Aklını okumak diye bir kavram olabilseydi keşke. Şu anda ne düşündüğünü neden tahmin etmek bu kadar zordu ki ? Aklımdaki soru işaretlerini silmek bu kadar mı zor olacaktı. Eskide olan hislerim aklıma gelmemeliydi şu aşamada. Ne hissettiysem geride kalmıştı çoktan. Geride ve geride.
" Koray sen ne yaptığının farkında mısın ? Şu anda beni ne kadar öyle hissetmesem de kaçırıyorsun. Ne diyeceksen de lütfen ve bırak artık beni... konuşmayacak mısın ? "
"Toprak bak sana şimdi diyeceklerim için dikkatle düşünmeni istiyorum. Tamam şu anda evet ben seni bir nevi kaçırmış gibi oluyorum. Çünkü cesaretimi toplamayı yaklaşık bir saat önce başarabildim. Toprak ben seni seviyorum. O tartıştığımız günden sonra hergün seni düşünmeye başladım. Seni görebilmek için ne kadar can attığımı farkettim. Toprak ben seni deliler gibi seviyorum işte anlasana. " kalbim yerinden çıkacak gibi atmaya başladı. Hayır ben onu sevmiyorum , sevmiyorum. Şu anda neden kendime komut vermeye çalışıyordum. Duygularımı kesin çizgilerle netleştirmiştim aslında. Şimdi dikkatimi toplayıp ona bir şeyler demeliydim. Çünkü kendimi buna mecbur hissediyorum.
" Komik olma Koray. Sen Gizem ' e deliler gibi aşıkken , beni sevmen olanaksız. Ben senin oyuncağın değilim anladın mı ? Beni bir kenara atamayacaksın bundan sonra. Ayrıca hislerimizde karşılıklı değil . Kusura bakma. " hislerimizde karşılıklı değil derken kendimi kastığımı farkettim. Evet duygularımdan emindim. Onu sevmiyordum ama eski duygularımın esiri olmamak içindi belki de bu çabam.
Önce gülümsedi ve sonra kafasını bana doğru döndürdü. Aynı zamanda araba sürmeye de devam ediyordu. " Yapma Toprak benim artık hayatımda Gizem diye birisi yok. Ben ne kadar inanmasan da seni seviyorum ve sevmeye devam edeceğim." aslında ona çok geç kaldın demek istiyordum ama kendimi yapabileceğim bir saçmalığa karşı engellmeyi başardım. " Ayrıca senin de beni sevdiğini biliyorum." dedi.
" Sen ne saçmalıyorsun ya ! Ben senden falan hoşlanmıyorum. İndir hemen beni ! Buğra da merak etmiştir . Lütfen indir artık. "
" Yalan konuşmayı hiç beceremiyorsun Toprak. Benden hoşlandığını biliyorum. Benim haberci kuşlarım var. Lütfen daha fazla inkar edip durumu zorlaştırma. " nefes alış verişimi kontrol edemiyordum. Hayır ya inkar etmeliydim.
" Yanlış duymuşsun. Yok öyle bir şey anlıyor musun yok. "
" Toprak sana biliyorum dedim." daha fazla zorlamanın bir anlamı yoktu sanırım. Her şeyi söylemeliydim.
Yüzüne fazla bakmadan konuşmaya çalışacaktım. " Tamam. İtiraf ediyorum. Seni ..." O kelime nasıl çıkacaktı ağzımdan ? " Seni seviyordum. Ama bak geçmiş ifadesi kullandım farkındaysan. Ayrıca o sevmek bile değildi . Ufak bir hoşlantı. Ama artık öyle bir şey yok. Ve böyle yapmaya devam edersen senden daha çok soğuyacağım." Güldüğünü fazla belli etmemeye çalıştı. Ama her zamanki gibi gözümden kaçmadı.
Bir anda telefonum çalmaya başladı. Çantamı açtım ve telefonu çıkardım. Buğra arıyordu. Hemen açıp konuşmalıydım. Çok fazla merak etmişti kesin. Tam açmak için elimi uzattım ki Koray elimden telefonu aniden çekti. Yok hayır tahmin ettiğim şeyi yapmayacaktı herhalde. " Ya ne yaptığını sanıyorsun. Buğra çok merak etmiştir. Ona haber vermemi engellemeyeceksin herhalde dimi ? " sinirden kafayı yiyecektim. Telefon hala çalmaya devam ediyordu.
" Kusura bakma ama ona bir şey söylemene izin veremem Toprak. "
" Ne demek izin veremem ya ! Senden izin alan mı var . Ver şu telefonumu ! " telefonuma uzanmaya çalıştım. Elini geri çekti ve yarı açık olan penceresinden dışarıya doğru telefonu fırlattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yürüyen Gölgem
Ficção AdolescenteHayatındaki yanlışlara bir de doğru katmaktı sadece isteği. Bu üniversiteyi kazandıktan sonra özgür olmak istiyordu , sadece bunu düşleyerek gitmişti oraya. Ama kader onun peşini bırakmamıştı. Sevgi beslediği insanlar tarafından her zaman ki gibi or...