"Klaus ölmek mi istiyorsun, defol git buradan!"
Rose'nin cümlesiyle Klaus o eski evden hızla çıkmıştı. Rose için endişelense de onun dediğini yapmak zorunda hissetmişti kendini. O lanet cadılara karşı gelemezdi, karşı gelse de acısını o çekerdi.
Klaus bir süre daha dışarıda beklemişti, birkaç gürültü dışında hiçbir şey duyulmuyordu. Bu onun sinirlerini bozmaya yeter de artardı.
Klaus sinirle eve doğru ilerledi ama Rose'nin büyüsünden haberi yoktu. Büyük bir patlama sesi ile geriye doğru sendeledi.
Dudaklarının arasından acıyla bir inleme çıkmıştı. Kısa sürede kendini toparladı ve ayağa kalktı. Karşısında duran o eski ev şimdi harabe olmuştu, ateş tüm evi kaplamıştı.

Klaus endişeyle eve doğru ilerledi. Bedeni yansada o kızı oradan çıkaracaktı. Rose onu kurtarmak için orada kalmıştı, onu güvende tutmak için...
Hızlı adımlarla yanan eve girdi, bedenine çarpan tahta parçalarına karşı aldırış etmiyor, ateşi umursamıyordu.
"Rose! Neredesin?"
Kız onu duyamazdı onun kalbi şuan çok yavaş atıyordu.
Ateşten fazla etkilenmemiş ama kendi gücü onu tütekmişti. Sonunu kendi getiriyordu. Her saniyede kalbi biraz daha yavaşlıyordu, gerçek ailesine kavuşmadan veda edebilirdi bu dünyaya.
Klaus dumanlar arasında genç kızın bedenini fark etti. Hızla ona doğru ilerledi. Yere doğru eğildi ve kızın bedenini kucağına aldı. Bu evden hemen çıkması gerekiyordu, yanıp kül olmamak için buradan gitmeleri gerekiyordu.
"Rose beni duyuyor musun?"
Ne kadar seslense de kız ona cevap veremiyordu, Klaus farkındaydı. Onun kalp atışlarını duymakta zorlanıyordu. Hırsla daha da hızlandı Klaus, sırtına çarpan tahta parçasını koluyla geriye doğru itti ve yoluna devam etti. Bu kızı yarı yolda bırakmak istemiyordu.
Evden çıktığında derin bir nefes aldı ve kızı yere bıraktı. Bir şeyler yapması gerekiyordu, ölmesine izin veremezdi.
"Rose, uyan lütfen."
Kız hiçbir tepki vermiyordu, Klaus'un çağrılarına soğuk bir sessizlik karşılık veriyordu.
Klaus kalbinin acıdığını hissediyordu, o ölü kalbi bu kız için acı çekiyordu. Kısa bir süre daha bekledi. O bana cevap versin ve iyi olsun diye.
Artık gitmesi gerekiyordu, bu kız ölecekse eğer sevdiklerinin yanında olması gerekiyordu. Onu Katherine'e götürecekti. Kızı tekrar kucağına aldı ve arabaya ilerledi. Bu kızı Katherine'e ölü götürmek istemiyordu. Kendi yüzünden ölmesini istemiyordu.
Klaus arabayı sürerken sürekli kızı kontrol ediyordu. Artık kalbini duyamıyordu, atıyordu ama çok zayıftı ve Klaus bundan nefret etmişti.
"S-su..."
Duyduğu ses ile Klaus yan tarafına döndü. Kız uyanmıştı, gözlerini zor da olsa açabiliyordu.
"Dayan Rose, seni eve götürüyorum. Dayan."
Arabayı daha da hızlandırdı Klaus. Onu kurtarmak istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'M MİKAELSON
FanfictionBakışlarım ihtişamlı evin penceresinde dolandı. Biraz daha yaklaştım oraya, oldukça sessizdim ama bir o kadar da beni görsün istemiştim. Ailelerini inceledim, mutlulardı. Bensiz ve annemsiz mutlulardı. Yüzümdeki buruk gülümseme ile babamı inceledim...