Bir ay sonra ...Hayallerimdeki damat tipinden çok uzaktı. Fazla geveze , popüler , değişik ruh halleri çok olan bir çocuktu . Kesin konuşmanın bu hayatta ne kadar gereksiz bir şey olmuş olduğunun da farkına vardım. Bir hafta sonra doğum günü vardı. Sabrımı zorlamaya çalışıyordum. Neden bu kadar tez canlıydım ki ? O günü güzel bir şekilde atlatabilmek için elimden geleni yapacaktım.
Sonraki günlerde onu takip ettim. Belki büyük bir saçmalıktı onu takip etmem. Ama hayat sıkıcı geçirilebilecek kadar uzun değildi ki . Kendimi Sherlok Holmes 'a benzetiyorum.Bu tür işleri sessiz sedasız kimse anlamadan yapıyorum. Onun ne tür şeylerden hoşlandığını bulmaya çalışıyordum. Her gün ki kıyafetini özenle seçiyor gibiydi. Zengin miydi yoksa haddinden fazla tarz sahibi miydi ? Aklımın bir ucunu saçma sapan sorularla yorarken diğer tarafını da zorlanarak mantıklı şeylere itmeye çalışıyordum. Ama bir şey kıyafetlerinden daha çok dikkatimi çekmişti. Saatlerden çok hoşlanıyor olmalıydı. Hiçbir gün onu saat takmadan görmemiştim. Bu işi iyice araştırmalıydım.
Okuldan çıktıktan sonra arkadaşlarıma bir bahane uydurarak yanlarından ayrıldım. Onu takip edecektim. Trençkotumun koca şapkasını başıma ve siyahi gözlüğümü gözüme koyduktan sonra hazırdım. Geçen beş dakikanın ardından bir saatçiye girdi ve zamanımı fazlasıyla çalarak tam üç tane saat alıp çıktı. Üç saatin ardından artık tezimde ne kadar da haklı olduğumun farkına varmamı sağlamıştı.
Hayallerimin arkasına sığınmış bekliyordum. Okulda onu gördüğüm zaman gözlerimi ondan ayıramıyordum. Arkadaşımın kuzeniydi belki ama ben ona kanka gözüyle yani onun bana baktığı gözle bakamıyordum. Şu zamana kadar nadir hissettiğim hisleri ona karşı hissediyor muydum acaba ? Belki kesin cevap veremiyordum bu sorunun cevabına. Ama kalbimin ona karşı boş olmadığının da farkındaydım. Kafamı çevirip onu görünce yanına gitmek istedim. Ve yine kendime hakim olamayarak yanına gittim. Bir sürü şımarık arkadaşıyla banklarda oturmuşlardı. Oradaki kızların her birini Koray'ın yanında oturdukları için boğazlayasım geliyordu .Hepsi minicik etek giymiş, bacaklarını sergiliyordu adeta. Ama o da haklı bu konuda onlar benden daha cömert davranmışlardı. Ben doğal olmayı seven bir kızım onlar gibi olamam ki. Olmak da istemiyordum açıkçası. Üstümde Harry POTTER 'ın tişörtü , altımda da yırtık açık mavi bir kot vardı. Onlara yanaştığımda hepsi birden bana baktı. Aralarından sarışın olan kız ''Birileri yolunu karıştırmış galiba , canım biz aramızda bebekleri bulundurmayız .'' dedi ve pis pis sırıtmaya başladı.
" Ne diyorsun sen ya ?" Işte o anda o kızı bir kaşık suda boğabilirdim . Elimi sıktım ve onun gözünden düşmemek için saçını başını yolmamayı tercih ettim.
''Terbiyesizlik yapma istersen Gizem?'' dedi Koray . Zaten kendimi savunmama ihtiyacım olmadığını farkettim.
Korayla bir an yüz yüze geldik yüzüne gülümsemeye çalıştım ama yüzümdeki buruk ifadeyi fark etmiş olmalıydı." Özür diler misin lütfen ? " dedi.
