12

808 81 8
                                    

Öncelikle ailemize yeni katılanlar, hoş geldinizz beni çok mutlu ettiniz. Sizin için bölüm yazmakta biraz acele etmiş olabilirim. Bu bölümü geçen gece yazmıştım ve sabahında fizik yazılım vardı...

Şimdi ise denemedeyim ve size bölümü yayınlıyorum. Değerinizi bilin haa lskdlslsl

Neyse canlarım umarım beğenirsiniz...

İyi okumalar!

15 gündür yatmak dışında bir şey yapmadığım için hamlamıştım, sabah zar zor uyanıp hazırlanmıştım. Okula gelirken de ayaklarım ne kadar gitmemek için zorlasa da bir şekilde okula gitmiş bulunmaktaydım.

Zaten o otobüs kalabalıklığı bozuk olan moralimi biraz daha bozmuştu.
Nefret ediyordum insanlarla iç içe yolculuk yapmaktan neyse ki kulaklığımdan gelen müzik bir nebze de olsa yolculukta bana iyi gelmişti.

Şimdi ise kızlarla buluşmuş bahçede tören için bekliyorduk. İyice kalabalıklaşmış, önüne gelen 'ay seni şu kadar özledim bu kadar özledim' muhabbeti yapıyordu. Kendi kendime insanlara göz devirip müdür beyin teşrif etmesini bekledim.

"Sanırım beddualarımız gerçek oldu, adam gelemiyor baksanıza." Diye bize doğru eğilerek konuşmuştu Asude.

Kıkırdayıp başımla onaylarken konuştum."Ne yapsın adam dayanamadı işte."

Zümra'da hemen lafa atladı."Okulda bu kadar kişinin bedduasını almak kolay değil tabii."

"Yok kıız herkes etmiyodur, onun gibi olanlar seviyor adamı." Sesimi çok yüksek çıkmamasına özen göstererek konuşmuştum bu kez.

Asude tam cümlesine başlayacakken kürsüde beliren müdür bey ile dikkatimizi o tarafa verdik. Yanında da kendisinden az uzun bizle yaş olduğunu tahmin ettiğim bir çocuk vardı.

"Sayın öğretmenler, değerli öğrenciler ve kıymetli veliler ikinci dönemimiz hayırlı uğurlu olsun, umarım başarılı bir dönem geçiririz..."

Klasikleşmiş cümlelerine devam ederken ben yanında neden durduğuna anlam veremediğim çocuğa bakmaya devam ettim. O da sıkılmışa benziyordu, e adamın dırdırına dayanamıyor yazık!

Öğrenciler sırada çocuğun kim olduğuna dair fikir yürütüp fısıldayarak konuşuyorlardı. Nasılsa az sonra açıklar öğrenirdik kim olduğunu.

"Evet arkadaşlar, bu dönem okulumuza yeni katılan öğrencilerimiz var. Onlara okula alışmalarına, adapte olmalarına yardımcı olacağınıza şüphem yok."

"Kesin zengin ya da dersleri bayağı iyi olan biri ki müdür ta yanına çıkarmış tanıtmak için." Arkadan duyduğum sesle başımı çevirdim. Ses bizim sınıftan Melih'e aitti. Kendisiyle pek güzel anılarım yoktu ne yazık ki...

Müdür konuşmasına devam etti: "Yanımda gördüğünüz de yeni öğrencilerimizden biri olan oğlum Ayza."

Sözleriyle birlikte uğultular başladı. "Müdürün oğlu mu varmışş." Asude şaşkın şaşkın bakarak konuşuyordu.

"Tipi de iyiymiş ya ama müdürün oğlu yani bize olmaz." kime ait olduğunu bilmediğim bu ve birçok cümle sarf ediyordu öğrenciler.

İstiklal marşını da okuyup sınıflara dağıldık.

Ben sınıfa geçerken kızlar da aç oldukları için kantine uğrayıp bir şeyler alacaklardı.

Orta sırada boş bulduğum bir sıraya geçerken arka sıraya da kızlar için yer tutmuştum.

"Oo Cansu hanım hoş geldiniz sizi özledik." Neslihan bağıra bağıra sınıfa giriş yaptı. Diğer sayısal sınıftaydı o da. Deli dolu her yerde eli kolu bulunan bir kızdı. İyi anlaşırdık.

Onun taklidini yaparak konuştum "Hoş bulduk Neslihan Hanım asıl siz hoş geldiniz şeref verdiniz."

