Bu bölüm için özellikle yorumlarınızı bekliyorum.İnsanların alışveriş merkezlerinden sıkılmalarına rağmen gezmeyi sevmeyen bir kız olarak ben en çok alışveriş merkezlerinden hoşlanırım. Özellikle iki şey çok dikkatimi çeker. Birincisi o yumuş yumuş ayıların olduğu oyuncakçılar. İnsanların bunu çocukça görmesi beni çok entere etmiyor açıkçası. Çünkü benim felsefeme göre insanlar büyüseler bile ruhlarının hala eğlenceye ve o saçma sapan oyunlara ihtiyacı vardır. Bu tabi ki benim düşüncem. İkinci olaraksa her bir rafına özenle kitapların dizilmiş olduğu kitapçılar. O kitapların her birindeki değişik ve masum hayatları göz önüne getirince kitap okumak benim en büyük zevkim oluyor.
Buse ile Aslı mağazaları gördükleri gibi hiç mağaza görmemiş gibi onlara saldırırken onlara söyleyip az ilerimizde gördüğüm kitapçıya yavaş adımlarla yürümeye başladım.
Rafları karıştırırken dikkatimi henüz ismini göremediğim parlak mavi kapaklı bir kitap çekti. Kitabı rafından çektim ve önünü döndürdüm . Bu kitabı uzun bir süre önce arkadaşlarımın tavsiye ettiğini hatırladım. Bir türlü fırsat bulup okuyamamıştım.
Yanımda çiftin kavgalarına şahit oluyordum.
"Sen nasıl böyle bir adama dönüştün , seni hiç tanıyamamışım Emre."dedi kadın.
"Asıl ben seni tanıyamamışım. Evlilik gerçekten de aşkı öldürüyormuş. "
Onlar öyle tartışırken ben de kitaba bakıyordum.-Aynı yıldızın altında-. Arkasını inceledim kitabın konusu hayli bir dikkat çekiciydi . Kanserli bir kızla kanseri yendiğini sanan bir çocuğun tanışmaları sonucu doğan aşkı anlatıyormuş. Daha fazla rafların tozunu kaldırmadan kitabı kariyere uzattım. Çift hala tartışıyordu.
"Bu böyle yürümez biz en iyisi boşanalım. Evet yani en iyisi boşanmak. "
"Bence de öyle. Seninle daha fazla aynı yastığı paylaşamam. "
"Asıl ben paylaşamam."
Gerçekten can sıkıcıydılar. Kitabı aldığım gibi telefonun çalması bir oldu. Koray arıyordu. Elim ayağım birbirine dolanmıştı. Durup dururken niye arıyordu ki acaba? Beni merak etmiş olabilir miydi? Yeni aşklara yelken açalım falan mı diyecekti acaba. Bu işin espirisi tabi. Daha fazla düşüncelerimle kendimi boğmadan açtım.
"Alo Toprak"
"Naber Koray? "
"İyi, ya sen?"
"İyiii arkadaşlarımlayım. Sen ne yapıyorsun? Bu arada öylesine mi aradın yoksa bir şey mi oldu? "
"Aslında bir konu hakkında seninle konuşmam lazım. Eğer müsaitsen tabi."
"Tabi, müsaitim. Rahatça konuşabilirsin alışveriş merkezindeyiz de kızlar da yanımda değil zaten. " aslında heyecandan ne konuşacağımı şaşırmıştım.
"Hangi alışveriş merkezi? "
"Optimum'dayım. "
"Ben oraya yakınım buluşabilir miyiz?"ne buluşmak mı hazırlıklı değildim ki.
"Eee,tabi ki nerede buluşalım. "
"McDonald's'ta buluşalım. Hem sana da bir şeyler ısmarlarım. "
"Olurr. "
"Tamam. On beş dakika sonra buluşalım o zaman uygun mu?"
"Uygun. Tamam o zaman, sonra görüşürüz. "
" Tamam"
"Tamam. "Dedim. Bu tamamlaşmamız ne kadar sürecekti acaba.
"O zaman kapatıyorum. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yürüyen Gölgem
Teen FictionHayatındaki yanlışlara bir de doğru katmaktı sadece isteği. Bu üniversiteyi kazandıktan sonra özgür olmak istiyordu , sadece bunu düşleyerek gitmişti oraya. Ama kader onun peşini bırakmamıştı. Sevgi beslediği insanlar tarafından her zaman ki gibi or...