''Bu da ne demek oluyor şimdi? O kızı bana karşı savunacak değilsin dimi?''. Koray'ın umursamaz bakışları ve beni koruması çok hoşuma gitmişti açıkçası." Koray gerçekten gerek yok ." Benim yüzümden kavga çıkmasını da istemezdim tabi.
Koray Gizem'e baktı ve sonra kafasını bana çevirerek '' Otursana neyi bekliyorsun?'' dedi.''Yok ya rahatsız etmeyeyim." bir andan oturmak için içimdeki şeytan ısrar ederken diğer tarafım naz yapmanın bir kız kuralı olduğunu söylüyordu.
Gizem daha fazla dayanamadı ve kalkarak hızlı adımlarla uzaklaşmaya başladı.Koraysa arkasından uzun uzun baktı. Uf ya kızım ne yaptın sen ? Üzülmesini istemezdim ki hiçbir zaman.
'' Gelsene seni arkadaşlarımla tanıştırayım? '' dedi. Demek ki beni arkadaşlarıyla tanıştıracak kadar değerli görüyor herhalde diye düşündüm. Ben de daha fazla ısrar etmedim ve Koray'ın dibine hafiften sıvıştım.
''Selam ben Can ,ben de Hakan ,Merve ,Yağmur..''hepsiyle sırasıyla tokalaştım .Sonra da sohbet etmeye başladık. Koray'ı yakından tanıdıkça daha çok seviyordum sanki . Muhtemel bir aşkın rüzgarına kapılmış gidiyordum sanki . Kulağımın dibinde hayali çalan müzik anlattıklarıyla daha çok gülmeme neden oluyordu.
'' Bu arada iki gün sonra doğum günüm var gelirsin değil mi?''
''Biliyorum."dedim ve sonra onun şaşırmış bakışına maruz kalınca pot kordığımın farkına vardım.
" Yani duydum. Şartları zorlayacağım emin ol.'' gözümü kırptıktan sonra ''Neyse benim gitmem lazım , sonra görüşürüz. " dedim.
"Neden ?"
""Kızlar bekliyordur."
" Peki o zaman sonra görüşürüz ."
"Görüşürüz ." Hepsiyle öpüştükten sonra yanlarından ayrıldım. Gözlerimden mutluluk fışkırıyordu sanki. İki dakikada şebeğe dönmüştüm bildiğin.
***
Doğum günü hakkında ağzımdan hiçbir şey kaçırmamaya özen gösteriyordum. Oradan eve geçip kendimi yatağımın üstüne fırlattım. Fazlasıyla yorgun ve mutluydum. Gözlerimi açtığımda saat yedi olmuştu. Daha doğum günü için hiçbir şeyim hazır değildi. Gözlerimi ovuşturup bunları düşünürken kızlar birden odamı bastılar.
''Kaldır elleri kaldır kaldır.''
''Tamam teslim''
''Paketiniz var. içine acil bakmanız istendi.''dediler. Birbirlerine bakıyorlardı ve gülmemek için kendilerini zor tuttular ve tabi ki ben de öyle. Kocaman bir paketti bu. Hızlıca kurdelesini açtım ve kutuyu yere fırlattım. İçinden gece mavisi sırt dekoltesi olan balık bir elbise çıktı. Elbise o kadar şahaneydi ki gözlerim kamaştı. ''Yoksa bu..'' cümlemi devam ettiremeden ''Evet tatlım bu senin elbisen. O günün yıldızı sen olacaksın merak etme.'' dediler. Daha fazla gözyaşlarıma hakim olamadım ve '' Gelin buraya'' dedim. Onlara sımsıkı sarıldım sanki bir daha bırakmayacakmış gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yürüyen Gölgem
Teen FictionHayatındaki yanlışlara bir de doğru katmaktı sadece isteği. Bu üniversiteyi kazandıktan sonra özgür olmak istiyordu , sadece bunu düşleyerek gitmişti oraya. Ama kader onun peşini bırakmamıştı. Sevgi beslediği insanlar tarafından her zaman ki gibi or...