Taklidim onu güldürmüştü. "Hoş buldum hoş buldum, ay Cansuu okula yeni insancıklar gelmiş yaa." etrafına bakarak kısık sesle sarf etmişti bu cümleleri.

"Yanlış seçim yapmışlar bu okula gelerek ama ne diyelim hayırlısı olsun."

" Niye öyle diyon kız gül gibi okulumuz var."

"Müdürden dolayı o güllük bozuluyo sanki biraz."

Neslihan'ın gözleri bir anda parladı "Ayy müdür demişken oğlu bizim sınıftaymış. Bizim sınıftakiler şimdiden sulanmaya başladı."

İnsanlara anlam veremiyordum.  amaçları kesinlikle müdüre yalaka olmaktı ve birbirlerine hava atmaktı.

Omuzlarımı silkip Neslihan'a baktım anlam veremiyorum dercesine.

"Sizin sınıfa da gelenler olmuş dil sınıfına da olmuş baya bereketlenmişiz yani."

Söyledikleri karşısında kendini tutamayıp güldüm. "Hayırlı olsun herkese umarım pişman olmazlar."

Omuz silkip "umarım kuzum neyse ben gidiyorum yine havadisleri anlatmaya uğrarım." dedi.

"Tamam kızlar da gelsin sen yine gel anlat bize."

El sallayarak uzaklaştı ve sınıftan çıktı. Ona hitaben el salladığım sırada elim hâlâ havadayken sınıfa daha önce görmediğim bir kişi girdi. Ve göz göze geldik. Utanarak elimi indirdim, ona işaret yaptığımı falan anlamazdı umarım.

Gözlerimi kaçırıp önüme döndüm.

Sıranın başında birinin varlığını hissederek kafamı kaldırdım. Az önce sınıfa giren çocuk bana bakıyordu.

Allah'ım umarım üzerine alınıp yanıma gelmemiştir.

Ondan konuşmasını beklediğimi anlamış olacak ki kafasını kaşıyarak konuşmaya başladı: "Şey acaba yanın boş mu?"

Sorduğu soruyla sınıfa göz gezdirdim. Gerçekten de tüm sıralar dolmuş gözüküyordu. Sadece kızlara tuttuğum yer boş gibiydi.

Ne diyeceğimi bilemeyecek lafı geveledim. "Maalesef dolu."

Ne maalesef kızım yaa dolu işte. Ya da boş diyecektin ama oturamazsın. Onu da söylemeye ben cesaret edemezdim, çocuk ayakta mı beklesin?

"Tamam o hâlde hoca geldiğinde yer ayarlanır artık, şimdilik çantamı sırana koysam olur mu?"

"Tabii" diyerek sırada kaydım. Çantasını açtığım boşluğa koydu.

"Teşekkürler, ismin neydi acaba?"

"Cansu ismim, senin?"

"Emir ben de."

"Memnun oldum, ben bir arkadaşlarıma bakayım." sıradan kalkıp çocuğun yanından geçerek kapıya doğru ilerledim. Arkamdan "ben de" dediğini duyar gibi olmuştum.

Koridora çıktığımda karşıdan gelen kızları görmemle durun işareti yaptım. Oldukları yerde kalıp beni beklediler.

Hızla yanlarına varıp nefes nefese konuştum
"Sınıfa yeni biri gelmiş, sizin için arka sırayı tutmuştum. Çocuk yanın boş mu diye sordu ve dolu dedim."

"Dur bi kızım nefes alarak konuş." Zümra'nın uyarısıyla nefesimi düzene sokmaya çalıştım.

"Eee yani?"

"Yanisi biriniz yanıma oturacak diğeriniz de o çocukla birlikte arka sıraya oturacak, çünkü başka boş yer yok."

"Sen otursana çocukla yaa."

"Asude saçmalama çocuğa yanım dolu dedim ve ayrıca bir erkekle oturmak istemiyorum."

"Ben de oturmam, Asude iş sana kaldı bacım." Dedi Zümra.

"Ama siz hep böyle yapıyorsunuz." Asude çocuk edasıyla dudaklarını büzdü.

"Özür dilerim ne yapabilirdim. Hem bence siz anlaşırsınız."

Sınıfa doğru ilerlemeye başladık ve Asude konuştu.

"Bence siz daha iyi anlaşırsınız."

Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın:)

Hikayemi beğendiyseniz arkadaşlarınızla da paylaşabilirsiniz:)

Sofra Bezi | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin