Fazla Karışık

142 22 12
                                    

Dakikalar geçmek bilmiyordu. Herkes yavaş yavaş sınıfa geçmeye başlamıştı. Sınıfa giren kişi sayısı arttıkça rahat olma katsayım azalıyordu. Bu yüzden sınıf daha çok üzerime geliyordu. Dersin başlaması gerektiğini düşünürken hocanın hafif bir kapı gıcırdamasıyla sınıfa girmesi bir oldu. En sinir olduğum hocaydı bu adamın işi gücü yok sanki sürekli benimle uğraşıyordu. Derste sürekli bir laf çarpıtmalar , alaycı bakışlarla bakmalar. Bazen hastaneden kaçıp kaçmadığını da merak etmiyordum değil. Tipi falan da çok müsaitti zaten. Suratına bile bakmak istemiyordum adamın bu yüzden suratımı masaya doğru yönelttim ve kalemimle oynamaya başladım.

- ' Proje alan kişi ! Gel de şunları imzala . Projenin süresi doldu , zamanında getirecektin. ' dedi hoca.İsmimi kullanmaya bile tenezzül etmemişti hoca. Ne diyordu bu ya şaka falan yapıyordu herhalde. Projeyi bana geç veren oydu. Yok ya yanlış duymuştum herhalde.

-" Efendim hocam anlamadım."dedim. Yüz ifadem değişmişti bile. Sinirli bir ifadeyle bakmıştım ona.

-" Proje diyorum proje ! Gel de imzala şunları ! "

-" Hocam siz ne diyorsunuz ya ! Ben daha projeyi bitirmedim bile. Siz sadece kontrol için almıştınız bu da ne demek oluyor şimdi? "

-" Zamanında getirecektin !"

" Ya siz şaka mı yapıyorsunuz. Zamanında getiren benim geç veren sizsiniz."

Anlaşılan hoca dediklerimi pek takmamıştı. Ama o da haklı ben fazla sabretmiştim onun yaptıklarına.

"Bana bir açıklama yapmak zorundasınız. Öyle susup kalamazsınız."dedim. Artık sabrımı taşıran son damla olmaya yetmişti bu. Ellerim titremeye başlamıştı.

" Ne biçim konuşuyorsun sen hocanla. Zamanında getirecektin dedim sana." Hocanın bana bakışları çok kötüydü. Düşmanına yok yok bir seri katile bakarmış gibi bakıyordu.

"Allah kahretsin senin gibi hocayı. Anlamazsın sen doğru,sana niye anlatmaya çalışıyorsam" artık sinirlerimi kontrol edemiyordum. Çantamı aldım ve sınıftan koşarak ayrıldım. Kapıyı çok sert vurduğumun farkındaydım,koşarak dışarıdaki çardakların birine oturdum. Etrafta kimse yoktu. Bu çok iyiydi. "Aaaaaaaa.........." yani bağırmak için. İçimdeki öfkeyi ancak bu şekilde atabiliyordum. Kafamı hafif duvara yasladım ve kafamı dinlemek istedim.

Ders bitmişti herhalde millet dışarıya koşturmaya başlamıştı. Arkadan benim olduğum tarafa doğru gelen ayak seslerini duymuştum ama hiç kafamı kaldırıp bakmadım.

"Toprak ne yapıyorsun burada?" Buğraydı . O da mı burada okuyordu ? E doğum gününe geldiğine göre burada okuyor olmalıydı zaten. Onu görmek içimi biraz daha ferahlatmıştı.

"Hiçç. Öyle biraz oturayım dedim. Kötü mü etmiştim bak seninle karşılaştık.

"İyi etmişsin ama sende başka bir şey var bak ben anlarım. Hadi anlat ne oldu?" dedi.

"Yok ya bir şey olmadı."

"Lütfen!"

"Peki. Aslında çok da önemli değil. Hocayla tartıştık biraz o kadar."

"Hangi hoca bu?"

"Tarık. Iyy. İsmini söyleyince bile bir kötü oldum bak."

"Kötü olmakta haklısın. O hocadan ben de nefret ederim. Sen canını sıkma boşver."

"Unuttum gitti bile."

Birkaç saniye geçtikten sonra konuşmaya karar verdim. "Bu arada sen Gizem le..." lafımı tamamlayamamıştım çünkü kalbinin kırılmasını istemezdim. Bu konuyu açmakla kötü mü yapmıştım orasını da bilmiyordum açıkçası.

Yürüyen Gölgem Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin