Bir kitap, içimizdeki donmuş denize inen bir balta gibi olmalı.Franz Kafka
✵
"Rose, acele et!"
Annemin sesi ile oturduğum sandalyeden kalkmış ve kapıya ilerlemiştim. Bir sürprizleri olduğunu söylemişti, ne olduğunu merak ediyordum.
Salona geldiğimde her biri karşımda duruyordu. Babam, annem, Elijah, Katherine, Rebekah, Hope ve kol. Ailem buradaydı.
Gülümseyerek onlara biraz daha yaklaştım.
"Ne sürprizi bu?"
Babam bir adım öne çıktı. Yüzünde kocaman bir gülümseme vardı.
Mikaelson ailesi artık mutluydu.
Ellerimi tutarak gözlerime baktı.
"Minik cadı, sayende ailemiz birleşti."
Bu cümlesine gülümsedim. Ben başarmıştım değil mi? Onların hepsini ben birleştirmiştim.
"Yüzyıllar önce kaybettiğim o büyük aşkı bana geri getirdin."
Bakışlarım anneme döndü. O da bize doğru yaklaştı.
"Geç de olsa karşıma çıktın. Ölü sandığım kızımı bana geri verdin."
Kendime kızdım bir kez daha. Keşke daha önce çıksaydım karşılarına, keşke kendimi nefretle beslemeseydim.
"Üzgünüm baba."
Başımı eğmiştim, çenemden tutarak tekrar ona bakmamı sağladı.
"Üzgün olmanı istemiyorum Rose. Artık hiçbirimiz üzgün olmayacağız."
Kollarımla onun bedenini sarmıştım. Artık üzülmeyecektii, artık beraberdik.
Büyük salonu dolduran ağlama sesleri ile babamdan ayrıldım. Başımı bahçe kapısına doğru çevirdim.
"Minik kızımız bu tabloyu kıskanmış olmalı."
Ellerinde küçük kızımız ile gelen Clark'a doğru ilerledim. Kucağında ağlayan bebeğimizi susturmaya uğraşıyor ama bunu beceremiyordu.
"Ya da babası ona iyi bakamamıştır."
Gülerek Clara'yı kucağından aldım. Başına küçük bir öpücük kondurduğumda ağlamayı kesmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'M MİKAELSON
FanfictionBakışlarım ihtişamlı evin penceresinde dolandı. Biraz daha yaklaştım oraya, oldukça sessizdim ama bir o kadar da beni görsün istemiştim. Ailelerini inceledim, mutlulardı. Bensiz ve annemsiz mutlulardı. Yüzümdeki buruk gülümseme ile babamı inceledim...