Az önce yaptığı şey ve şimdiki yüksek ses tonu da beni sinirlendirirken sakinliğimi bir kenara bırakıp ona yaklaştım çatık kaşlarımla. "Sana ne Cihangir? Sana ne?" deyip devam ettim. "Beni küçücükken sözünü dinlemedim diye kapıya atıp hatta bununla da kalmayıp terk edildiğim durağa götürüp bir gece boyunca yalnız bırakırken merak etmedin de şimdi ediyorsun?" dediğimde yüzündeki sert ifade bir an için kendini pişmanlığa bıraksa da kendini topladı. Ekledim. "Şimdi karşıma geçip bana evladını merak eden baba pozu kesme!"
"O gece seni orada yalnız bırakmadım. Adamlarım tüm gece etrafındaydı. Ve şunu ısıtıp ısıtıp önüme koymaktan vazgeç bana her kızdığında. Bunu akıllanman için yaptığımı biliyorsun."
Güldüm istemsizce. "Akıllanmam için..." dedim gülüşümün arasından. "Bir işe yaramadı ama. Sen bana yine istemediğim hiçbir şeyi yaptıramadın Cihangir..." dediğimde çatık kaşlarıyla yüzüme bakmayı sürdürdü. İşaret parmağımı yüzüne doğru sallarken konuştum.
"Bana acı çektirmek istedin sen o gün. Ve başardın. Kendinle gurur duyabilirsin," deyip arkama yaslanıp sakinleşmeye çalıştım.
Bir süre sessiz kaldıktan sonra konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜŞLER DURAĞI
Teen FictionBir süre yüzümü izledikten sonra bir şey demeden yanımdan geçip merdivenin birkaç basamağını çıkmıştı ki durdurdum onu. "Kora!" Durdu fakat bana dönmedi. Bir şey de söylemedi. "Teşekkür ederim." Bir süre sessiz kaldı. Ardından "İyi geceler..." di...